Kupa İspanya'nın

İlk devrede iki takımda çok kontrollüydü. İspanya, Hollanda'ya arkada geniş alan bırakmamak için nispeten geride oyun kurmaya çalıştı. Hollanda'da tatlı sert oynayarak İspanya'nın hızını keserken, uzun toplarla çıkmaya çalıştı. İlk yarı bu şekilde düşük tempolu ve pozisyonsuz geçti. İkinci yarıda, 60. dakikada Jesus Navas'ın da oyuna girmesiyle İspanya sağ kulvardan etkili gelmeye başladı. Ancak İspanya bu ataklardan sonuç alamadı. İspanya bu dakikalarda biraz daha yüklenmeye başlayınca, geride ciddi açıklar verdi.

Hollandalı yıldız Arjen Robben iki kez kaleciyle karşı karşıya kalmasına rağmen, ikisinde de İker Casillias'ı geçemedi. 90 dakikanın son bölümünde iki takımda çok yoruldu, tempo iyice düştü. Uzatma dakikalarına geçildiğinde, İspanyollar baskı kurmaya başladı. Önce Cesc Fabregas, ardından Andres İniesta net fırsatları değerlendiremedi.

109. dakikada yine İniesta gol pozisyona girecekken, Hollandalı stoper John Heitinga tarafından düşürüldü. Karşılaşmanın hakemi Howard Webb ikinci sarıdan kırmızı gösterek Heitinga'yı oyundan attı. Kalan dakikalarda İspanya baskısını daha da arttırdı. Maçın bitimine 3 dakika kala, 117. dakikada Fabregas'ın pasında ceza sahası içinde topla buluşan İniesta bu kez affetmedi ve takımını 1-0 öne geçiren golü kaydetti. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca maç bu skorla sona erdi ve 2010 Dünya Kupası İspanya'nın oldu.

Hollanda'nın oyun stretejisi biraz riskli ama doğruydu.Amaçları orta alanda kapılacak toplarda çok daha hızlı çıkmak ve İspanya savunmasını az adamla yakalamaktı. Riskli olan tarafı da, savunmanın nispeten önde olmasıydı. Zira ilk yarıda savunmanın arkasına çok sayıda top attılar ama Hollanda savunması çizgi halinde olduğu için bu atakları ofsaytla kesti.

Hollanda'nın bir diğer önemli stretejisi sert futboldu. İspanya'nın hızlı oyununu sert faullerle kestiler. Tabi çok sayıda sarı kart gördüler. Öyle ki; 120 dakika oynayıpta sarı kart görmeyen tek isim, kaleci Maarten Stekelenburg'tu. Hollanda'nın 10 kişi kalacağı daha ilk yarıda belliydi. Özellikle Mark van Bommel ya da Nigel De Jong'tan biri, hatta ikisi de kırmızı görebilirdi. Çünkü her ikisi de ilk yarım saat sarı kartı cebine koymuştu... Hollanda son bölümde çok yoruldu. İspanya'da Fabregas'ın da oyuna girmesiyle, stratejik noktalarda topu kapamadılar. Dolayısıyla Elia'ya top atamadılar. Ondan önce Robben'i iki sefer kaçırdılar ama Robben de talihsiz günündeydi....

İspanya maça çok dikkatli başladı. Hollanda'nın gücünü çok iyi analiz etmişler. Onlar da tıpkı Hollanda gibi orta yuvarlak civarında bastılar. Wesley Sneijder ve Robben ikilisine çok dikkat ettiler. Kademe anlayışları mükemmeldi. Uzatma dakikalarında İspanya'nın kazanacağı bariz belliydi. Çünkü Fabregas'ın oyuna girmesiyle, Xavi ve İniesta daha rahat oynamaya başladı. Savunmayı göbekten delmeye başladılar. Birincide olmadı, ikincide olmadı, üçüncüsünde attılar...

Maçın hakemi İngiliz Howard Webb fena bir maç yönetmedi. Ama ilk yarıdaki De Jong'un hareketi kesinlikle kırmızı karttı. Buna rağmen etki altında kalmadı ve iyi bir maç çıkardı.

Bir Dünya Kupası'nı daha geirde bıraktık. Geride kalan bir ay boyunca, 64 maçın tamamında, maç öncesi ve sonrası yayında emeği geçen tüm TRT ailesini tebrik ediyorum.

Murat GÜLCEK