Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

04 Nisan '20

 
Kategori
Komşuluk
 

Korona Kor Ona

20 YAŞ ALTINA SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI GETİRİLDİ
SANKİ SEN MİSİN DEDELERLE KAFA BULAN DENİLDİ
"Yaa işte yaşlı dedeler ninelerle dalga geçtiniz, sonunda sizde onlar gibi eve tıkıldınız...Dedelerin âhı tuttu yeminle... Sen misin dedelerle dalganı bulan, hadi şimdi güzel güzel odalar arasında dolan..."
Evin büyükbabası böyle diyordu. Bıyıkları yeni terlemeye başlamış, ergenlik çağındaki torununa; torun dedeyi umursamaz gibi odasına çekildi. Evin gelini, torunun annesi dedeyle laf dalaşına girmemek, evin sakinliğini bozmamak için balkona attı adımlarını... Karşı balkonda da başka bir apartman sakini kadın, demere gerili ipe çamaşır sermekle meşguldü. Birden komşuluğun önemi hatırlandı sanki...
 
Balkondan balkona selamsız, sualsiz komşu komşuya seslendi:
-"Şu korona çok koydu bana, dokunsalar ağlayacağım o kadar doluyum. Kocalar yetmiyor gibi çocuklarda eve kapandı. Bi de evde dedemiz var. Kuşaklar arası çatışmalar arttı. Vay halimize!" 
Öteki komşu: "Sorma" diyor ve karşı komşusunun konuşma bahanesini değerlendiriyor. 
-"Sabret komşum geçer, bu günlerde geçer. gençleri eve tıkmayalardı iyiydi ya."
-"Bırak şimdi gençleri onlarda dışarda tek durmuyordu. geçen gün cam ardından gözledim. Caminin hemen dibindeki ağacın altında, bademcik ameliyatı ile meşgul gençler gördüm. Kız erkek, öyle alenen!"
- "Ah komşu, camı açıp şunlara korona var deseydinize."
-"Aman komşum diyemedim işte. ALLAH var gençlere korona var demeyi ruhum kabul etmiyor. Onlar için hayatlarının en güzel çağı..."
-"Öyle de işte yakın temas bulaştırıyor diyolar."
-"Devlet önlem aldı işte, mesafe geldi insanlar arasına..."
-"He ya, televizyonlar her gün sosyal mesafe deyip duruyodu, devlet sonunda bunu uygun buldu."
-"Televizyoncula da bi şey bilmiyola anam. Güzel gızla çıkıp sosyal mesafe deyip durula, mesafe mesafedir, onun da sosyalı, sözeli olur muymuş."
(Gülüşmeler balkon demirlerine çarparak etrafta yankılanıyor. Başka başka komşularda konuşmalara bu pozitif yayılmanın vesileyle dahil oluyor.
Maliyede memur olduğu bilinen genç bir hanım diyor ki:
-"Devlet ülkenin geleceği ile gideceğini korumaya aldı bizi gözden çıkardı 65 altı 20 yaş üstüyüz."
Gülüşmelerin dozu artarken alt balkondan üst balkona bakarak apartmandaki komşu hanımlardan biri daha giriyor devreye...
-"Şükür biz emekliyiz, dışarda çalışmak zorunda değiliz de evde kalıyoruz. Ya çalışan olaydık bütün gün dört duvar arasına tıkılmaya nasıl dayanırdık.!"
Başka bir daireden orta yaşlı, balık etli sahte sarışın hanım da balkona çıkıp konuşmasına şikayetle başlıyor. 
-"Komşular çok bunaldım. İyi ki sizin yüzünüzü gördüm. Ayol günlerdir küçücük evlere kapandık. Şu apartmanlar çok sıkıyor insanı, çalışırken farkına varmıyorduk da iyi geliyordu. Çok bunaltıcıymış apartman daireli."
-"Evet komşum, üç haftadır asfalta basmışlığımız yok, balkonlarda olmasa hücreye hapsedilmiş gibi hissedeceğiz."
Karşı komşu:
-"Bizler çok nankör insanlarız tövbeler olsun, anamız babamız evindeyken bahçe içinde mustakil evde oturuyorduk da, her gün çiçek böcek görmekten, toprak üstünde yürümekten gına geliyordu. Kocaya varıp balkonu olan çok katlı yüksekce apartman dairelerinde oturma hayali kuruyorduk. Bulmuşuz, bunalıyoruz. hayır, vallahi bunuyoruz."
-"Bunuyoruz deme gız, hakkaten ne güzeldi bahçeli evler, ah o günler! Ne ara koronalı hallere büründüler?"
 -"Haklısın komşu çok sıkıntılı günlerden geçiyoruz. Eskiden de ben sürekli evdeydim. Ama bir gün ev içinde bu kadar yorulacağımı hiç hayal etmezdim .Ev topla temizlik yap öğle sonrası akşam oluyor telaşıyla koştur koştur markete git gel. Banyoya tıkıl dakikalarca el yüz yıka, üstünü başını yıka, marketten getirdiklerini tek tek yıka, steril edip yerleştir. Tekrar yerleri sil, yemek yap. Yerleri sil el yıka, yerleri sil, of anam, kafayı yicem artık!"
 
PAZAR VE MARKETLERDE MASKE TAKMA ZORUNLULUĞU GELDİ
 
Komşular arasında daha önce hiç görülmedik samimiyet artıyor, konu koronaya yönelik derinleşiyor.
-"Şu korona bize de çok koydu biliyon mu, öyle böyle değil koronadan korunalım diye neredeyse ev halkıyla aramıza dikenli teller gereceğiz."
-"Sorma komşu bizde aynı hallerdeyiz. Pazar ve marketlere maskeyle girme zoru gelmiş duydunuz mu?"
 -"Sahi mi deyon Sen ?"
- "And olsun sahi deyom. Daha az önce ajansta dinledim.."
-"Arkadaş bu nedir ya, öle zakgadak maske mecburiyeti mi getirilir yahu! İnsan birkaç gün önce haber verir.."
-"Hakikaten sıkıntı yani, nerden bulcez şimdi maskeyi neyi?"
-"Siz tedbirli kişisiniz  komşum, maske yoksa maske benzerlerini kullanırsınız. Geçen gün pazara gidiyoken gördüm sizi kaşkola dolanmışsınız. korona da kocaman yürek ister öyle dolanmaya konmaya. Takmayın kafaya bu tür konulara.."
Öteki kattaki komşu, diğer komşuya yapılan "Siz tedbirlisiniz" cümlesini iltifat sayıyor. Biraz kınkanmışlığını belli edercesine konuyu kendince yorumluyor.
-"3 haftadır bu virüsle uğraşıyoruz. Sizde bu zaman zarfında almanız gerekirdi. İlla ki zorunluluğun gelmesini bekleyenlerdenseniz yapacak bişey yok şimdi komşum... Yada başka bir çözüm dikeceksiniz , oda olmadı yine atkı ile idare edeceksiniz, malum sizde çareler tükenmezmiş..."
-"Evet iyi iş. Atkıya kolonyayı basarız, iyice sarmanlanırız."
-"Geçen gün pazarda pazarcılar  aralarında konuşuyorlardı. Maskeli insanlar için: "Ne o atın saman torbası gibi ağızlarına takıp çıkıyorlar" diyorlardı. O pazarcılara bu pazar özellikle bakacağım."
-"Ya takacak, ya evden çıkmayacak." 
Konu çıkmaya gelmişken, sokaktan gelen gür bir ses üst katlara kadar yükseliyor. Sesin sahibinin, önündeki dört teker üzerindeki cemakanı itekleyerek ilerleyen simitçi olduğu görülüyor. Adamın ne dediği ilk avazda anlaşılmadığından kulaklar kadar gözlerde sokağa yönlendiriliyor. Dikkatli bakma sonucu emin olunup, komşulardan biri "Simitçi!" diye sesleniyor.
Simitçi başını göğe değdirmek ister gibi iyice yukarı kaldırarak "Buyur abla" diyor.
-"Yukarıya beş tane simit getirebilir misin?"
Simitçi:
-"Emret ablam" diyerek simitleri şeffaf poşete koymaya çalışırken, karşı komşu simit almak isteyen komşuya müdehale ediyor.
-"Aman komşum ne yapıyorsun?! Sakın simit falan alma. Koronalı falandır simitler."
Simit almak isteyen kadın:
-"Olur mu canım, fırında pişiyor, mis gibi de koktu mübarek."
Vazgeçirmeye çalışan komşusu sözünde diretiyor.
-"Sakın alma komşum! Hakkaten koronalıdır o simitler, nefsinin arzusuna uyup sende koronalı olma. Camekan içine konana kadar, bu sokağa gelene kadar kaç kişinin eli deydi kim bilir? Ya o değenlerin içlerinden biri koronalıysa, üç simit yüzünden evcek hastanelik olursunuz deyvereyim sana!"
Kadın aniden irkiliyor.
-"Doğru dersin komşum. Tamam vazgeçtim, almıyorum. Simitçi getirme almıyorum!"
-"Neden abla, yeni çıkdıydı fırından. Çıtır çıtır ağzına layık. Getireydim!"
-"Yok kalsın kalsın. Şimdi koronalı falandır, bize filan bulaşır neme lazım."
-"Vay sizin korananıza koyayım."
Simitçinin öfkeli küfrünü bir anda adeta bütün mahalle duyuyor. Her balkondan, pencereden bir kaç baş uzanıp simitçiye ağıza alınmayacak hakaretler, küfürler sıralanıyor. Çevreden polis imdat çığlıkları yükseliyor. Kim kimdir, kime kim ne diyor bilinmez oluyor. Apartmanlar arası, balkonlar muharebesi bu şekilde başlıyor. Sonra erkekler giriyor devreye, bazıları simitçiye göz dağı veriyor.
 -"Ulan aşağı inersem beynini dağıtırım. Defol git şurdan, belanı başka yerde bul. Hem suçlu hem güçlü herif. Sokağa çıkma yasağında ne simit satması bu?" diyor. 
Simitçi hepten dellenmiş halde:
-"Keyfimizden değil. Ekmek parasına dolaşıyoruz. Sokağınız batsın, tımarhaneden farkı yok, korona konsun koynunuza."
-"Ne dedin sen, bed nefesli seni, aşağı indirme beni! Hâlâ hırlıyon mu? Veterineri arayacam şimdi!"
Şimitçi tehditlerden pusmuş olaraktan hem camekanını iteklemeye çalışıyor, hemde konuşmasını hiç aralıksız devam ettiriyor.
-"O veteriner gelsin konuşalım eğer veteriner adamsa bizimle beraber bir gün dışarda kalır, ekmek parası uğruna kimlerle nasıl uğraşılır görür. Herkes ister evinde çoluk çocuğuyla olmak. Evde kalan insanlar varya, tuzu kuruysa koymaz onlara. Tabi çoğunuz memursunuz ya, işci ne yapsın, özel sektor çalışanı ne yapsın, yevmiyeci ne yapsın, sokaklarda simit satan ne yapsın? Günlük yevmiye 100 kağıt ver, bak evden çıkıyom mu ben. Dışarı çıkmama sebep var ki çıkıyoz!" diyerek, söylenerek hızla sokaktan uzaklaştı. 
Balkondan, pencerelerden sokağa sarkanlar, simitçinin ardından gözleri yuvalarından fırlamış gibi baka kaldı...
Ayfer AYTAÇ -ayferaytac.com
 
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..