- Kategori
- Kişisel Gelişim
Kontrollü Öfke

Hepimiz, bazen kontrolümüzü kaybedebiliyoruz. İş hayatımızda ya da özel hayatımızda aleyhimize yapılan ve bize zarar veren kasıtlı davranışlar, yaşadığımız talihsizlikler, yanlış anlamalar, hayat ya da iş hayatı koşulları bizi kontrol dışı davranmaya sevk edebiliyor. Sakin ve soğukkanlı iken yapmayacağımız davranışları öfkemizi kontrol edemediğimizde yapabiliyoruz. Tabi ki bu davranışlarımızın ileride bize karşı olumsuz dönüşleri olabiliyor.
Haksızlığın ya da bize karşı yapılan yanlış davranışların hiç olmama durumu yok. Bunlar, istemesek de hayatın gerçekleri. Dikkat etmemiz gereken şey, bunlar başımıza geldikten sonraki davranışlarımız. Genellikle ilk andaki sinirle yaptığımız davranışlar, aldığımız kararlar ya da söylediğimiz sözler daha sonra pişman olmamıza neden oluyor. Sonradan durumu düzeltmek için çok efor harcamamız gerekiyor ve buna rağmen istediğimiz sonucu elde edemiyoruz. Halil Sezai' nin şarkısında söylediği gibi: '' İki kelime yetiyor seven kalbi kırmaya, sonra roman yazsan ne fayda''. Bir de öfkenin baldan tatlı olma gibi sakıncalı bir durumu var. Kızdıkça daha çok kızıyoruz. Yıktıkça daha çok yıkıyoruz.
Nasıl Davranmalı?
Öncelikle herkes kendi sakinleşme yöntemini bulmalı. İçinden ona kadar saymak, derin derin nefes almak, ya sabır çekmek vs. Anlık tepki vermekten kaçınmak ve sakinleştikten sonra hamleler yapmak doğru olanı.Üniversitede basketbol oynadığım yıllarda antrenörümüz, maç içerisinde büyük bir hata yaptığımızda ilk anda bize öfkesini yansıtmazdı. Sahanın diğer tarafına doğru 15-20 adım atar, kendisini sakinleştirir ve daha sonra bizimle konuşurdu. Bu sayede hem bizi kırmaz hem de vermek istediği mesajı sakince ve doğru şekilde verirdi.
Bireysel Mesafelendirme Yöntemi
Bir diğer yöntem de '' Bireysel Mesafelendirme Yöntemi''. Bu yöntemde içinde bulunduğumuz durumu uzak bir mesafeden izlediğimizi düşünerek, o an yaşadıklarımızı ve hislerimizi farklı bir şekilde değerlendirmemiz amaçlanıyor. Bu yöntemle olaylara, kişilere ve kendimize dışarıdan bakmamız sağlanıyor. Bu sayede olaylar karşısında anlık tepkiler vermenin önüne geçilmiş oluyor.