- Kategori
- Güncel
Komediye’den ‘yargı-angus’ manzaraları!

'Ekran Arısı'nın iğnesinden nasiplenenler...
Masal bu ya, dünyanın en gözde yerlerinden birinde ‘Komediye’ adında bir ülke varmış. Tarihinde tüm âlemi titreten Komediye, gün gelmiş gerilikle gelişmişlik ikileminde bocalar duruma düşmüş. Gittikçe artan keşmekeş arasında ne yargı yolunu bulabilirmiş, ne de farklı uygulamalarla telef olan kurbanlıklar…
Yaşamın bu minvalde sürdüğü Komediye’de kuzu kuzu olan biteni izleyen yurttaşlar, yurtlarının nereye gittiğini düşünmezmiş bile! Bir avuç ‘hak’ arayan tepki gösterse de fayda etmezmiş adaletsizliklere. Komediye’de öyle komediler sahnelenirmiş ki, akıllara seza. Eski eşin kurşununa kurban gittikten sonra evine koruma yollananlar mı istersiniz, 13 yaşında evlenmeye yetkili bulunmadığı halde tecavüze ‘rıza’ göstermeye ehil sayılanlar mı?
Yargının böylesi çelişkili hale geldiği Komediye’de, ‘Hırsızın hiç mi suçu yok’ diyen fıkraya taş çıkartan garipliklerden tıp da nasiplenirmiş. Dünyada gerçeklere ışık tutan ‘Adli Tıp’, burada abuk sabuk kararlarda istiap haddini aşan ‘Hadli Tıp’ olarak çıkarmış karşınıza! O kadar ki, 26 kişiye satılan 13 yaşındaki bir kız çocuğunun ‘Kendisini koruyabileceği halde karşı koymadığı’ değerlendirmesini bile yapabilirmiş. ‘Psikolojik dengenin bozulması’ safsatasıyla sulandırılan tecavüz rezaletinin zaten kapalı kapılar ardında sıkça yaşandığı Komediye’de yetkililer de, bir yolunu bulup sıyrılırmış. Olmadı, yerel mahkemeden çıkan ve onanan kararlardan dolayı gelebilecek tepkileri hafifletmek için, yargılamanın 2005 yılındaki Ceza Kanunu’na göre yapıldığını ileri sürme yolunu seçermiş.
13 yaşında 26 kişiye satılan kız çocuğunun, içinde bulunduğu kötülüğün farkında olmakla suçlandığı bu yerde haklıyla haksız o denli yer değiştirirmiş ki, örnekleri saymakla bitmezmiş. Misal, kazık kadar görünümüne rağmen ‘Hadli Tıp’ raporuyla ‘yaş küçüklüğü’ korumasına sığınan sırtı kaba testereliler, canlı canlı kız doğrayıp kameralara mağduru oynayabilirmiş. Kimi ‘küçük’ piyonlar da sırtından adam vurur; ölüp giden hakkında mahkemeler sürerken öldüren, bir anda ‘gurur’ sembolüne dönüştürülürmüş. Ne demeli, Komediye’de yargının karşısında güçsüzün boynu kıldan inceymiş!
Bu garip dünya diyarında, cana ve bedene tecavüzlerin ötesinde, bir de ‘angus’ masalı varmış. Sınır dışındakinin dört katı fiyatla kurbanlık pazarlanan Komediye’de, nedense yerli besicilere pek geçit verilmezmiş. Yetiştirdikleri hayvanları kapıp gelenler, köprünün kendilerine kapalı olduğunu görünce kurbanlıkları yola salar, hak aramaya kalkarlarmış. Bu garibanlar, öteki yakada keyif süren angus satıcılarına imrenip ‘Kahrolsun anguslar’ diye bağrışırken, trafikte sıkışanlar da eylemcileri ‘Anguslar işte’ diyerek yorumlarmış... Demokrasinin ve hak aramanın bir gün herkese lazım olacağını düşünmeden!
Bu dar açılı manzarada; yargı rezaletinden dolayı Hukuk Fakültesi’nin açılış törenini boykot eden öğrenciler, hukuksuzluğa karşı ses duyurmaya çalışırmış… Kimin umurunda! Nasılsa, içeride beş kişinin katılımıyla alternatif açılış yapılırmış. Yerli besiciler borçtan inlermiş… Çok mu dert! İthalatçıların yüzü gülsün diye yerliler gözden çıkartılıp anguslara kucak açılırmış. Masalın kıssadan hissesi; bu diyar-ı Komediye’de ‘Suçlu, suçsuz; haksız, haklı; hak arayan, angustur’!
Anibal Güleroğlu http://www.sinematur.com/ne-yazmislar-gorelim/anibal/komediye%e2%80%99den-%e2%80%98yargi-angus%e2%80%99-manzaralari/