- Kategori
- Kent Yaşamı
KT 86: İki Taksi ve Bir Halk Otobüsü Şoförüyle Biletçisi Arasındaki Konuşmalar Yazılmayı Hak Eder
Eyüp'te Bilgi Üniversitesi Kampüsü içindeki Santralistanbul'a gitmek üzere, "abla" ve kızının bindikleri taksinin şoförü, nereye gideceklerini öğrendikleri anda, taksimetre ile çenesini aynı anda açar: "Şu Bilgi Üniversitesi'ni kuran adam ne büyük hayır işledi" der, "eskiden Dolapdere'ye, Kuştepe'ye, Hacıhüsrev'e müşteri getirmeye korkardık! Adam ne yaptı, hem de 38 yaşındaymış, kurdu üniversiteyi, okula gelen kızlar, oğlanlar, zengin çocukları, milyarlık arabaların anahtarlarını teslim edip giriyorlar okula, çıkınca salimen alıp gidiyorlar... Ne oldu, garibanın eli para gördü, vallaha hanfendi benden çok para kazanıyorlar, üstlerini başlarını düzelttiler, adam, Allah razı olsun!, medeniyet getirdi buralara... Şimdi huzurla müşteri taşıyoruz, Allah razı olsun!"
"Abla" ve kızı Modern ve Ötesi sergisini gezip, kampüsün yenilenip değer kazandırılmış binalarının bulunduğu huzurlu geniş bahçeyi geçerek çıkarlar, yol ağzındaki taksi durağından Taksim Tünel'e gitme niyetiyle bir taksiye binerler. Sürücü bir öncekini aratmayacak gibidir, Avrasya Maratonu yüzünden kesilmiş yolları hesaba katıp Kasımpaşa'ya girerken bir kaç arabalık bir gelin konvoyuna takılırlar, yavaşlamış giderlerken önünden geçtikleri bayrak satıcılarına bakıp konuşmaya başlar: "Ben" der, "taksi şoförüyüm, ne anlarım Irak'tan, harekattan, illa da benim fikrimle bir şey olacakmış gibi... Televizyonda her kafadan bir ses, bir tanesi diyor ki, bizim borsada senin benim para kazanmamız olacak iş değil, büyük paralar, büyük borsalar kontrol ediyor..." Dikiz aynasından bakarak, "yok Irak'a girelim mi, ben ne bilirim, memleketin ordusu var, genelkurmayı var, herkes işini yapsın, ben taksiciyim, ama ne oldu abla ramazandan bu yana, yağ 17 milyon oldu, herşey zamlanıyor, kimsede gık! yok, adam Irak'a girsek mi diye kafa patlatıyor, bana ne kardeşim herkes kendi işini yapsın, ben taksiciyim..."
Ömer Hayyam'da taksiden inerlerken, "abla"nın verdiği 50 YTL'nin üzerini alan kızı, bir yandan inerken bir yandan da tek tek paraları kontrol eder ve "taksilerde kaç fotokopi onluk, yirmilik, bir seferinde beşlik kakalandığını bir bilsen!" der...
Akşam saatleri yazısını yazan "abla", bir halk otobüsüne biner, biletçiyle yakın koltuklardan birine yerleşir. Mecidiyeköy'de üst yolun altından geçerlerken, bir tezahürat uğultusu duyan "abla" Ali Sami Yen'de maç var sanır, değildir, karakolun önünde bir gruptur sesin kaynağı... Otobüs Çağlayan tarafına dönerken, şoför biletçiye "iyice suyunu çıkardılar artık, 15-20 tanesi geliyor biraraya, ellerinde bayrak, şehit mehit hiç umurları değil!" der.