- Kategori
- Öykü
Küçük kız - 3

Küçük kız yapayalnız günler geçirdi. Bir gün kulübenin kapısı açıldı. Birileri geldi. Evlenmesi gerektiğini, birinin onu istediğinden falan bahsetti. Küçük kız hiçbir şey sormadan kabul etti.
İlk defa bir şehre gitti. İlk defa deniz gördü. İlk defa bir dondurma yedi. Bir yabancının koluna girdi, elini tuttu.
Aynı gece yabancı küçük kızın odasına geldi. Yatağa ilişti. Kolunu küçük kızın boynuna doladı. Ensesini omuzlarını okşamaya başladı. Sonra erkeğin eli biraz daha aşağıya indi, sonra biraz daha. Erkeğin eli şimdi küçük kızın sağ göğsündeydi. Kalbi hızlı, hızlı atmaya başladı. Küçük kız köprücük kemiğinin çukurunda bir serinlik hissetti. Zangır, zangır titriyordu. “Yapamam” dedi. Söylediğini kendi bile duyamadı. Ağzından hafif bir inilti döküldü. Gözlerini kapattı, dişlerini sıktı. Her şey ani ve afallatıcıydı. Havayı dişlerinin arasından içine çekti. Başparmağının boğumunu ısırdı. Kesik, kesik nefesler duyuyordu. Birden üzerinden bir ağırlık bir yük kalktı. Yabancı nefes nefese kolu alnında yan tarafa devrildi.
Küçük kız yabancıya arkasını döndü. Dizlerini çekti. Aklına Adam geldi. Arkasından sarılır, yüzünü saçlarına gömer, ona hayatı, aşkı, geçmişi, geleceği deniz sesiyle masal yapar anlatırdı. Şimdi söğüt ağacının yere uzanan dalları, kulaklarına Adamın sesi. “Gidersen ölürüm” “ Seni kimse benim kadar sevmeyecek”