Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '08

 
Kategori
Haber
 

Külahın var mı ki anlatsın...

Külahın var mı ki anlatsın...
 

Başında "Külah" olmayan ayak takımının çiftçi sürümünden bir vatandaş işte!...


Bazen bu <ı>“Vatandaş”ın, daha doğru bir ifade ile <ı>“Ayak takımı”nın, devlet ricaline[1] karşı takındıkları tavırlara, sergiledikleri edaya, sarf ettikleri laflara <ı>“İfrit”[2] oluyorum…

Bakın neden…

Sayın Başbakanımız, ayağının tozu ile geldiği Suriye gezisinden yorgun argın dönmüş. Ayakta duracak hali yok. Oturduğu yerde neredeyse uyuya kalacak, zorla kürsüye çıkmış, vatandaşına karşı konuşma yapıyor.

Diğeri, yani vatandaş, yani ayak takımından biri laf yetiştiriyor…

<ı>“Sayın Başbakan, Sayın Başbakan! Mazot kaç lira oldu? Ben çiftçiyim, yağ bile alamıyoruz. Sen bunları benim külahıma anlat.”

<ı>

Hiç yakışık alacak bir söz mü bu?...

Önce, her zamanki gibi korumalar tarafından uyarılan, bun rağmen <ı>“Külahım” diye tutturan, <ı>“Ayak takımı”nın çiftçi sürümünden olduğu haberde belirtilen bu vatandaşın <ı>“Haberdeki fotoğrafına” bakıyoruz.

Aaaaa…

Ne görelim?

Adam, ayak takımının çiftçi sürümünden olan bu vatandaş bir taraftan <ı>”Külahıma anlat” diyor ama, başında külah yok…

E vallahi pes doğrusu…

Yahu be adam… Ayak takımının çiftçi sürümü adam…

Bir kere çiftçi olarak <ı>“Sürme” işini biliyorsun ama vatandaşın hangi <ı>“sürüsünden” olduğunun farkında değilsin. Sen bir <ı>“Ayak takımından” vatandaşsın, bu biiiir…

Gelelim ikinci ve daha önemli olan bölümüne…

Sen ne diyorsun? Sayın Başbakan, yorgun argın gelmiş sana hitap ediyor ve sen <ı>“Külahıma anlat” diyorsun, değil mi?

Peki kardeşim, sen bu lafı söylemek için önce anlatılacak bir <ı>“Külah”ın<ı> başında olması gerekmez mi? Sayın Başbakan <ı>“Gel buraya ayaktakımı vatandaşın çiftçi sürümünden adam… Ananı da al gel, anlatacağım sana” dese, nerede başında külah?...

Ha… Nerede?...

Hem <ı>“Külah”ı ortaya koyuyorsun, hem başında <ı>“Külah” yok, adamcağız yorgun argın, neredeyse uyuklayarak gelmiş senin memleketine, sen külahsız karşısına çıkmış <ı>“Anlat” diyorsun. Hem de olmayan <ı>“Külah”ına…

Sezar’ın hakkını Sezar’a, Sayın Başbakan’ın hakkını da Başbakan’a verelim. Fırıncının hakkı şimdilik dursun. Onu da karıştırırsak bu kez o da ayağa kalkar <ı>“Sayın Başbakan, buğday fiyatları ile ekmeğin fiyatı” gibi dengesiz bir laf etmeye kalkar, olmaz…

Ne diyor Sayın Başbakan?

Mealen şöyle diyor: <ı>“Pirinç bulamazsan bulgur ye… Bulgur bulamazsan makarna ye… Onu da bulamazsan…”

Bak, buradan sonrasını daha öğrenemedik.

Benim, şimdi evlat sahibi, çok sevdiğim bir yeğenim var. Adı Tülay…

Daha çocuktu… Bir ila iki arası belki… Bir gün babası ile pazardan döndük… Eve gelince Tülay bizi kapıda karşıladı ve <ı>“Pazardan bana ne aldııııın…” diye sordu. Pazarcılarla kavga ettiğinden, siniri tepesinde olan babası <ı>“Zıkkım aldım sana” dedi…

Gelenlerin içinde o gün çocuk yaşında ilk kez <ı>Muz’u fark eden Tülay, “<ı>Muz”u, babasının kendisine pazardan aldığını söylediği <ı>“Zıkkım” olduğunu sandı ve aklı erinceye kadar her pazara gidişinde babasına <ı>“Bana gelirken zıkkım al” dileğini söylemeyi unutmadı…

Eğer böyle bir şey ise <ı>“Bulguru da bulamazsak, zıkkım yeriz” olur biter…

Bunların hepsi de geçer gider. Gün ola harman ola. Ama devlet ricaline karşı yaptığımız şey çok ayıp. Eğer <ı>“Külahıma anlat” diyeceksen, başında da külahın hazır olacak kardeşim. Adam nereye anlatsın başında külah yoksa, değil mi? Haksız mıyım şimdi?...

Soruyor soruyu, anlatacağı yeri de söylüyor, ama anlatacağı yeri ara ki bulasın.

Böyle soru sorulmaz arkadaş. Kelimenin en hafifi ile ayıp.

Sonra aynı ayak takımının çiftçi sürümünden olan kişi, bir soru daha sormuş lafın içinde külahına anlatsın diye…

<ı>“Mazot kaç para oldu?”

<ı>

Yahu… Be adam… Ayak takımının çiftçi sürümü adam… Sürüm sürüm sürensi adam…

Sayın Başbakan’ın tarlası mı var, traktörü mü var, arabasına akaryakıtı kendi cebinden mi alıyor ki mazotun kaç para olduğunu bilsin…

Ayıp değil mi bu münasebetsiz soru…

Sen… Ayak takımının çiftçi sürümü de değilsin. Sen olsan olsan, Başbakan’ın bulunduğu mekanlara gelip ortalığı karıştırmaya niyetli provokatör, yani mikser, yani karıştırıcısın, kışkırtıcısın.

Zaten onun için de başında külahın yok. Sonra <ı>“Aha şu külahlı adam idi” diye belirlenmeyesin diye…

Hadi git işine…

Gerçekten ayak takımının çiftçi sürümünden bir kişi isen, önce külahını başına giy, sonra gel Sayın Başbakan senin külahına anlatsın…

<ı>28 NİSAN 2008


[1] A) Erkekler… B) Yüksek makamlardaki devlet adamları… (TDK sözlülüğünden)
[2] Çok öfkelenmek, çok kızmak…
 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..