Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '08

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Küresel kriz ve bazı benzerlikler!

Küresel kriz ve bazı benzerlikler!
 

Salın balina sen böyle okyanuslarda, bırak iktisadi aklın akılsızlıkları kalsın ortalarda!


Fazla değil, henüz bir hafta öncesine ait yeni bir habere göre; 'Avustralya'nın Tazmanya adası açıklarında onlarca pilot balina intihar etti!'. Daha önceleri de Yeni Zelanda, Endonezya, Malezya ve Senegal kıyılarında olduğu gibi (1)

Balinalar intihar mı ediyor? Eğer ediyorlarsa bunun nedenleri ne? Ya da, bu olayların intiharla ilgisi yok mu? (2)

Eski Romalılar karaya vuran balinaların Neptün tarafından cezalandırıldığına inanırlarmış. Daha güncel bir yaklaşım ise balinaların intihar ettiği şeklinde. Ancak bilim adamları ve uzmanlar, balinaların sürü halinde karaya vurmasını farklı nedenlere bağlıyor.

Ya, son küresel iktisadi krizde kıyıya vuran dev firmaları cezalandıran ya da kıyılara vurduran kim ya da ne?

Balinaların birbirleriyle ses çıkararak adeta konuşur biçimde iletişim kurdukları biliniyor. Gelişmiş duyma yetenekleri onlar için aynı zamanda bir tür sonar vazifesi görüyor. Sürekli ses çıkarıyorlar ve bu ses dalgalarının suyun içindeki cisimlere -ve diğer canlılara- çarpıp geri dönüşünü de algılıyorlar. Bu şekilde hem kendi sürülerindeki diğer balinalarla hem de etraflarındaki her türlü cisim ve canlıyla aralarında ne kadar mesafe olduğunu hesaplayıp yönlerini bulma özelliğine sahipler.

Son çeyrek yüzyılda giderek artan bir hızla, hiç dinmeyen dijital sağanaklar halinde, 24 saat boyunca durmadan yağan enformasyon ve piyasalar arası haberleşmelere rağmen yaşanan son iktisadi çöküşle, dev firmalar gibi yön kaybeden balinaların kıyıya vuruşları arasındaki benzerlik dikkatimi çekti ister istemez.

Lehmann Brothers'lar, Merrill Linch'ler, AIG Invest'ler, Chess Manhattan'lar, General Motors'lar tıpkı Napolyon'lar, Kral Lear’lar, Lui'ler, Sezar'lar gibi olmayanı oldurarak, olduğu şeyi gizlerler. Gariban hayatlar, bu düş-gerçek yaşam içerisinde ortadan yarılır! Kapitalizmin aklı da öyle!

"...Hollywoodlar, Bollywoodlar, Yeşilçamlar, eğlence merkezleri, zenginlik düşleri, toto ve lotolar..." hayallerde 'dev balinalar sürüsü' gibi ihtişam ve milyarlar! "...Kumarhaneler, Disneylandlar, Las Vegaslar...Oysa bunlar kıyıya vurana kadar gariban hayatlarımızı gizler! İşsizlik, aile içi geçimsizlik, yolsuzluklar, cinnet hali, gecekondular, pislik, fakirlik içinde..." dayanamaz insanlar (3)

Gün gelir onlar da kıyıya vururlar.

60 Trilyon USD'lık dünya gayri safi hasılasının 11 katı büyüklüğe ulaşan uluslararası 'Türev piyasalar'ın, olanı defalarca sulandırıp şişirerek gizlemeye çalışan yapı ve sistemlerin son krizle artık önlenemez hale gelen ölümleri, tıpkı kıyıya vuran balina ölümleri gibi...

 Kulak iltihabı,

Bilim adamlarının öne sürdüğü bir teoriye göre, bazen sürüdeki balinalardan birinin kulağında oluşan iltihap, o balinanın yön bulma yeteneğini olumsuz yönde etkiliyor. Gönderdiği sonar dalgalarını doğru analiz edemeyen balinalar, okyanustaki kötü hava şartlarını da işin içine katınca, yolunu kaybedip karaya vuruyor.

Karaya oturan balinanın yardım çağrısını duyan sürüdeki diğer balinalar yardım etmeye koşuyor ama onların kaderi de farklı olmuyor.


Francis Fukuyama'nın 1992'de yazdığı ''The end of history and the last man' ( 'Tarihin sonu ve son insan') isimli eser (*) sistemin baş aktörlerinde de bir tür 'kulak iltihabı'na yol açınca, aydınlar ideolojiler öldü inancıyla ultra liberalizmin sisli yollarında yönlerini kaybetti, ekonomistler, aşırı iştahlı fon yöneticileri ve siyasiler de tam anlamıyla “çarşafa dolandı”. Üzerinde boşalan iltihabın itici kokusu ve lekeleriyle birlikte...

Coğrafyanın etkisi;

Bir başka teoriye göre ise, balinaların karaya oturmasında kıyıların coğrafi özelliklerinin payı büyük. Balinaların göç yolları üzerindeki birtakım kumsal ve kıyıların su altındaki eğimi o kadar az ki, balinaların çıkardığı sonar dalgaları bu kıyılara çarpınca geri dönmüyor.

Bu da balinalarda önlerinin kıyı değil de açık deniz olduğu yanılgısını yaratıyor. Önünün açık deniz olduğunu sanan balina sürüsü kumsala çok yaklaşıyor. Arkalarından gelen büyük dalgalarla da karaya vuruyor.

Sonuna kadar açılan iktisadi sınırlar, küresel sisteme hiçbir kontrol mekanizması düşünülmeksizin entegre olmaya çalışan mali piyasalar, derin bir coğrafyada olan etkiyi, piyasaları o denli gelişkin olmayan, aslında 'sığ' olan, bu nedenle de manuplasyonlara müsait coğrafyalara hızla taşımaktalar...Tıpkı balinaların düştüğü tuzak gibi!

Sonar etkisi;

Uluslararası Balinacılık Komisyonu'nun bilim komitesinin yayımladığı bir rapora göre, balinaların ve denizde yaşayan diğer memelilerin karaya vurmalarındaki en önemli nedenlerden biri, başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin donanmalarında kullandıkları aktif sonar teknolojisi.


Askeri aktif sonarların çalışma prensibi projektörünki gibi. Sonarın su altında yaydığı ses dalgaları yüzlerce kilometreye yayılıyor. Tabii bu tür ses yayılımı ciddi bir güç gerektirmekte. Bunun için de su altında 235 desibel ses çıkaran hoparlörler kullanılmakta. Bu öylesi güçlü bir titreşim ki, örneğin; çift jet motorlu bir savaş uçağı kalkış sırasında 215 desibel, uzaya uydu taşıyan 'Saturn 5' roketi ise, 230 desibel şiddetinde ses yaymaktadır. Aktif sonarın çıkardığı ses, kaynağından 250 kilometre uzakta bile 160 desibel olarak duyulabiliyor. Bu, insanlar için bile sağır edici güçte bir gürültüdür. Neyse ki, son sekiz yıldır bu konuda artık kısıtlayıcı önlemler alınmaktaymış.


Sistemin, gerçek ihtiyaç mı diye hiç düşünmeden milyonlarca adet birden üretlip önümüze koyduğu, bizleri yarı-ergen bir çocuk arsızlığıyla baş başa bırakan mal ve hizmetlerinin pazarlanması için aralıksız sürdürülen reklâmların bilmem kaç desibel gücündeki sonar sersemliğine ne demeli?

Ya, Avustralya açıklarında, annesini kaybetmesinin ardından annesi sandığı bir yatın peşine takılan 1-2 aylık kambur balinanın dramına ne demeli? İçinde bulunduğu yoksunluk duygusu içerisinde reklâmlara inanıp mal ve hizmetlerin peşine tutku ölçüsünde kapılan insanlara ne kadar da benziyor! Öyle değil mi? (4)

iktisadi krizlerde, arz fazlası temelindeki sorunların büyük önemine, mal ve hizmetler yeteri kadar tüketilemeyince de 'kriz' denilen yalancı gerçekliğine ne demeli?

Doğa yasaları derken...

Kendi içinde büyüleyici bir denge ve tutarlılık arzeden doğa yasaları, faşizme yakın özüyle; güçlüyü hep egemen, büyük balıkları da küçüğü yutar konumda tutarken yanılsamalara dayalı acı sonlar hep gerçekleşebilmekte! Özünde sömürü ve yanılsamaların egemen olduğu mevcut iktisadi yapının beşiği olan piyasaların abartılan gücü ve zayıflıkları ise, kıyıya vuruşların hazin öyküsünü önleyememekte!

Balinalar da vurgun yiyor, tıpkı dalgıçlar, insanlar, dev firmar ve mevcut iktisadi sistemin kendisi gibi!

Balina intiharları ve kıyıya vuran dev cüsselerle sembolize edilebilecek olan bu son kriz için, 'ekonomik' ya da 'finansal' gibi tanımlamalar artık dar gelmekte...Durum artık bir 'uygarlık krizi' olarak yorumlanmaya başlanmıştır (5).

Buradaki değinmelerimde ana tema, 'cesamet' ile karşılaşılan 'acı son' arasındaki benzerliktir. Bir de, cüsse ve büyüklüğe karşın, tuzaklara kapılmanın her zaman için mümkün oluşu ve acı sonları engelleyememesidir. Yoksa başat piyasa aktörleri, suçlu ve kurban üçlemesi çerçevesinde birebir örtüşme tabii ki yoktur. Gerçeklikte, balinalar suçsuz, masum kurbanları temsil ederken, başat piyasa aktörleri, dev Çok Uluslu Şirket (özellikle finansman şirketleri) yönetimleri oldukça suçlu, halk da her zamanki gibi suçsuz (ama özellikle de politik tercihleri sebebiyle balinalar kadar da masum olmayan) bir konumdadırlar.

Eski Romalılar karaya vuran balinaların Neptün tarafından cezalandırıldığına inanıyorlardı. Ya son küresel iktisadi krizde kıyıya vuran dev firmaların cezalandıran kim ya da ne?

Bana göre, mevcut iktisadi aklın akılsızlıkları!

İ.Ersin KABOĞLU,
25.11.2008, Ankara

Blognot :


İlgilenenler için 'İktisadi Aklın Akılsızlıkları' konusunda yine Milliyet Blog'da yer alan iki bloğumun linkleri aşağıdadır.

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=115742

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=115806

(*) Francis Fukuyama: 1952 doğumlu, Japon asıllı A.B.D.'li sosyal analist ve politika yorumcusudur. Chicago'da protestan bir vaizin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. " Tarihin sonu mu?" (1989) başlıklı makalesi ile tüm dünyada ünü yayılmıştır. Ardından 1992 yılında kaleme aldı(rıl)ğı 'The end of history and the last man' ( 'Tarihin sonu ve son insan' ) adlı çalışması büyük yankı uyandırdı. Bu eserde, fikirlerin ve ideolojilerin tarihinin, liberal demokrasinin insanlığın son ve en mükemmel yönetim şekli olarak kabul edilmesiyle sona erdiğini öne sürdü. 'Trust' (1996) ( 'Güven: Sosyal Erdemler ve Refahın Yaratılması') ve 'The Great Disruption'(1999) adlı eserlerinde, ekonomik gelişme ve sosyal çöküşü yine egemen görüşlere yaslanan kendi gözlemleri ile anlatmıştır.

Kaynakça:

(1) '
11 balina 'eve' geri gönderildi', Milliyet, 24.11.2008 http://www.milliyet.com.tr/Yasam/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetayArsiv&ArticleID=1019941&Kategori=yasam&b=11

(2)'Toplu balina ölümlerinin sırrı', Milliyet, 10.12.2006 http://www.milliyet.com.tr/Pazar/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetayArsiv&ArticleID=181220&Kategori=pazar&b=Toplu

(3) 'Şııışşşt! Aman Ha kapitalizmi Uyandırmayın!', Ahmet Alpay Dikmen
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/5716.html

(4) ' Yatı annesi sanan balina ölebilir', Milliyet, 23.8.2008 http://www.milliyet.com.tr/Yasam/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetayArsiv&ArticleID=980404&Kategori=yasam&b=Yati

(5) Jean Ziegler, L'Humanite, İnternational, 14.11.2008.

 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..