Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '07

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Kızım, yeni ithal ettiğimiz ürün ne işe yarıyordu?

Kızım, yeni ithal ettiğimiz ürün ne işe yarıyordu?
 

Sene 1987 ... Davranış Bilimleri bölümünde yüksek lisans okumaktayım.. Bir hocamın yönlendirmesi ile girmişim sınavlara ve kazanmışım; okuyorum işte.
Konu hoşuma gidiyor, psikoloji alt yapım olduğu için zevkle okuyorum.. Programın içeriği “İşletmelerde İnsan Davranışı”. Beyaz yakalılar, mavi yakalılar, kurum içi sorunlar, bu sorunlara profesyonel çözümler, kalite ve verimlilik arttırımı, personel seçimi, işe uyum vs...

Ancak o yıllar ( seneye dikkat) Türkiye’de hala bakkal amcaların veresiye defterlerinin olduğu, CV ( sii vii) ‘ ye özgeçmiş dendiği, telefon numaralarının 6 (altı) haneli olduğu, kartvizitlere Pbx şöyle dursun Fax ( Faks) kelimesinin yeni yeni girdiği, grafikerlerin Macintosh yerine hala letraset kullandığı, bankalarda bırakın öğle saatlerinde servis verilmesini, normal saatlerde bile banko memuresinin servis başında olmadığı, yıllık izinlerin, şirketlerin Erdek’ teki, Çınarcık’ taki mütevazı kamplarında yapıldığı yıllar.

Türkiye’ deki çok uluslu şirket sayısı parmakla falan sayılan adette... Bir kaç holding ve orta ölçekli şirketlerin en fazla beş katlı binaları Mecidiyeköy, Zincirlikuyu civarında hala....

Gebze’ de fabrikalar başlıyor... Fruko Pepsi fabrikası ile de İstanbul bitiyor Merter’ de...

İstanbul' daki en yüksek katlı bina Karayolları binası ve her Türk filminde ne kadar “fabrikatör, iş adamı” varsa o binaya girip çıkıyor...

Düşünün, İstanbul’ da fuar alanı yok doğru düzgün. O zamanki Sheraton Oteli' nin odaları ” fuar standı” olarak kiralanıyor ...

....Ve ben Türkiye’ de hal böyleyken, bir iş adamının personel sorunlarıyla, kalite çemberleri ile, kişisel gelişim programlarıyla, alt kadrosunun üretime katılmasını teşvikle falan uğraşacağını hiç mi hiç zannetmiyorum... Ütopik birşey okuyormuşum gibi ama dur bakalım hayırlısı diyorum...

Bu arada bize derse giren değerli profesörlerden bir kaçı, eğitim vermek için gittikleri 3-5 şirketteki sorunlardan örneklemeler yapıyorlar derslerde... Vay anasını diyoruz, böyle patronlar da var; ders sanki bilim kurgu dersi. Çok büyük paralardan bahsediliyor, eğitim programlarında çalışanların kazandığı...

Ancak ben pek de inanmadığım bu mesleğimi yapmıyorum, yıllar sonra kendimi, hobim olan uğraşının mesleğim olmuş hali ile başbaşa buluyorum....
Profesyonel iş hayatına hizmet veren bir sektörde çalışıyorum; reklam, organizasyon.

Şirketlerin, markaların bayi toplantıları, efendime söyleyeyim yeni ürün lansmanları, satışa destek aktiviteler vs lerin tasarımı ve operasyonları ile ilgileniyorum; fuar standlarını tasarlıyorum, logolarını yapıyorum.
Ne zaman ki bunların içine giriyorum ve haklıymış bölümüm diyorum...
Sorun var, gerçekten ciddi bir sorun var buralarda!!!!

Ancak bu sorunu hiçbir eğitimcinin çözeceğine inanmıyorum, çünkü sorun kişiliklerde....

Bu şirketlerin çoğunda, bireysel yardım alması gereken çok insanla karşılaştım...
Müdürleri onları istedikleri kadar trecking turlarına, grup psikolojisi gevelemesi ile kurabiye yapımı eğitimine, etkileyici konuşma seminerlerine, oraya buraya yollasınlar olacak iş değil...

İşletmelerde oturduğu masanın ne işe yaradığını bilmeyen, kartvizitinde yazan statünün Türkçe karşılığı olmayan, bırak karşılığını, eminim İngilizce’ de de öyle bir iki kelimenin asla biraya gelmediği konumlarda “iş” yaptığını zanneden, ellerinde şekersiz kahve bardakları bütün gün oradan oraya koşturan, en basit bir cümleyi bile arkasını dönüp mesai arkadaşına söylemek yerine ona buna “cc” edilen maillerle haberleşen, klavyeye tuş basmanın “çok yoğunum, kafamı kaldırmıyorum” demek olduğunu sanan, o toplantıdan bu toplantıya girip çıkan, girdikleri toplantıda aldıkları kararları değiştirmek için başka bir toplantı düzenleyen, yaratıcılıkları bilgisayar ekranlarına yeni doğmuş çocuklarının fotoğrafını yapıştırmakla sınırlı olan, öğle yemeklerini ticket restaurant fişleri ile yiyen, misal; bir kazandibi çekse canı ekstradan, aklı kalan insanlarla karşılaştım...
Ve işin vehameti bu yapıya “KURUMSALLIK” diyorlar..

Kurumsallık başlığı altında her faks kağıdına, her mail sayfasına logo eklemeyi çok önemli buluyorlar, yanlarında nüfus cüzdanı yerine “cv” taşıyorlar, sekreterlere asistan, muhasebe müdürlerine finans direktör diyorlar, tezgahtarlar olmuş satış elemanı.

Bir yerlerini bile antetli kağıtlara silecekler neredeyse “kurumsallık” adına...
Bir Amerikan’ lıktır sormayın... Ewing Petrol olmuş hepsi...

Ama gel gör ki Amerikan sistemi bu şirket içi organizasyonları ve işleyişini bizim milletimiz sindiremiyor. Yüzeysel ve görünen modelini taklit edip anafikri özümseyemiyor.

Sen Recai abinin halasının kızını sorgusuz süalsiz işe alıp, sonra da bana, “prensiplerimiz gereği 15 firmadan daha teklif almamız gerek” dersen ben senden şüphelenirim.

Ve dahi seni ciddiye middiye almam, sadece acırım.

Ortalık "işletmeci"den, "finansçı" dan, "satış ve pazarlama ekibi" nden geçilmiyor zira... Kime çarpsan, bir şirkette yönetici çıkıyor... Başka mevzu yokmuş eğitimini alacak gibi, herkesin hayali, bir şirkete siyah pantalon- ceket takım giyip gidebilmek; ürün müdürü, halkla ilişkiler elemanı olmak.

Gençlerimiz biraz da ”çocuk psikolojisi” ne yönelse, o bölümü seçseler yüksek eğitimlerinde diyorum. Hiç olmazsa gelecek kuşakları “ruh ve sinir hastalıklı iş görenlerden” biraz olsun kurtarabilir miyiz acaba?

Bu kadar celallenmeme sebep: Geçen aylarda, bir potansiyel müşteri beni çağırdı; piyasaya yeni girecek bir ürüne tanıtım gecesi düzenlemek istiyor. ( Kurumsalız ya, illa herşey kitabına uygun olacak)

"Ürününüzün özellikleri ne" diye basit bir soru yönelttim: Adam ahizeyi kaldırdı, sekreterini ( pardon, asistanını) aradı ve sordu: ”Kızım, bu bizim yeni ithal ettiğimiz ürün ne işe yarıyordu?”

İşte ben bu yüzden artık, işimi yapmıyorum sayın okurlar... Tüm, işinden nefret eden herkese acil şifalar diliyorum...

 
Toplam blog
: 30
: 2105
Kayıt tarihi
: 10.01.07
 
 

1967 doğumlu. İ.Ü Psikoloji lisans, İ.Ü Davranış Bilimleri Yüksek Lisans eğitimi aldı. Halkla ilişki..