Küresel efendinin amiral gemisi CIA (2)

CIA, daha kuruluşunun ikinci yılında darbe operasyonlarına başladı. İlk ülke Filistin’di. İsrail devleti kurulurken bölgeye kalıcı olarak yerleşti. Bunu Suriye, Mısır, İran operasyonları izledi. Burada üzerinde durmak istediğimiz önemli bir operasyon İtalya’dadır.

1948 yılında İtalyan komünist partisi iktidara gelmişti. Ancak buna asla müsaade edilemezdi. CIA devreye girdi. İlk örtülü operasyon İtalya’da gerçekleştirildi. Basına ayar çekildi, kontrgerilla devreye sokuldu, psikolojik savaşın bütün incelikleri uygulandı. Oyları satın almaktan tutun, fakir İtalyan halkına bedava makarna dağıtımına kadar her yol denendi. İtalya öyle bir operasyondan geçirildi ki, ulusal güçler bir daha asla iktidara gelemedi. Bu tür operasyonlar birçok ülkede uygulandı.

Daha sonra Endonezya, Yunanistan ve Şili sıradakilerden bir kaçıdır. Henry Kissinger, gizlilik kaydı kaldırılan belgelerde Şili operasyonunu başındaki kişi olarak detayları ile anlatmıştır. Yapılan darbe sonunda tutuklanan stadyum dolusu insanlar filmlere konu olmuştur.

1978 de Polonya’daki ayaklanmada Vatikan ile birlikte çalışarak kendi emelleri dışında hiçbir şeye saygısı olmadığını göstermiştir.

CIA ile ilgili kitapların büyük çoğunluğu uyuştururcu ve terörden bahseder. Denilebilir ki, dünyanın hiçbir yerinde CIA kontrolünde olmayan büyük çaplı uyuşturucu ve terör örgütü yoktur. İşte Afganistan örneği. 1980 lere kadar uyuşturucu ile adı anılmayan bu ülke bu gün dünya eroininin büyük bir bölümünün üreticisidir. CIA 1986 da bu ülkeye girdi, önce uyuşturucu imalatını örgütledi, sonra da Sovyet destekli hükümete karşı direniş güçleri oluşturdu. Usame bin Ladin kimdir acaba? CIA için terörü desteklemede uyuşturucu geliri meşru bir kaynaktır.

Abdullah Öcalan, PKK’nın en büyük gelir kaynağının uyuşturucu olduğunu mahkemede söylemişti. Terör örgütleri de ABD denetiminin yayılması için kullanılan birer piyondur. Daha düne kadar, terör örgütü üyeleri ABD tarafından kollanırken, Starfor gibi Pentagon’a danışmanlık yapan kuruluşların parçalanmış Türkiye haritalarını yaymaları ne anlatıyor ki?

CIA nın operasyonunda yerli işbirlikçiler çok önemlidir.

CIA eski hizmetler direktörü Richard Bissel şöyle diyor. “Başlıca görevimiz çeşitli ülkelerde bizimle işbirliği yapacak kişi ve kurumları bulmamızdır. Onları ABD doktrini doğrultusunda çalışmaya ikna etmektir. İşler ancak böyle masum kuruluşlarca yürütülürse başarılı olunur.”

CIA, masum kuruluşları bulmakta hiç de zorlanmaz. Batının mutlak üstünlüğünü kabul eden çevreler, özellikle üniversiteler, basın yayın kuruluşları ve gazeteciler işbirliği sıralamasında en üsttedirler. Ülkelerde yandaş aryanlar çeşitli fonlarla buralara girerler.

Bunların içinde kadın örgütleri de, gençlik kuruluşları da, sanatçılarda olabilir. Siyasi kurumları da yoklarlar, çevreci kuruluşlar kurarlar.

Hedef, küresel efendinin tüm zenginliklere, enerji havzalarına, madenlere, hatta insanlara sahip olmasıdır. Türk halkı da bu amaç doğrultusunda şekillendirilmeli, felç edilmeli ve ne pahasına olursa olsun yüreğindeki Mustafa Kemal Atatürk söküp atılmalıdır.

Graham Fuller, “Türkiye 1945 ile1975 arasında Ortadoğu sahnesinden yok oldu. ABD nin sadık müttefiki haline geldi. Şimdi yavaş yavaş Kemalist değerler, Türk politikası içinde daha normal bir seviyeye indirgeniyor. Türkiye Ortadoğu’ya akılcıl bir geri dönüş yaşıyor. Bu günkü Türk politikası, Kemalist değerlerin indirgenmesinden başka bir şey değildir.”diyor.

Bunca oyun ve çekişme içinde hala direniyoruz. İşte bu yüzden habire psikolojik operasyon mangaları gönderiliyor, milli eğitime el atılıyor, üniversiteleri işgale yelteniyor.

Küresel efendi bütün gücü ile yükleniyor ama bir türlü binlerce yılda oluşmuş sağduyuyu anlayamıyor.

Kaynaklar: Bitmeyen oyun (Metin Aydoğan)

Hangi dünya düzeni (Banu Avar)

15/01/2010