- Kategori
- Kent Yaşamı
Kokular ve anılar
Bazen aklıma geliyor nedense, öylesine, vakitsizce, ben bunları daha önce yaşamıştım diyorum, yeni yapılmış bir yağlı boya kokusuymuş meğer, sabah işe giderken geçtiğim ara sokaktaki çiçekçinin boyadığı tezgahının kokusu bunları bana hatırlatan... Çocukluk günlerimde oturduğumuz evdeki, babamın boyadığı tahta giriş kapısının boya kokusu... O günleri hatırlıyorum birden, tek sıkıntımın akşamları erken yatma zorunluluğu olduğu günler, neden erkenden yatırırlardı ki beni, uyusun da büyüsün ninni mantığı işte, daha çabuk büyürmüşüm, çabucak büyüdüm de noldu sanki? Artık erken yatamıyorum zaten, sonsuz sıkıntı içinde nasıl uyuyabilir insan rahatça? Düşünmemek mi gerek yoksa hiçbirşeyi, umursamamak mı gerek sıkışıp kaldığımız kendi küçük dünyamızı, hiç olmamış gibi mi düşünmek yaşananları, kandıralım mı kendimizi bile bile, sıradan bir insanın sıradan yaşamında hissettiği gelgitler değil mi bunlar, önemsiz, küçük hayatlarımızda...
Hiç büyümemiş olmayı dilediğim günlerden birinde yazmıştım bunları, tekrar tekrar okudum, bir nebze değiştiğini görmek istedim kendimin, sonuç aynı, hiç değişmemişim, hala hiç büyümemiş olmayı diliyorum...
Hiç büyümemiş olmayı dilediğim günlerden birinde yazmıştım bunları, tekrar tekrar okudum, bir nebze değiştiğini görmek istedim kendimin, sonuç aynı, hiç değişmemişim, hala hiç büyümemiş olmayı diliyorum...