- Kategori
- Basın Yayın / Medya
Klavye Delikanlıları Tatlı İş Olmuş!

Klavye Delikanlıları'nda her karakter farklı bir cümleye ve farklı bir zaafa hizmet ediyor. Özellikle Uraz Kaygılaroğlu'nun canlandırdığı Kuzen Volki karakterine bayıldım.
Ne yalan söyleyeyim; Klavye Delikanlıları yer yer sıksa da genel olarak izlenebilir bir iş çıkarmış ortaya.
Tür anlamında az seçilen bir kulvarda ilerliyor olması benim açımdan önemli bir artıya sahip olmasını sağlıyor.
Zira artık sebepsiz yere birbirinden nefret eden karakterlerden, konsantre entrika hallerden içim kıyıldı, midem bulandı.
Entrika tabi ki olacak.
Hatta Türk izleyicisi en çok bu konsepti sevdiği için, en büyük yüzdeyi de entrikanın alması kadar doğal bir şey yok.
Ama bu sene ekrana gelenler kadar kötüsünü de hak ettiğimizi düşünmüyorum.
Sözün özü, "absürt komedi dizi" denildi mi, ayrı bir heyecanlanıyorum.
Gelelim Klavye Delikanlıları 1. bölüme...
Bir standart tutturmayı başarmışlar, net bilgi.
Zaafları olan, kaybeden, kurnazlık yapan, yırtma çabasındaki insanların, günümüz jargonuna uygun bir üslupla anlatıldığı bir iş olmuş.
Şimdiden söylüyorum, absürt komedi çok ilginizi çeken bir tür değilse ve izlediğiniz projede illa salt gerçeklik duygusu arıyorsanız bu diziyi sevmeyebilirsiniz.
Zira bu tip işleri izleyebilmek için öncelikle size kurulan dünyaya biraz kendinizi bırakmanız gerekir.
Klavye Delikanlıları'nda dört ana karakter var.
Kerem, Seyran, Kuzen Volki ve Bayram...
Yukarıda resimde gördüğünüz bu dört karakter, oldukça başarılı bir şekilde oluşturulmuş.
Her biri farklı bir cümleye ve farklı bir zaafa hizmet ediyor.
Özellikle Uraz Kaygılaroğlu'nun canlandırdığı Kuzen Volki karakterine bayıldım.
Açıkçası dört karakterin aynı anda ekranda olduğu sahnelerde, gözümü Volki'den alamadım, net bilgi.
Tabi bu noktada hemen şunu söylemem gerekiyor ki, Klavye Delikanlıları baştan sona güldürebilirliğe sahip bir proje değil.
Ama arada baya iyi espriler var.
Bu türü seven biri olarak genel anlamda keyif alarak izledim.
Sıkıldığım üç karakter oldu.
Rasim Öztekin'in canlandırdığı Hiko Dayı, Seray Sever'in canlandırdığı Güneş Kirte ve Sinan Çalışkanoğlu'nun canlandırdığı Veli karakteri.
Fena çala kalem yazılmış görünümünü çizdiler.
Mesela Hiko Dayı ile İpek Tenolcay'ın canlandırdığı Nergis'in sahnesi gereksizdi.
Üstüne üstük o flashback'e ne gerek vardı.
Sonra Hiko Dayı'nın Nergis'i görünce büründüğü hal ve hareketleri, nabız ve kalp atışını ölçerken ki sevimsizliği, çam ağacının üzerine devrilmesi falan gülümsetmeyi bırakın pek bir sıkıcıydı.
Hani "komedi" ise dert, böyle haller dizinin espri ortalamasını düşürüyor, net bilgi.
Belki 6. bölüm olsa olabilir diyeceğim ama birinci bölümde de bunların yapılmaması gerekiyor.
Örneğin Sinan Çalışkanoğlu'nun canlandırdığı karaktere şöyle bir bakalım.
Ali Ağaoğlu'nun neredeyse bire bir kopyası olan bu karakterin adı ne?
Veli Dayıoğlu...
Hadi şimdi gelin ve şöyle bir yakın tarihli dizi geçmişimize bakalım.
Kanal D'de yaz sezonunda ekrana gelen, korkunç dizi İki Yalancı'yı hatırlayın.
Yağmur Tanrısevsin'in canlandırdığı Duygu'nun sözde babası kimdi?
Veli Velioğlu.
O da tıpkı Klavye Delikanlıları'nda olduğu gibi Ali Ağaoğlu'dan arak bir karakterdi.
İki dizide de ne tesadüftür ki aynı isim kullanılmış.
Soyadlar ise İki Yalancı'da Velioğlu iken, Klavye Delikanlıları'nda Dayıoğlu olmuş.
Yani demem o ki, bir dizi yapıyorsanız ve işiniz buysa "ben dizi seyretmiyorum" diyemezsiniz.
Bu cümle söylenirken çok havalı duruyor ama yapılan mesleğe bakılınca "fena komik" görünüyor.
Bakmazsanız da işte tam da Klavye Delikanlıları'nda olduğu gibi oluyor.
Yani Ali Ağaoğlu isminden aynı şekilde şaka çıkarma çabası, aslında alt metinde, Klavye Delikanlıları ile İki Yalancı'nın "şaka" bakış açısının ve kalitesinin aynı segmente olabileceği bilgisini veriyor.
Bu da Klavye Delikanlıları için pek fena bir alt metin, benden söylemesi.
Şampanyayı hem görsel hem de kelime olarak sansürlememeleri açıkçası beni şaşırttı.
Bence iyi de olmuş.
Kelime sansürünün ise, biraz cılkını çıkarmışlar diye düşünüyorum.
"Çevirmeli Ağ" kafasında kullandıkları efekt enteresan ama onu da kullanmanın bir sınırı olmalı.
Karakterlerin absürtlüğünün yanı sıra biraz da olaylara gerçeklik duygusu katabilirlerse ve o gerçekliğin içerisinde karakterlerin farklı halleri iyi vurgulanırsa, Klavye Delikanlıları, tadından yenmez bir iş olabilir diye düşünüyorum.
Gerçeklik duygusu demişken, mesela banka sahnelerine itiraz etmemek mümkün değil.
Buraya nedenleri uzun uzun yazmayacağım ama az buçuk banka ile haşır neşir olan herkes işlerin öyle yürümediğini bilir.
Sonuç olarak, Klavye Delikanlıları benim için izlenebilir ve eğlenceli zaman geçirilebilir bir iş.
Umarım çıtayı daha da yükseltirler.
Ve Reytingler
İlk bölüm için Klavye Delikanlıları'nın karnesi iyi gelmese de, bir süre sonra yükseleceğini ve doğru yeri bulacağını düşünüyorum.
Tabi ki ilk sıraya oturma şansı yok.
Salı günü için tüm kanalların hedefi ikincilik.
Oraya çıkabilir mi bilmiyorum ama reyting açısından en kötü 4.5 / 5 aralığında kendine yer bulabileceğini düşünüyorum ki asıl beklentim daha yüksek.
Bekleyip göreceğiz.
********************************************************
Televizyon, sinema, yaşam, patiler, ilişkiler ve sokaktaki hayat üzerine diğer yazılarımı okumak istiyorsanız, http://www.bibaksana.com.tr adresli bloguma uğramayı unutmayın. :)
********************************************************
Bana ulaşabileceğiniz linkler:
Bibaksana: http://www.bibaksana.com.tr/
Bibaksana facebook sayfası: https://www.facebook.com/bibaksanablog
Bibaksana instagram sayfası: https://www.instagram.com/bibaksanablog/
Bibaksana Twitter sayfası: https://twitter.com/bibaksanablog
Bibaksana Google+ sayfası: https://plus.google.com/+BibaksanaTrblog
Bibaksana pinterest sayfası: https://tr.pinterest.com/bibaksanablog/
Bibaksana linkedln sayfası: https://www.linkedin.com/in/bibaksanablog/
Bibaksana tumblr sayfası: https://www.tumblr.com/blog/bibaksana