- Kategori
- Öykü
Kontrollü Çay Kıraathanesi Muhabbetleri-4
-Bak Aktar,gene zar tutmaya başladın.
-Yok be Haydar Baba!Sen gele atıyorsan bunda benim suçum ne?Ah,işte gene hep yek attın.
-Tek kapı açık,şimdi onu da kapatırsın,demeye kalmadı kapattın Aktar.
-Sen biraz bekle Haydar Baba!Belki açık verir.
-Sanmam Şerif Ali.
-Tamam yenildim.Kabul ediyorum.Mideme ağrılar girdi valla.Mide ağrısı dedim de aklıma geldi:Aktar bunun çaresi nedir?
-Çaresi şu:Benim gibi tavlanın kitabını yazmış olanlarla oynamayacaksın.Bir de kefir içeceksin Haydar Baba,kefir.
-Havan batsın!Bunun acısını çıkartırım bir gün elbet.Konuş istediğin kadar.Çünkü gün,senin günündür.
-Kefir dediğin şey nedir,o ne işe yarar?
-Avcı,kefir mide ağrısından,bağırsakların düzenli çalışmasına,astımdan prostata varıncaya kadar 15-20 çeşit rahatsızlığa iyi gelen bir içecek.Ayran gibi,ama özel bir mayası var.Evde bile yapılabiliyor.
-Adını duydum,ama hiç içmedim.
-Eskiden Türklerin çok sık kullandığı sağlıklı bir içecekmiş,sonraları unutulmuş.Hele günümüzde içecek deyince kefiri kim aklına getirecek,kola mola varken?Çoluğa çocuğa kefir içereceksin,olmadı ayran içireceksin.Kolayı,gazozu da evin kapısından içeriye sokmayacaksın.Bak bakalım o zaman hastalık mastalık kalıyor mu?
-Kontrollü kefir satmadığına göre,biz de mecburen,tavladan kazandığımız şu gazozumuzu içelim bari.
-Hamlet,Aktar’a gazoz ver;diğer arkadaşlara da sor bakalım ne içerler.Nasıl olsa yıkılmasına yıkıldık,bari tam olsun.
-Sen de son zamanlarda önüne gelene yenilirsin be Haydar Baba.Gazoz ağacı diyorlar o yüzden bazıları sana.
-Desinler Çalık.Ben işimi bilirim.Yemleme yapıyorum yemleme.Balığa gittiğimde de önce elimdeki yemlerin birazını suya atarım.Sonra çekmeye başlarım yemlenen balıkları tek tek.
-Haberin var mı baba,Halit Ağa’nın çiftliğini soymuşlar.
-Yok,senden duydum Dereli.Çiftlikte soyulacak ne var ki?
-Ne olacak,beş tane inek çalmışlar.Her biri 2500-3000 lira eder en azından.Adamlar dayamışlar çiftliğin kapısına kamyonu,yüklemişler inekleri.
-Olur mu öyle şey?Heralde kucaklarına alıp bindirmediler inekleri.
-Çiftliğin dış kapısının biraz ilerisinde bir tümsek var ya.Oraya dayamışlardır kamyonu.
-Çiftlikteki adamlar,köpekler ne yapmışlar onlar inekleri çalarken?
-Orasını sormadım,ama şunu da duydum.İnekleri götürenler Halit Ağa’ya telefon etmişler.”İneklerine kavuşmak istiyorsan 3000 lira ver,yoksa yakında sucuk olarak yersin ineklerini” demişler.
-Bir inek parası verip beş ineği geri almak daha mantıklı.Ya da bekle,belki polis yakalar soyguncuları!
-Soygunun,hırsızlığın şekli de değişti.
-Son günlerde çok arttı bu hırsızlık olayları.
-Beni de soymaya kalktılar,Dereli.
-Hadi be Çulsuz,yalan söyleme.Burada en son soyulacak adam sensin.”Cebi delik adam,haramilerin yanından ıslık çalarak geçer” biçiminde bir söz hatırlıyorum.Bu söz sanki senin için söylenmiş.
-İki gözüm önüme aksın ki…
-Yemin etme Çulsuz.Nerede ve nasıl oldu,onu anlat.
-Dört gün önce fırının sokağından geçerken oldu.
-O sokak çok karanlık.Çocuklar sokak lambasının ampulünü kırmışlar.Geçende ben bile geçerken oradan çekindim doğrusu.
-Ehh,Deli Hamza bile çekindiyse…
-Fırını geçtim,tam köşeyi döneceğim üç kişi bitti yanımda.Biri bir koluma,biri öteki koluma girdi.Diğeri de bıçağı çekti,dayadı boğazıma.
-O soyguncular kesin buralı değildir.Buralı olsalar Çulsuzu soymaya kalkarlar mı?Ya da acemi sayılırlar bu konuda.Çünkü “şaşkın ördek,başını bırakır kıçından dalar”mış.
-Amma laf söyledin be Avcı Osman.Ne ilgisi var söylediğinin olayla?Hem bırak da adam anlatsın…
-Ceplerime,hatta çoraplarımın içine bile baktılar.Tabii beş kuruş bile bulamadılar.
-Şaşırmıştır adamlar.Şansızlığın bu kadarına da deyip basmışlardır küfürü.Belki de sana acıyıp aralarında topladıkları üç-beş lirayı vermişlerdir.
-Ne acıması Hamza abi?Temiz bir sopa çektiler.Baksana,dudağımdaki yara hala geçmedi.Utancımdan dört gün evden dışarı çıkmadım.Yaralar geçsin diye bekledim.
-Niye dövüyorlar,elin garibini?Vicdansızlar…
-“Sen adam değil misin?Neden yanında para taşımıyorsun?” deyip dövdüler.
-Hamlet al şu parayı.Çulsuz’a ve ocağın yanındaki arkadaşa birer ekmek arası tavuk döner yaptırt,birer de gazoz aç yanına.
-Tamam ,Deli Hamza.
-Öteki kim Hamza?Buralarda pek görmedim onu.Yabancı mı?Çünkü “yabancı koyun kenarda yatar”mış,o da baksana bir kenarda,sanki sandalyeye emaneten ilişmiş gibi duruyor.
-Yok canım bizim buralı da,kontrollüye pek uğramaz.
-Ne iş görür?
-İşi gücü yoktur.Dua ile,zikir ile geçirir vaktini.Bazen mevlüt okuyanların yanına takılır.Mevlütte ikram edilenlerle karnını doyurur,belki üç-beş kuruş veren de olur.Derviş gibi bir şey canım…
-Desene boşuna dememişler “gavurun tembeli keşiş,müslümanın tembeli de derviş olur”muş.
-Bu tip insanların sayısı da çok arttı bu günlerde.Ortam da müsait nasıl olsa.
-Geçim dünyası Haydar baba,geçim dünyası…
-Doğru,çaresizlik de bazı şeylere neden olabiliyor.Şimdi bir de ekonomik kriz belası var.Yani vatandaş için “gök demir,yer bakır” oldu.
(Devam edecek...)
**
NOT: Mekan gerçektir; Kapuzbaşı Şelalelerine giden yol üzerindedir. Sahibi Cuma Akçakoca maalesef 7 Mayıs 2017 tarihinde vefat etmiştir...