Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '18

 
Kategori
TV Programları
 

Kötülüğün Lanetli Gömleği

Kötülüğün Lanetli Gömleği
 

-Tahir,ben 8 sene işkence görmüş umutsuz bir enkazım kurtarılacak bir masal prensesi değilim. Bizden masal olmaz. Olmaz, Tahir, imkanı yok olmaz.

-Bizden masal olmaz da senden destan olur o ayrı.

Ve tüm masallarda ,destanlarda efsanelerde kahramanlarımızın mutluluğa, huzura, aşka ve sevdiklerine kavuşmasına engel koyan iyilik düşmanı, sevda düşmanı kötüler  ve motifler vardır. Kötülükler, engeller kimi zaman bir bezirgan olur, kimi zaman bir dağ, kimi zaman bir baba, kimi zaman  bir hançer, zehirli bir kadeh ya da sihirli bir elma.

En sevdiğimiz hikayelerden biri olan Aslı ile Kerem hikayesinde ise bu engeller Aslı’nın babası öncülüğünde karşımıza çıkar.  ” Isfahan şahı ve onun hazinedarlığını yapan keşişin dertleri aynıdır. İkisininde bir çocuğu olmamaktadır. Bir gün bir ihtiyar Hanım Sultan ve keşişin karısı bahçede sohbet ederlerken, Hanım Sultan’a bir elma, keşişin karısına da bir ayva fidesi verir ve bunları ekmelerini söyler. İkisi de fidelerini eker ve çok iyi bakarlar ama fideler meyve vermez. Hanım Sultan yeniden ihtiyarı rüyasında görür ve ağacın elma verdiğini o elmayı yemesi gerektiğini öğrenir. Ertesi sabah elmayı keşişin karısı ile paylaşarak yer. Ve birbirlerine söz verirler eğer kız ve erkek evlatları olursa çocuklarını birbirleri ile evlendireceklerdir. Hanım Sultanın bir oğlu alır adını Ahmed Mirza koyarlar. Keşişin ise bir kızı olur adı Kara Sultan koyulur. Keşiş kızı büyüdükçe onu  Ahmed Mirzaya vermek istemez dinleri farklıdır. Kızının öldüğü yalanını çıkarır ve azlini isteyerek saraydan gider.

Yıllar sonra Ahmed Mirza rüyasında bir güzelin elinden şerbet içtiğini görür ve ona aşık olur. Yataklara düşer. Babası hava değişimi olsun diye keşişin yanına gönderir oğlunu. Ahmed Mirza orda Kara Sultan’ı görür ve rüyasındaki kız olduğunu anlar. Şah çocukların evlendirilmelerini ister. Keşiş kabul etmiş gibi yaparak ailesini alır ve kaçar. Bundan sonrası bir kaçma kovalamacadır. Ahmed Mirza artık Kerem,K ara Sultan ise artık Aslı’dır. Keşiş Aslı’yı kaçırdıkça Kerem kovalar .Önüne dağlar, yollar, fırtınalar, tehlikeler, beyler, paşalar çıkar ama o Aslı’nın peşini bırakmaz. Nihayetinde Halep’e kadar gelirler, işi öğrenen Halep Paşası gençlerin evlendirilmesini emreder. Keşiş artık bu işten kaçış olmadığını anlamıştır, ama kızını Kerem’e yar etmemeye kararlıdır. Kızına gerdek gecesi için  SİHİRLİ bir GÖMLEK giydirir. Nikah kıyılıp odalarına gittiklerinde, çözüldükçe kendiliğinden tekrar iliklenen gömlek sabaha kadar açılmaz. Kerem bir “ah” eder ve ağzından çıkan alev Kerem’i yakıp kül eder.  Aslı dağılan külleri toplarken o da tutuşur ve iki aşığın külleri birbirlerine karışır.”

Bizim hikayemizde kötü Keşiş Vedat, Nefes ‘e korku, dehşet, dayak, tecavüz, işkence, çaresizlik ile ilmek ilmek ördüğü öyle bir gömlek giydirmiş ki ve o kadar çok düğmesi var ki bu gömleğin, o kadar çok  yara, bazen açılan bir ilmek geri kapanıyor, bazen birini açmayı gerçekten başarıyorsunuz, bazıları ise henüz açılması imkansız halde.

Mesela ; Hayatında yaşadığı ilk ve tek tensel temasın onda dehşet, acı  ve tiksinti veren bir his olarak kodlanmış olması ya da geçmişinde ölü bir evlat bıraktığı için kendisini yeniden anne olmaya tamamen kapatıp asla çocuk doğuramayacak bir enkaz olarak görmesi,gibi henüz tam açılmamış ve açılması uzun sürecek düğmeler var.

Vedat, Nefes’e giydirdiği gömleğin düğmelerinin küçük bir kısmının çözüldüğünün farkında ama korksa da o gömleğin ne kadar sağlam olduğununda farkında. Farkında olmadığı şey ise gömlek aynı lanetli gömlek olsa da ne Nefes Aslı, ne deTahir Kerem.

Evet tenleri birbirine kavuşamadıkça ah çekip yanıyorlar. Ama kavuşan yürekleri birleşen hayatları ,artık aynı yöne bakan umutları, hayalleri, gelecekleri onları her şeyden çok mutlu ediyor. Çünkü aşk, aşıklık, yar olmak, yarenlik etmek hiçbir zaman vücutların kavuşması ile başlamaz yüreklerin kavuşması ile başlar. Belki Kerem’de onca yolu,engeli aşıp sevdiğine kavuşmuşken gömleği çözemediği için yanıp tutuşmak yerine,

“Selam ettik belaya da
Ah demedik yanmaya
Yemin ettik yanarsak da
Nasip değilmiş susmaya” deseydi ve başını sevdiğinin dizlerine koyup ,gözlerinin içine bakarak sabahı etseydi. Sevmiş,sevilmiş, aşılmaz engelleri aşmış ve kavuşmuştu Aslı’sına. Keşke görebilseydi, sabretseydi bir yol bir çare elbet bulunurdu.

Tahir, illaki o gömleği çıkarayım demedi. Zamanı gelmeden tüm ilmekler çözülmeden yalan yanlış açılmış daracık yerden o elbiseyi Nefes’in üzerinden çıkarmaya çalışmak, Nefes’i yaralardı, çizer, kanatır, ruhunu acıtırdı. Tahir bunu asla düşünmedi ve o bu yüzden Tahir. Sevdiğinin dizlerine sahip olmuştu. Başını o dizlere koyup gözlerinin içine bakarak onda Karadeniz’i gördüğü kadının elleri başını okşarken uykuya dalmıştı. Varsın gömlek sabırla tek tek çözülene kadar üstünde kalsın yeter ki zamanı gelmeden önce çıkarılmaya kalkışıldığı için Nefes’in teninde yeni izler bırakmasın.

 

http://www.kore-lasyon.com/2018/09/02/kotulugun-lanetli-gomlegi/

 
Toplam blog
: 11
: 1031
Kayıt tarihi
: 18.11.17
 
 

Tarih Bölümü okudum.Güzel hikayeleri severim.Çünkü içinde bu dünyadan kaçıp saklanacak bir yerler..