Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

KOBİ kredisi tanımında ve uygulamadaki aksaklıklar

Ülkemizde, uygulanmaya çalışan, dostlar alışverişte görsün tarzı bir KOBİ kredileri uygulamasından hemen hemen herkes haberdardır. Bu kredilerin amacı, küçük ve orta ölçekli firmaların finansman ve yatırım sorunlarına yardımcı olabilmek ve onları gelişen ve bir o kadar da rekabet ortamının acımasız bir hal aldığı ortamda ayakta tutabilmektir. Tabi bu dediğim kitapta yazılanlar. Ya da kanunda göz doldursun diye, tüm dış dünyaya özellikle Avrupa ülkelerine karşı, daima ağır ekonomik şartların faturalarını ödeyen reel sektördeki, küçük firmalara, bakın biz sanayimize sahip çıkıyoruz, küçük balığı büyük balığa yedirtmiyoruz fiyakalarıdır.

Herşeyden önce konuya girmeden , başka bir noktaya değinmek istiyorum.Sevgili ülkemizde, dikilen pantolon bize uymamaktadır.Bazı kamu kurumları ve özel kurumlar, milletle alay eder gibi, yoksulluk ve açlık sınırlarını açıklıyor. Açıklanan rakamlara baktığınızda, ister istemez yahu bunlar ayda mı yaşıyor ya da bizim bilmediğimiz başka bir Türkiye mi var diyor insan kendi kendine. Bugün üniversite mezunu, şanslı! ve piyada en az 7 yıl deneyimi olan birisi ancak bu kurumların açıkladığı yoksulluk sınırı rakamını maaş olarak alıyor ve bu kişi, çevresinde köşeyi dönmüş, işi iyi olan şanslı birisi olarak nitelendiriliyor. Açlık sınırı rakamıyla, vatandaşın gerçekte aldığı rakamı karşılaştırdığınızda ister istemez vay be analar neler doğuruyor demek ve mucizeler ülkesi Türkiye sloganı atmak geliyor içinizden.

Bu ülkenin ciddi ve ciddi gelir dağılımcılara ihtiyacı var. Üstelik bu gelir dağılımcılarında, üniversitelerin anfilerinde saklanmayıp, ciddi ciddi uygulamanın başına getirilmeleri gerekmektedir. Yoksa yoksulluk sınırı ve açlık sınırı açıklamaları ve gerçek hayatta alınan ücretler , Cem Yılmaz'ı aratmayacak derecede komik bir durum arz edecek.

Neyse, bu konuda rahatldıktan sonra, konunun başlığına ve detayına dönecek olursak ortaya, yukarıda söylediklerim kadar azotlu bir neticenin çıktığını görebilirsiniz.

1990 lı yılların sonuna doğru KOBİ uygulamaları hız kazanmış ve KOBİ kredisi almanında tek yolunun Ankara'da torpilli tanıdıkları olanlardan geçtikleri gün gibi aşikardı.

Yoksa normal bir vatandaş olarak gitseniz, sizden 50 tane bilanço ve yıldırasıya mali döküman istenip, verilecek kredinin de en az iki katı taşınmaz teminat isteniyordu. Böyle bir teminat varsa zaten neden gidipte bu çileyi çeksin ki insan. Banka müdürlerinin alaycı gülmeleri, bakarız ederiz diye ortaya konuşmaları, konuyu banka memurunun üzerine yıkıp, sizi onunla baş başa bırakıp, sen arkadaşlara iyice bir ter attır tarzından, ilgilenin deyişleri ve küçük esnafı, sanayiciyi eti senin kemiği benim der gibi bürokrasinin süründüren prosedürlerine kurban etmeleri.

İstedğiniz kadar yurtdışından vatan millet sakarya aşkıyla bağlantılar kurun, imkanlarınızı zorlayıp sipariş alın, KOBİ kredisi almak için Ankara'dan torpiliniz yoksa, havanda su dövüyordunuz. Öte taraftan Ankara'da torpili olanlar daha bankanın yüzünü görmeden hesaplarına paralar yatıyordu. Alınan teşviklerin belli bir oranı aracıya, az birazı yer belli olsun diye dört duvar binaya gerisi arabaya villaya gidiyordu.

Peki bugün durum nasıl derseniz, tabiki 10 yıl öncesine nazaran daha etkili kullanılıyor, en azından belki eskisi kadar olmasa bile, belli bir şeyler yapılıyor diyebilmek istiyorum. Ancak KOBİ tanımında bir anormallik var. Bugün 6 kişi çalıştıran ayda 40 milyar fatura kesen (kar eden demiyorum dikkat lütfen) bir küçük firma ile , 99 işçi çalıştıran ayda 750.000-1000.000, 00 YTL fatura kesen firma maalesef aynı kefeye konuyor.

Geçenlerde Kobinin 1000+1000 adıyla bir kredisi çıktı. Başvuran firma belki 100 bin, tam bilemiyorum. Verilen firma 3 bin. Ayrıca bu 3 bin firmadan, bazıları, yok ben istemiyorum vazgeçtim diyebilme durumunda. Yani o para olsa da olur olmasa da olur! Dolayısıyla alttan üste doğru yine bir kayma olacak.

Şimdi size söyleyeceğim gerçeği lütfen gözünüz önüne getirin. Bu krediye diyelim ki X ve Y diye iki firma başvurdu. X 99 kişi çalıştırıyor. Kendine ait 2 mlyon USD değerinde fabrikası var ve sıfır faizli olduğu için, normalde rahat rahat ödeyerek alacağı makinayı, bu krediye başvurarak düşük maliyetle almak istiyor. Y firmasında ise 20 kişi çalışıyor. İşleri çok ama makina alacak gücü yok ve çalıştığı yer kira. Finansal imkansızlıklar nedeniyle, işverenleri fazla kıpırdıyamıyor.

Gelelim kredinin değerlendirilmesine: X te istihdam sorunu olmadığı için, sırf bu işlere bakan personeli var ve kredi başvuru tarihi başlar başlamaz daha o sabah krediye başvuruyor. Y garibimin ise, hasbel kader, bankada çekini ödemek için kuyruk beklerken, iki kişinin konuşmasından öğrendiği ile son başvuru tarihinde haberdar oluyor ve başvuruyor.

Adalet sağlanacak ya , başvuru sırasına göre değerleme ve sonuç olarak bizim Y kapı dışarı.Hadi diyelim ki Y, kapı dışarı olmadı da, krediye hak kazandı . Banka kendisinden 50 tane evrak ve taşınmaz teminatı istiyor. Y nin müşterileri hazır, ama maalesef lafla peynir gemisi yürümüyor bizim bankacılarda. Taşınmazı, üstelik iki katı değerinde taşınmazı istiyorlar Y den. Sonuç yine hüsran.

Dediğim gibi, bu ülkenin adaletli yöneticilere ihtiyacı var. Özellikle bürokratik platformda. Kredinin önce başvurana değil, ya da taşınmazı olana değil, gerçek ihtiyacı olana ve ışık vadedene verilmesi, önünün açılması gerekmektedir.

Bu esnada size bir şey daha söyliyeyim, lütfen bankacı arkadaşlar alınmasınlar, bu ülkede Y gibi firmalardan bankalar kullandıracakları kredinin , iki katı taşınmaz teminat isterlerken, X gibi firmalardan sadece görmek için taşınmaz tapusu fotokopileri isteniyor. Oda 3 lira kredi çıkacağına 5 lira çıkartabilmek için.

Sonuç, Türkiye'de KOBİ kredileri amacına uygun, ya da kitapta yazdığı , sözde amaca uygun kullanılmamakta, işleyişte, metotta, sistemde yanlışlıklar bulunmaktadır. Kaynaklar israf edilmektedir. KOBİ tanımlamaları içerisine paraya para demeyen firmalarda girebilmektedir. KOBİ tanımlaması revize edilmelidir. Uygulama metodları gözden geçirilmeli, maddiyat sadece ön planda tutturulmamalıdır. Tabiki bazı geridönüşümlere problemler yaşanabilir.Bu problemler kaçak şeklinde değilde , krediyi kullanan firmanın tahsilatında oluşan bir aksaklık ve tahsilatı yapamayan firmanın kredi borcunu ödeyememesi gibi... Geçmişte finans sektöründe milyonlarca USD yi hortumlayanlara, devlet göğüs gerebilmişse, reel sektörün bir kaç yüz bin USD lik istenmeyen kaçaklarına da rahat rahat göğüs gerebilir.

 
Toplam blog
: 116
: 735
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

1994 Uludağ Üniversitesi İ.İ.B.F. İktisat bölümü mezunuyum. Aynı üniversitede Genel İktisat Polit..