- Kategori
- Anılar
Kötü, çirkin karakuş...

kötü ,çirkin karakuş,nam-ı diğer kanser....(fotoğraf internetten alıntıdır)
Öğretmenim dedi, sonbahar gelince göçmen kuşlar sıcak yerlere uçup giderlermiş değil mi?
Evet canım dedim. Soğuk havalarda yaşayamaz, yem bulamaz, üşürler… Bunun için sıcak bölgelere kanat çırpar, uçar giderler…
Havalar ısınınca tekrar dönerler değil mi? Öğretmenim… Elbette bir tanem dönerler…
Annem de çok üşüyordu öğretmenim, havalar çok soğudu, çok üşüyorum diye titriyordu kanepede yatarken. Ellerimi avucunun içine alıp, göçüp gidersem buralardan, uçup gidersem buralardan deyip, ağlamaya başlıyordu öğretmenim.
Anne sen kuş musun diyordum ona, kuşlar göçer, kuşlar uçar diyordum. Kuş değilim yavrum, kuş değilim ama bazen anneler de göçer, annelerde uçar diyordu yeniden ağlayarak… Annem hep ağlıyordu öğretmenim…
Tamam anneciğim dedim ona, gözlerindeki yaşları parmaklarımla silerek, anne kuşlar uçunca yavru kuşları götürmezler mi yanında…
Yavru kuşum diye boynuma sarılıp yeniden ağlıyordu öğretmenim… Yavru kuşlar göçemezler, kanatları cılız olur, dayanamazlar uzun yola diyor, yine ağlıyordu öğretmenim…
Annem de çok üşüyordu öğretmenim, havalar çok soğudu, çok üşüyorum diye titriyordu kanepede yatarken. Gözleri hep odanın camına bakıyordu. Ben anladım öğretmenim, annem göçmen kuşların camına konup, haydi gidelim sıcacık yerlere, titreme yatağın yorganın içinde demesini bekliyordu.
Ben anladım öğretmenim, annem ben daha çok küçüğüm, kanatlarım cılız diye beni yanında götürmeyecekti. Her gün okuldan çıkınca, çantamı sırtıma takıp, kollarımı iki yana açarak koşuyordum.Yokuştan koşarak iniyor, kollarımı kuşların kanadı gibi bir aşağı, bir yukarı indirip kaldırıyordum. Güçlenmeliydi kanatlarım, güçlenmeliydi ki annem çok üşüyorum göçmeliyim sıcak bir yere dediğinde takılıvereyim ben de peşine, Bak anne, bak anne güçlendi kanatlarım ben de yanında uçuyorum diyebileyim.
Ödevlerimi yapmadım, yazılarımı yazmadım ama kanatlarımı güçlendirmek için çok çalıştım öğretmenim… İnan ki çok çalışıyordum öğretmenim, annem yatağında yatarken üşüyordu, ben evin önünde kanatlarım güçlensin diye çırpınıyordum öğretmenim. Odasının camına yaklaşan kuşları kovalıyordum sonra. Kalbim yerinden çıkıverecek gibi oluyordu. Benden habersiz, annemi alıp götürüverecekler diye…
Bazen okula bile gelmek istemiyordum öğretmenim. Ya annem camı açık unutursa, ya göçmen kuşlar giriverirse içeriye. Sıkı sıkı kapatıyordum pencereleri öğretmenim göçmen kuşlar açamasın diye.
Dün çok yorulmuştum öğretmenim, tam on kere kollarımı güçlendirmek için yokuştan aşağıya kollarımı çırparak inip çıktım.Erkenden uyuya kalmışım. Sabah evimizin içine bir kalabalık vardı uyandığımda. Hemen annemin yattığı odaya koştum, kollarım iki yanda açık. Nerede annem dedim, göçmen kuşlar mı geldi yoksa ben uyurken diye ağlamaya başladım… Pencere açılmış önce, bir rüzgar girmiş içeriye. Arkasından kocaman bir kuş. Kanser, kanser deyip duruyorlardı fısıl fısıl birbirlerine. Anladım öğretmenim kansermiş kuşun adı. Kötü bir kuşmuş, kara, çirkin…
Anneler bütün kuşları severmiş ama bu kuşu hiç sevmezlermiş. Üşüyormuş annem o geldiğinde, ama onunla gitmek istememiş. Çok çırpındı dediler ama bu kara kuş annemi alıp çıkarıvermiş evimizden. Hatta babamı da götürebilirmiş öyle diyordu komşu teyzeler. Uyumasaydım keşke öğretmenim, uyumasaydım da ben de takılıvereydim peşlerine.
Çok çalıştırmıştım ben kollarımı, o kötü kuştan alıverseydim keşke annemi öğretmenim. Şimdi öylesine güçsüzüm ki öğretmenim, açamıyorum kollarımı iki yana, çırpamıyorum kuş kanadı gibi.Birini havaya kaldırsam öbürü düşüyor yanıma. Annem çok üşüyordu öğretmenim, çok üşüyordu ama ben yine de onun sevgi dolu bakışlarıyla ısınıp, kollarımı kaldırıyordum havaya.
Başımı okşadı dün komşu teyze, “Kanadı kırık kuşum benim” dedi bana.Artık ben uçamam demek ki. Kanadı kırık yavru bir kuş dua ederse her gece, bu kanser denen kötü kuş geri getirir mi anneciğimi öğretmenim.
İnsafı, merhameti var mıdır bu kötü kuşun öğretmenim. Söyle bana öğretmenim annemde dönecek mi göçmen kuşlar dönerken geriye… Yoksa, yoksa öğretmenim bir gece yine ben uykuya dalıverince babamı da mı götürüverecek.
Niye ağlıyorsun öğretmenim… Yoksa senin anneni de mi o kara, çirkin kuş götürdü… Senin de mi başını okşayıp, kanadı kırık kuş koydular adını…
Söylesene öğretmenim, Susmasana öğretmenim…
Lillo