Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Köy Enstitülerini anarken….

17 Nisan sessiz sedasız geçti. En azından toplumun büyük kesimi tarafından hissedilmedi. Köy enstitülerine yönelik hayalleri, yaşantıları, tecrübeleri, duyguları, bilgileri olanlar için bir yıl dönümü olarak özlemle anılan bu gün toplumun büyük bir bölümü tarafından görülmedi, fark edilmeden geçip gitti. 

Köy enstitüsü olgusu ülkemizde geçmişte kısa bir süre için uygulanıp geçilen bir proje olarak tarihin tozlu sayfalarında kalmış gibi görünse de hala bu uygulamayı özlemle ananlar var. Ülkemizde var olan gruplaşma, kamplaşma kendisini bu alanda da gösteriyor. Enstitü uygulamasını savunanlar ve eleştirenler şeklinde anında gruplaşılabiliyor. Herkes duygusal, siyasal, ideolojik yaklaşımlarından hareketle bir tarafta yer alabiliyor. 

Eleştirenler için artık tarihin tozlu raflarında kalan enstitü uygulaması savunanlar açısından her yıl hatırlanan, bir gün mutlaka tekrar uygulamaya geçirilecek bir proje olarak kenarda saklanan bir olgu olan enstitülere yönelik sağlıklı değerlendirme yapabilen kişi sayısı oldukça az denebilir. Sağlıklı değerlendirme denilince eleştirenleri de savunanları da bu anlamda ele almak gerekiyor. Enstitü uygulamasının sağlıklı değerlendirilmesi olumlu ve olumsuz yanlarını tümüyle görmeyi gerektiriyor. 

Enstitü uygulaması toplumsal dönüşüm sürecinde önemli bir araç olarak kullanılmak istenmiş ancak toplumsal alt yapısının olmamasının bir sonucu olarak kadük kalmış bir uygulama olarak görülebilir. Toplumsal alt yapısının varlığı veya yokluğu konusunda yapılacak değerlendirmeler değerlendirmecileri Cumhuriyet dönemi inkılaplarının haklılığı veya haksızlığına, Osmanlı dönemindeki yenilikçi/muhafazakar çatışmasına, batıcı/milliyetçi tartışmalarına kadar götürecek argümanları içinde barındırmaktadır dense yanlış olmaz. Yenileşme tarihimiz içinde toplumu dönüştürme çabalarının önemli kilometre taşlarından birisi de enstitü uygulamasıdır denebilir. 

Bu yönüyle tarihte toplumun geri kalma nedenlerinin irdelenmesi sürecinde dine bakış enstitü uygulamasının içinde yer almaktadır. Toplumu dönüştürmede büyük yığınların yaşadığı köylere ulaşma endişesinin bir sonucu olarak başlatılan enstitü uygulaması kısa sürede son bulmak zorunda kalmıştır. Başlatanlarla sona erdirenlerin aynı kişiler olmasına rağmen bugün bu konuda değerlendirme yapan bir kısım fikir üreticileri bu ayniliği görmezden gelerek geçmişte tamamen enstitü uygulamasının dışında kalmış olan toplumsal grupları suçlar duruma gelmektedirler. Enstitü uygulamasını çağdaşlaşma, gelişme, ilerleme yolunda atılmış önemli adımlar olarak görüp göstererek ortadan kaldırılmasının sorumluluğunu hiç de ilgili olmayan kişilere yüklemeye çalışmaktadırlar. 

Enstitü uygulamasında olumlu yönler kadar olumsuz yönler üzerinde de durularak dersler çıkarma anlayışı gelişirse toplumdaki insanların birbirlerini daha doğru anlamaya başladıklarını da görmüş oluruz. Ancak bunun ortaya çıkması şu aşamada zor görünmektedir. 

Hızlı kentleşmenin yoğun bir şekilde yaşandığı günümüzde enstitü uygulamasından ders alınacak yönler olduğu gibi artık modası geçmiş yönlerin olduğunu da kabul etmek gerekiyor. Geçmişte nüfusun büyük çoğunluğunun yaşadığı köylere ulaşma endişesi ile ortaya çıkan uygulamayı bugün tamamen savunmak doğru olmayabilir. Ancak öğretmenlere, işe dayalı, üretime dayalı eğitim anlayışından hareketle öğretilecek konuların yaşam içindeki yerini gösterme, sadece sözel anlatıma dayalı sınıf içi öğretmen merkezli faaliyetler yerine sınıf, bahçe, toplum, içerisi, dışarısı tümüyle geniş bir öğretim, uygulama alanı belirlenmesi, öğrenilenlerin uygulamaya geçirilmesine önem ve öncelik verilmesi, gezi, gözlem ve inceleme çalışmaları, yurdun her yerini gruplar halinde gezme, çevre inceleme raporları, kitap okuma faaliyetleri, yazma, tartışma faaliyetleri, okul ve çevrenin temizliğine, yönetimine katılma, toplumu oluşturan bireylerin tümünün üretici bir kişi olmalarının sağlanması gibi uygulamalar elbette hiçbir zaman modası geçmeyecek eğitim uygulamaları olarak not edilebilir. 

Enstitü uygulamasının sorunlu alanlarına yönelik bir değerlendirmeyi bugünün şartlarına bakarak dile getirmek doğru bir yaklaşım olmaz. Ancak uygulandığı dönemde her düzeydeki yönetim makamlarının yaptığı hataların uygulamanın sona ermesinin en önemli nedeni olarak not edilebilir. Bu gün de devam eden bir hata olarak da toplumun hala kendi iradesi dışında değiştirilmesi, yönlendirilmesi gereken bir unsur olarak görülmesi, hala ideolojik yaklaşımlarla topluma gerici damgasının vurulması geçmişte enstitü uygulamasına dört elle sarılan seçkinci anlayışın devam eden bir hastalığı olarak not edilebilir. 

Eğitimin önüne hala kıyafet engelleri çıkararak insanları okuldan, eğitimden uzak tutmak çok gerilerde kalmış gibi görünse de ülkemizde hala bu gerilik yaşanmaya devam ediyor. Bu durum toplumdaki hoşgörü, diğerine katlanabilme, farklı olanı kabul etme anlayışının hala çok zayıf olduğunu gösteriyor. Bu durum enstitü anlayışının hala bu toplumda kabul görmeyeceğinin bir göstergesi olarak da görülebilir. Zira geçmişte toplumun değerlerini yok sayıp dönüştürmeye çalışan enstitü anlayışının yansıması bugün kılık kıyafet, laiklik tartışmaları ile yaşamaya devam ediyor. 

Soru, görüş ve değerlendirmeleriniz için…… 

Ahmet Hikmet 

eagensea@gmail.com 

 
Toplam blog
: 26
: 934
Kayıt tarihi
: 03.05.10
 
 

Eğitim insandaki cehaleti alır. Ancak eğitimin gideremeyeceği bir çok özellikler vardır. Bu neden..