Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '09

 
Kategori
İnançlar
 

Kuran'da kadın ve...

Kuran'da kadın ve...
 

Kuran'ın, herkes tarafından dikkatlice okunmasını ve üzerinde düşünülmesini öneririm...



KURAN'DA KADIN VE KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ ya da EŞİTSİZLİĞİ...


Başlarken...

Ana Yazım Kılavuzunda yazılış şekli ile Kuran, dikkatli bir şekilde okunduğunda içindeki bazı ayetlerin, erkeği kadından üstün tutan bir içeriğe sahip olduğu söylenebilmektedir.

Ancak, Kuran'ı okuyan bazı mütedeyyin (dindar) insanlarımız, dinin ve Kuran'ın yorumunu tekelinde bulundurunların etkisi ve yönlendirmeleri ile, Kuran'da kesinlikle böyle ifadeler bulunmadığını; Allah'ın kadın kullarını erkeklere göre ikinci derecede bir konumda görmeyeceğine inanırlar... Kuran'daki yeri gösterildiğinde de, "yanlış tercüme" diyerek itiraz ederler. Diyanet İşleri Başkanlığı da, toplumda tartışma yaratan bu gibi konularda net bir tavır ortaya koyamaya çekinmektedir.

x x x

KURAN'DA KADIN:::

Bloğumu, aşağıda adlarını verdiğim üç kaynağa dayandırarak sürdüreceğim.

1. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, "Kuran-ı Kerim ve Türkçe Anlamı", 1983

2. Yaşar Nuri öztürk'ün,
"Kuran'ı Kerim Meali(Türkçe Çevirili), 1999

3. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, "KUR'ÂN-I KERÎM VE AÇKLAMALI MEÂLİ", 2009

Önce, birinci kaynağın, kadınlar hakkında hükümler bildiren "Nisâ Suresi, Ayet 34"e bakalım. Ayrt aynen şöyle;

"Allah'ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarını sarf etmesinden dolayı erkekler kadınlar üzerinde hakimdirler. İyi kadınlar, gönülden boyun eğenler ve Allah'ın korunmasını emrettiği kocasını, bulunmadığı zaman da koruyandır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yanlız bırakın, nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın. Doğrusu Allah yücedir, büyüktür"(Birinci kitap, s.83)

Bu ayet açık ve ifadesi de kesindir. Diyanet İşleri Başkanlığı gibi, devletin bu konuda en güvenilir kurumunun yayımladığı bir Kuran'da yer alan bu ayetin, Arapça aslından Türkçe'ye de en doğru şekilde tercüme edildiğine inanmamız gerekir, diye düşünüyorum.

Ancak, Diyanet İşleri Başkanlığı, Kuran'ın bu kesin hükmüne rağmen bu ayete, doyurucu bir yorum getirmekten kaçmaktadır. Adeta, "ne şiş yansın ne kebap" diyerek, Diyanet Vakfı tarafından yayımlanan kitaplarda, ayetin "kadınların dövülmesi" hükmüne, "acıtmadan, kadını okşar gibi dövün" gibi, kamuoyunda gülüşmelere yol açan ve Kuran'ın ciddiyeti ile bağdaşmayan yorumlar getirmesine de ses çıkarmamıştır.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu çekimser tavrı, bu ayete farklı kişiler tarafından farklı yorumlar getirilmesine neden olmuştur. Örneğin, 28 Şubat sürecinde, İslama yaklaşış tarzı ile dikkati çeken ve "modernist din bilgini" ya da "dinde yeni açılımların sesi" olarak tanınan ve televizyonların sabah programlarının vaz geçilmez konuğu haline gelen Prof.Dr. Yaşar Nuri Öztürk de, Arap dilinin zenginliğnden dem vurarak, ilgili ayetteki "dövün" sözcüğü yerine "...bulundukları yerden başka yerlere gönderin" (İkinci kitap, s.86) şeklinde bir ifade kullanmıştır.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 2009 basım tarihli Kuran'a bakınca, ayetteki "dövün" hükmünün, "hafifçe dövün" şeklini aldığını görüyoruz... Ancak, burada ilginç bir nokta daha var... Diyanet İşleri Başkanlığı, bu "hafifçe dövme işini", Hz. Peygamber'in söylediği bir söze atıf yaparak belgelemek istemektedir. Sözüm ona, Hz. Peygamber bu konuda şöyle demiş: "Kadını eşek döver gibi dövüp de günün sonunda onu koynunuza alıp yatmanız olacak şey midir?". (Bu cümleden, Peygamber'in eşeklerin dövülmesi gereken hayvanlar olduğunu düşündüğünü anlayabilir miyiz? Hayvanseverlere duyururum. cd.) Hz. Peygamber, ayrıca bu hafifçe dövme sırasında "kadının canını yakmayacak ve vücudunda iz bırakmayacak şekilde uygulanmasının gerektiğini de ilave etmiştir".(Üçüncü kitap, s.83)

Bu durumda, bu üç farklı tecümeyi okuyan "samimi dindar insanımız" ne yapsın, bunların hangisine inansın?

Akla şu soru geliyor?

Allah, kulları için bu kadar farklı şekilde anlamlandırılacak bir ayet gönderir mi? Bu ayet, bu kadar farklı şekillerde tercüme edilebiliyorsa, diğer ayetlerin de tercümesinin doğruluğu ve yanlışlığı hakkında terddüte düşülmez mi? Dindar insanımıza bunun doğrusunu kim öğretecek? Halkın, din konusunda en fazla ilişkide bulunduğu "donunun yıkandığı suyun içilecek kadar temiz olduğunu"(*) söyleyen camideki imam mı doğruyu söyleyecek?

Bana göre çıkar yol vardır. Bence şöyle yapılmalı:

Diyanet İşleri Başkanlığı, bu ayette "katılığı yumuşatan" ya da "kadını korumaya çalışan" ifadeler kullanma yerine, çağdaş sayılabilecek şöyle bir açıklama getirebilir: Örneğin, "Evet, Kuran'da böyle yazmaktadır ama, ibadete yönelik olmayan yani nas(doğma) olmayan bu hükme, İslam fakihlerinin(İslam hukuku bilginlerinin) 'zamanın ve koşulların değişmesiyle hükümler de değişir' önermesi dikkate alınarak uymamak 'günah' olmaz; günümüzde böyle bir şey doğru değildir" şeklinde bir bildiri (ya da fetva) yayımlayarak bu konudaki çözümsüzlüğe çare bulabilir... Aynı tavır, "tesettür"konusunda da gösterilebilir, böylece samimi dindar insanlarımızın gönlü rahatlatılmış olur.

KURAN'DA KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ....

Şimdi de, bakalım erkeklerin serkeşlik yaptığı durumlarda Kuran nasıl bir hüküm getiriyor? Bunun için Nisâ Suresi'nin 128. Ayet'ine bakmak gerkiyor. Bu ayet aynen şöyle:

"
Eğer kadın, kocasının serkeşliğinden veya aldırmazlığından endişe ederse, aralarında anlaşmaya çalışmalarında kendilerine bir engel yoktur. Anlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler kıskançığa meyyaldir. Eğer iyi davranır ve haksızlıktan sakınırsanız bilin ki, Allah işlediklerinizden şüphesiz haberdardır".(Birinci kitap, s.98)

2009 basımlı İkinci kitapta da, aynı ifadeler bulunmaktadır. Görüldüğü gibi, aynı olay karşısında erkeğe kadınını dövme hakkı veren Kuran, bu ayette kadına benzer bir hak vermmemekte; kadın ve erkeğe aralarında anlaşmaya varmalarını önermektedir.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın tercümesi olan bu iki ayete baktığımızda, erkeğin kadına göre bariz bir üstünlüğü olduğu anlaşılmaktadır. Zaten, 34.Ayet'in ilk cümlesi de erkeğin kadına olan üstürlüğünü açıkça belirtilmektedir.

Üçüncü kitaptaki, 34. ve 128. Ayet'lerin çevrisi ise, az da olsa bu karşıtlığı ortadan kaldırmakta ve biraz daha sorunsuz hale getirmektedirr. En azından, kadının erkeği tarafından dövülmesinin uygunsuzluğunu ortaya koymaktadır.

Buna rağmen, dinsel ve geleneksel kültürümüzün birazcık dışına çıkıp çağdaş yaşamın bazı değerlerini henüz yeterince içine sindiremeyen, özellikle eğitimsiz kadın ve erkekler arasında yapılan anketlerde, "kocanın karısını dövmesi" normal bir olay olarak görülmektedir.

Yoksa, yazın sıcağında, kısa kollu bir gömlek ve keten pantolonlu bir sakallının iki adım gerisinde, kara çarşafa bürünmüş kan ter içinde yürüyen bir kadının (belki iki, belki de daha fazla) durumu nasıl açıklanabilir?

Bu durum, İslam dininin ve Kuran'ın, en azından ibadete yönelik olmayan ayetlerinin çağdaş yorumdan uzak tutulmasının bir sonucu değil midir?

Şeyh'in çamaşırını eliyle yıkamadığı için bağlı olduğu tarikattan kopan, Kuran'ı ve hadisleri yorumlayanların erkek olması nedeniyle, Kuran'ın erkeğe üstünlük veriyormuş gibi yorumlanmasına karşı çıkan ve İslam dininin kesinlikle erkekçe söylemlerden kurtarılmasını savunan İslamcı feminist olarak tanınan bir bayanın Hizbullah tarafından öldürülmesinin nedeni de aynı değil midir?

Şimdi, bir de Nebe Suresi'nin 31-34. Ayet'lerine bakalım.

Bu ayetlerdeki, "Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, göğüsler tomurcuklanmış yaşıt kızlar ve kadehler vardır.(Birinci kitap, s.582)

Üçüncü kitap, ifade tarzı değişik olsa da, içerik olarak aynı anlamı vermektedir: "Şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları yer, bahçeler, üzüm bağları göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar, içki dolu kadehler vardır."(s. 582)

Belli ki, bu "göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar ve içki dolu kadehler", Allah'a karşı gelmekten sakınan erkeklere verilecek bir ödüldür... Allah'a karşı gelmekten sakınan kadınlara nasıl bir ödül verileceğini doğrusu bilemiyorum.

Yukarıda örnek olarak alınan ayetler, kamuoyunda en fazla trrtışma konusu yapıldığı için seçilmiştir. Kuran'da, kadını ve erkeği eşit sayan ve kadın haklarını savunan ayetler de vardır. Kuran, şöyle bir karıştırılınca, bazı örnek ayetlere kolaylıkla ulaşılabilir.

Kuran ayetleri, erkek ve kadın İslam bilginleri tarafından oluşan bir kurul tarafından yeniden tercüme edilmeli ve halk bilgilendirilmelidir.

NOT: Yukarıdaki kaynakları tercüme edenler arasında kadın yoktur. Kürtler ve Kürtçe-1 ve 2 bloglarımda olduğu gibi umarım yanlış anlaşılmam. Yazdıklarım, Kuran'daki ayetler üzerinde yapılan bir düşünce çalışmasıdır.

cdenizkent
_______________ :

(*) Bu bilgi, bir cami dönüşünde annemin bana anlattığıdır.
 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..