- Kategori
- Deneme
Korkularımız ve biz

korkularımızın gizli sularında
Siz neden korkarsınız ?
Karanlıktan, yalnız kalmaktan, açlıktan korkabilir insan. Krizlerden, darboğazlardan, üstümüze doğru gelen küresel ekonomik fırtınalardan korkuya kapılıp içine kapanabilir. Borçların ve sıkıntıların her şeyini yok etmesinden de korkabilir. Saklanabilir insan kendisinin kuytusuna, büzüşebilir korkularının ortasına, kendi kendine kıyabilir.
Dün televizyonlarda arkası arkasına yayınlanan iki haber, yüreğimin orta yerinde korku ve acı fırtınaları estirdi. Ankara’nın bilinen özel okullarından birinin sahibi, borçlardan ve ödemelerden bunalmış ve dayamıştı silahını şakağına. Tekstil alanında çalışan bir işadamımız ise, atış poligonunda, Avukatıyla konuşurken, o gün işyerine haciz geleceğini öğrenince kendisine çevirmişti silahını.
Anadolu’da insanlarımız cinnet geçirip birbirini öldürmeye başladı, kendisine kıyanlar var. İnsanlarımız ekonomik kriz yüzünden kendilerini vurmaya başlamışken, “ Hamdolsun ”, “ kriz bize teğet geçecek ” diyenlerin hiç mi yürekleri sızlamıyordur acaba ?
Korku bu denli toplumu sararken, ülkemizde krize yönelik önlemlerin geciktiği her gün değil, her saat, birilerinin canına kıymakla eşdeğer duruma geliyor.
Tasarlayarak cinayet işlemek, diye bir terim vardır, ceza yargılamasında, kasten, planlayarak birisini vurur öldürürsünüz. Bir de bazı durumlarda, trafik kazası gibi, oluşan ölümlerden de sorumlusunuzdur. Bugün ülkemizde, işvereninden işçisine, toplumun tüm önemli örgütleri, kurum ve kuruluşları siren çalıyor, hükümet duymuyor, bu iş tasarlayarak adam öldürmeye doğru gidiyor, bundan sonra oluşan ölümlerden, intiharlardan, en başta hükümet sorumludur, bu böyle biline… Belki de hükümet bütün bu olup bitenlerin bir trafik kazası olduğunu söyleyecektir ama üzgünüm, trafik kazasında direksiyonda siz varsanız, sorumlusunuz ölümlerden, cezanızı en azından tarihin terazisi ölçer ve bir gün mutlaka kesilir cezanız, toplumun vicdanında bile olsa mahkum olursunuz önlem almadığınız için.
İnsanın kendisine kıymasını, cinnet geçirmeyi onaylıyor muyum da bu yazıyı yazıyorum, elbette ki hayır, insanın kendisine, başkalarına kıyması olacak iş değil !
Ama toplumda dayanma sınırı aşılmışsa, hemen, acil ve net önlemler alınmak zorundadır. Basit, kısa ve çözüm getirecek önlemler, sıralayıverelim isterseniz :
Acilen, tüm sektörlerden, ücretler, maaşlar ve her türlü kazançlardan, 500 YTL ve altı gelirden alınan vergi hemen kaldırılmalıdır. Bu yapıldığı taktirde, piyasaya sıcak para, hemen verilmiş olacak, bu alınmayan vergi ekonomiye dönecek, harcanacak ve en azından KDV ve gelir vergisi ile yeniden maliyeye dönecektir.
Çiftçinin traktörü için satın aldığı mazottan alınan vergi bir defaya mahsus tamamen kaldırılmalıdır. Böylelikle çiftçi, desteklenmiş olacak, ekilmeyen tarlalar ekilecek, bu para da maliyeye geri dönecektir.
Toplumda ödeme zorluğu içindeki esnaf ve sanayiciye yönelik borç erteleme ve destekleme çalışmaları yapılmalı, işyerlerinin ve fabrikaların niçin kapandığı araştırılarak, acil önlemler paketi hazırlanmalıdır. Nakit sıkıntısı çözülemeyen esnaf ve sanayicinin batması, aynı zamanda ülkenin batmasıdır, bu konuda önlem alınmak zorundadır.
Emekli ve kamu çalışanlarının maaşları mutlaka arttırılmalı ya da bu gelirlerden alınan vergiler indirilmelidir.
Daha sürdürebiliriz ama, bizden bugünlük bu kadar.
Ne kadar sıkıntı ve bunalım olsa da, insanlarımızın direnmelerini ve ayakta, en azından hayatta kalmalarını diliyor ve bekliyoruz.
Hükümetten de insanlarımızın yaşam hakkını geliştirecek ve koruyacak önlemler bekliyoruz.
Korkulardan söz ettik ya, korkularımızla yüzleşmeyi de başaralım ve aşalım onları.
Yazımızı William Shakespeare’in bir şiiriyle bitirelim :
İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.