- Kategori
- Deneme
Köy evinde bir mola!

alıntıdır
Bazen olduğum yerde değil, olmak istediğim yerde hissederim kendimi. Günün karmaşasına, yapılacaklar listemin uzayıp gitmesine rağmen.
Ne kadar çok yetiştirme ve yetişme telaşıyla geçiyor günler. Bakıyorum da ay dediğimiz uçup gidiyor ve aynı işleri yeni baştan yaptığımız bir dönem başlıyor.
Kimi günler insanın canı sadece manzarası olan bir balkonda, yeni demlenen çayını yudumlamak istiyor.
Zeytinyağı ve kekik dolu bir tabağa sıcak köy ekmeğini banıp, ayaklarını oturduğu yerde toplayıp, elinde ince belli çay bardağıyla sadece kendini dinlemek istiyor.
Sessiz, karmaşanın olmadığı, köy kokan kasabalarla dolu, hemen her camdan başka bir dağın eteğinin göründüğü, köy kadınlarının süt sağdığı, sacda gözleme pişirdiği, tek derdin “acaba nasıl vakit geçirsem?” olduğu bir gün yaşamak istiyor.
Domatesi dalından koparmak, kadınların yaptığı el emeği göz nuru el işlerini incelemek, kapı önünü yıkayan, tüm sokağı arap sabunu kokutan komşuya kahveye geçmek gibi mesela.
Siyasetten uzak, stresten uzak, hormonlu yiyeceklere yabancı, trafikten bir haber, internetten tamamen kopmuş birkaç günü özlüyor insan.
Sadece kitaplarının yanında olduğu, akşam köy düğünlerine koşturulduğu, eğlencelerin masumiyetini koruduğu, bir komşunun diğeri hakkında dedikodu yapmadığı bir yerde nefes almak.
Çocukların bilgisayar yerine sokaklarda seksek, körebe, saklambaç oynadığı, boyuna göre cümleler kurduğu, saygının sevginin bol olduğu, yaşlı dedelerin hürmet gördüğü, anne yüreklerinin kırılıp incinmediği bir ortamda yeniden doğmak.
Kuyudan su çekmek gerekirse, o zorluğu da yaşamak.
Hayatta bir mola verip, yenilenmek istiyor insan.
Belki de sıfırlanmak! Tamamen arınıp kaldığın yerden yeniden başlamak.
Ama mutlaka kendine bir armağan bağışlamak.
Böyle işte!
Buradayım ama aslında çok uzaktayım yine…
Kısacık zaman diliminde anlattığım yere gidip geldim bile.
Şimdi yeniden şehir hayatının karmaşasına kaldığım yerden devam işte.