Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '11

 
Kategori
Siyaset
 

Kıvırmalar ve İsrail'e karşı çaresizliğimiz..

Kıvırmalar ve İsrail'e karşı çaresizliğimiz..
 

Hangi gururu ?..


Libya’ya Nato Müdahalesi söz konusu olduğu günlerde ne demişti RTE, “Nato’nun Libya’da ne işi var ?. Böyle bir müdahaleyi kabul etmemiz mümkün değildir.” Sonra ne dedi, “Nato Libya’nın Libya’lılara ait olduğunu teyit için Libya’ya girmiştir.”  

Elinden İnsan hakları ödülünü aldığı Kaddafi’yi hemde İzmir’i ana üs yaparak Emperyalist efendilerinin kucağına attı. Kaddafi Kıbrıs çıkarmasının yapıldığı ambargolu günlerde Türkiye’ye en büyük yakınlığı göstermiş birisidir. 

“One Minute” şovu hatırlarsınız, o zaman ne demişti RTE, İsrail Cumhurbaşkanına efelenmişti değil mi?. Bütün İslam aleminin ve içteki muridlerinin gözünde “kahraman” olmuştu.. Fakat içteki yandaş medya, aynı RTE’nin o çıkışından sonra Türkiye’ye döndüğünde “Ben o sözleri İsrail Cumhurbaşkanı’na söylemedim. O sözleri moderatöre söyledim” dediğini gerektiği gibi yansıtmadığından ne İslam aleminin haberi oldu, nede içerdeki gariban halkımın.. 

Suriye’de Beşar Esat ile yedikleri içtikleri ayrı gitmiyordu, ortak Bakanlar Kurulu topluyorlardı, ortak baraj yapıyorlardı, çok olumlu güzel gelişmelerdi. Sonra ne oldu?. Beşar Esat’ın devrilmesi için, muhalifler açıktan desteklendi, MKE yapımı silahlar muhaliflere dağıtıldı. Davutoğlu kalktı kendi ülkesindeki antidemokratik uygulamaları görmeden, Suriye’ye demokrasi dersi vermeye kalkıştı. Suriye’ye düşman olduk. Bu çark edişe kılıf uydurmaya çalışanlar “Efendim Suriye senelerce APO’yu desteklemedi mi?.. İyi oldu Suriye’ye” mavalını okumaya yeltendiler. Halbuki Türkiye Hükümetlerinin en başta da RTE’nin Müslüman Kardeşleri Suriye’ye karşı senelerdir kışkırttığını çok iyi biliyorlar. 

Son BM raporunun İsrail lehine çıkmasından ve İsrail’in geri adım atmayacağının anlaşılmasından sonra çizilen karizmayı tamir etmek için daha bir hafta önce nasıl esti gürledi RTE?.. Hatırlayın.. “İsrail ile bütün Ticari İlişkilerimizi askıya alıyoruz, İlişkiler ikinci katiplik düzeyine indirilecek” demedi mi? İki gün önce ne dedi?. "İsrail’le sadece askeri ilişkilerimiz ve ticaretimiz askıya alınacak, normal ticari ilişkilerimiz sürecek.”  

Aklıma geldi burada bu fıkrayı anlatmadan geçemeyeceğim. 

Teravi dağılmış, cemaat evine gidiyor. Hoca’nın canı sıkılmış o da evine gidiyor. Karanlıkta gencin biri koşa koşa telaşlı bir şekilde hocaya yanaşıyor ve “Hoca efendi ne olur benim derdime bir çare bul” diyor. Hoca eve gitme telaşı ve yorgunluğun getirdiği sinirle “Nedir oğlum derdin” diye soruyor. “Hoca efendi ben Allah’a inanmıyorum ne olacak benim halim" diye ağlamaklı soruyor. Hoca içinden bir tövbe çekiyor ve gence dönüp “Allah’ın da çok umrundaydı sanki” diye tersliyor.  

Şimdi, İsrail’in çok ta umrundaydı sanki bu ilişkilerin “kesilmesi”. Hem sonra nasıl bir ilişki kesilmesi ise, ticarette dost, askeri ticarette düşman. 

Neyse kıvırmalara devam.. Daha önce ne diyordu RTE ?.. “Gazze’ye gideceğim.” Orada nasıl karşılanacağını ve Türkiye’de iç politikada bu olayı nasıl kullanacağını çok iyi hesap ederek... Fakat ne oldu?. Gazze’ye gitmek için Natocu Generallerin elinde olan Mısır’dan izin alması gerekiyor şimdi.. Ne dedi geçenlerde ?. “Gazze’ye gidebilirimde, gitmeye bilirimde. Daha belli değil..” Tabi uzun iş, bir sürü dilekçe, ABD’nin Mısır’a, Mısır’ında RTE’ye izin vermesi lazım Gazze yolculuğu için. 

Füze Kalkanı meselesinde ne dedi RTE ?..”Füze Kalkanının komutası bize verilmeli, aksi taktirde böyle bir şeyin kabulü mümkün değil.” Hatta Abdullah Gül Lizbon Zirvesine giderken “Bizden habersiz füze kullanımı olmayacak” dedi. 

RTE’nin “Komuta bizde olacak” efelenmesine, Nato sözcüsü James Appathurai’den cevap gecikmedi. “Bu tür proje ve operasyonlar için yetkilendirmede izlenecek yöntem bellidir. Nato’nun ortak karar alma yapısı vardır ve tek bir ülkeye yetki devri yapılması söz konusu olamaz. Nato Operasyonu söz konusu ise butona Nato basar.” Bu cevaptan iki gün sonra ne diyor RTE ?.. “Komutanın kesinlikle Nato’da olması gerektiğini ifade ettik ve Nato malumunuz üzre bir saldırı sistemi oluşturmuyor, bir savunma sistemi oluşturuyor.” Bu son alıntıyı yaptığım Aydınlık’tan Mehmet Ali Güler, yazısını çok güzel bitirmiş. "Buton RTE’nin kendisidir.”  

Nato demişken çok öncelerde kalan bir kıvırmadan da bahsedeyim. Hatırlayın Norveç’te Peygamberimiz hakkında ortaya çıkan karikatürler için, RTE yine ortalığı velveleye vermiş ve "Norveç Başbakanı Rasmussen’in Nato Genel Sekreteri olmasını katiyyen kabul edemeyiz.” demişti değil mi?.. Şimdi Nato Genel Sekreteri kim ?.. 

Bunlar ilk aklıma gelen ve bir ülkenin ne kadar aciz kalabileceğinin çok açık göstergeleri. Tabi yakayı ABD’ye kaptırmanın doğurabileceği en normal durum aynı zamanda. 

Yandaş basın ve satılmış kalemler bu konudaki RTE “kahramanlıklarını” abartmak ve haklı göstermek için İsrail’le savaş tamtamları balonlarını pompalıyorlar. Allah’ta, kul da biliyor ki İsrail’le Türkiye dünyada en son savaş yapabilecek ülkelerdir. İkisinin de butonu ABD’nin elindedir çünkü.. Füze kalkanı’nın yarattığı bir diğer tiraji komik durumda, İsrail’i İran’a karşı korumak durumunda kalmamızdır. Nasıl savaş tamtamları ise.. 

Lafı son günlerin modası olan bir cümleyle bitirelim. Sıfır sorunlu dış politika mavalları, sıfır dostluklu dış politikaya dönüştü.. 

Yazıklar olsun.. Ulu Önder'in "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözlerine rağmen geldiğimiz nokta bu.. 

Saygılar.. 

07.09.2011 

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..