- Kategori
- Kitap
Kitaplardaki İnsanları sokaktakilerden daha çok sevenlere...
Aldatılmak, yarı yolda bırakılmak, arkadan vurulmak, iki yüzlü insanlarla yaşamak zorunda kalmak... Edebiyat dünyasına damga vuran insanların ilham aldığı, belki de insanlar tarafından ilham alınmak zorunda bırakıldığı hayal kırıklıkları...
Bu yüzdendir ki Oğuz Atay kitaplarında kalabalık içindeki yalnızlıktan bahseder durur. Hatta günlük tutmaya öyle bir sitemle başlar ki, insanın okurken içi acır; Bu defter kaydetsin beni; dert ortağım olsun. "Kimseye söylemeden, içimde kaldı, kayboldu" dediğim düşüncelerin, duyguların aynası olsun. Kimse dinlemiyorsa beni -ya da istediğim gibi dinlemiyorsa- günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar! Sonunda bana bunu da yaptınız.
Cemil Meriç konuşur bir yandan: Ve kitaplardaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim!
İçinde bulunduğumuz ve bireyselliğin ön plana çıktığı çağımızda ne kadar birbirimize yabancılaştık. Kalabalık içinde kaldığımız yalnızlık yüzünden yutkunamıyoruz sanki. Sığınacak bir yer yok kitaplardan başka... Bize yol gösterecek, kendi dünyamızın zenginliğinde bizi yalnızlık hissinden uzaklaştıracak başka çaremiz yok.
Kitap okurken kinle, nefretle, insanların çıkar için birbirinin kuyusunu kazdığı, güvensizlik ve şüphe dolu ilişkilerin cirit attığı dünyadan kendimizi soyutlarız. Soyutlayamayanlara, kitap okumanın anlamını çözemeyenlere ve hayal gücünü okuduğu kitapla zenginleştiremeyenlere... Kısaca sokaktaki insanları kitaptakilerden daha çok sevenlere selam olsun!