- Kategori
- Sivil Toplum Kuruluşları
Kooperatifler gerekli mi?

Kooperatifler, ekonomik faaliyetlerin ortaklaşmalar yoluyla gerçekleştirilmiş , yeniden gruplandırılmış farklı bir tür şirket biçimidir .
Pazar koşullarında insanlar, sahip oldukları emek, toprak, sermaye ve girişimcilik gibi üretim kaynaklarını satarak , kiralayarak ya da bizzat kendisi kullanarak gelir elde ederler. Bu gelirleri, kendi ve ailesinin ihtiyaçlarını gidermek için yaptığı harcamaları finanse ederler; bir kısmını da tasarruflar şeklinde bankalarda toplarlar.
Özellikle mal ve hizmet üreterek ekonomiye katılma işlevine sahip olan kişi veya kuruluşlara ekonomide “işletme” adı verilir.
Günümüz ekonomi koşullarında “işletme kurma” için yapılan yatırımlarda iki gerçeklik ön plana çıkmaktadır :
- emeğe bağlı yatırımlar ve,
- sermayeye bağlı yatırımlar’.
Sermayeye, özellikle likit sermayeye bağlı yatırımlar salt “kar arayan” yatırımlardır.
Bu tip sermaye sahibi, yatırıma gidecek 1 TL’nin getireceği getiri nerede çok yüksekse hemen o mahrece yönlendirilir. Bu sermaye küreselleşmiş bir sermayedir. Kar oranlarının yüksek olduğu yerlere hızla aktarılarak yerli ekonomilerin çökmesini sağlarlar (Türkiye 2001 krizi örneği).
Emeğe bağlı yatırımların özünde ,işyeri sahibi (örneğin çiftçi) hem yatırımcı ve hem de yönetici konumundadır. İşyeri sahibi, yatırım yaptığı organizasyon içinde çalışır, işçisiyle, müşterisiyle, toplumla sürekli bağlantılıdır. Bu nedenle kooperatifler, daha çok emeğini gelire dönüştüren kişilerin, çiftçilerin ortaklaşa kurduğu bir işletme tipidir. Kooperatifçilik, sermayenin araç olarak hizmet ettiği ve fazlaların (kapitalist dilde karın) dağıtımı, yatırılan sermayeye göre değil, kooperatif girişim ile ortaklar arasında gerçekleşen ticari işlem üzerine oturtulmuş çağdaş bir işletmecilik vizyonudur.
Kooperatifler, ekonomik faaliyetlerin ortaklaşmalar yoluyla gerçekleştirilmiş , yeniden gruplandırılmış farklı bir tür şirket biçimidir . Başlıca özellikleri :kardan ziyade üyelerine / topluma hizmet amacı güderler; yönetim özerktir; demokratik karar süreçleri ile çalışırlar; gelirlerin paylaşımındaki özelliği risturn biçimindedir.
Kooperatifler dağınık kaynakları ekonomiye sokarak üretimi artırırlar, maliyetleri düşürürler; özellikle tarımsal pazarları organize ederek üretici-tüketici arasındaki zinciri kısaltırlar, fiyatların çiftçiler lehine oluşmasını sağlarlar; ürünleri sınıflandırarak, işleyerek yeni ürün çeşitleri yaratırlar, katma değer yaratarak ortaklarının gelirini yükseltirler; ölçek ekonomisine yaklaşarak maliyetleri düşürürler, yapay fiyat yükselmelerini engellerler.
Ekonomik teori açısından kooperatifleri gerekli kılan en önemli neden“bölüşüm”de görülen sıkıntılardır.Sanırım kooperatiflerin bu işlevi 21. Yüzyılda daha net olarak ortaya çıkacaktır… Bilindiği gibi 2008 mali krizinin en önemli nedeni, uzun yıllardır teorik olarak kurulan makro ekonomik dengelerin pratik olarak kurulamamış olmasıdır. Yani ekonomide üretilen ‘toplam gelirle toplam harcamalar’ın eşitlenememesidir. Bunun sonucunda dünya reel üretiminin 3,2 katı kadar bir finans kapitalin banka stoklarında toplanmış olduğu, pek çok etkili kişi ve kurumlarca basında paylaşılmaktadır.
Kooperatif bankaları 2008 krizinden kendilerini başarıyla korumuşlar ve hatta güçlenerek çıkmışlardır. Birleşmiş Milletler Örgütü bu gerçeği gözlemleyerek 2012 yılını Uluslararası Kooperatifler Yılı (UKY) ilan etmiştir. Uluslararası Kooperatifler Birliği (ICA)’de “ekonomik teoride kooperatiflerin yerini belirlemek” için Ekim 2012’de Québec-Kanada da “Kooperatiflerin İnanılmaz Gücü” konulu bir “Uluslararası Kooperatifler Zirvesi” düzenlemiştir.
Özetle : geleneksel ekonomi şirketleri üretim salt “kar” amacı ile planladıklarından, ekonomide sürekli bir “harcanamayan gelir artığı” kalmasına sebep olmaktadır. Bu olgu uzun dönem içinde banka stoklarında toplanmaktadır. Böylece makro ekonomik dengenin temel koşulu gerçekleşememekte ve ekonomi sürekli bunalımlara sürüklenerek işsizlikte artmaktadır. Kooperatif işletmeler ise üretimi “kara göre” değil, “ihtiyaca göre” planladıklarından işletmelerde “harcanamayan bir gelir artığı” bırakmayacak ve makro-ekonomik dengenin temel koşulunu oluşturacağı ve işsizliğinde azalacağı varsayımı kuramsal olarak ağırlık kazanmaktadır.
Kooperatifçi selamlarımla…
Dr. Ayhan ÇIKIN