Küreselleşme & Köleselleşme

Popüler kültürün, popüler sözcüklerinden olan küreselleşme nedir? Bizi nasıl etkiliyor? Gündelik yaşamda karşılığı var mı? sorularını sorup bunlara şöyle genel özel, farklı açılardan cevap bulmak istedim. Şişenin birazda altından bakalım ne görünüyor, diye düşünüyorum. Küreselleşme kapitalist sistemin oluşturduğu büyük uluslararası şirketlerin, sivil toplum örgütlerinin, süper güçler eliyle desteklenen ülkeler arası birlik ve örgütlerin oluşturduğu bir ağdır. İşin özünü sorarsanız hemen söyleyelim. Kapital yani para kimdeyse o güçlüdür ve o her yasanın üstündedir. Bunu sağlamak için kurulan topluluk ve birliklerde bu güçlere hizmet edecek yani kılıfı hazırlayacak legal karar  mekanizmaları çalıştırır.

Mesela; gelişmekte olan ya da az gelişmiş bir ülke, büyük ülkelerin gümrük mallarına kota koyamaz, yüksek vergi alamaz ve ithal ikame uygulayamaz. Yine küçük ekonomili ve az gelişmiş ülkeler kendi bağımsız iktidarlarını kuramaz, öz kaynaklarını kullanamaz. Onlara göre tüm dünya ülkeleri süper güçlerin dengelerini korumalı tüm kaynaklarını onlara sunmalı ve onların ürettiği ürünleri tüketmeleridir. Peki bu tuzağın bir çıkışı var mı? Bu sistemi kırmak ve bağımsız olmanın tek yolu kendi ürettiklerimizi kullanmak, güçlü olmak, medya bombardımanını doğru yorumlamak, özüne ve devletine sahip çıkmaktır.

Küreselleşmenin getirdiği kölelikle ilgili size bazı örnekler sunmak isterim. Bir iphone telefon almak için böbreğini satan asyalı genç haberi okumuştum. Bir mustang yada Ferrari araç alabilmek için ömür boyu çalışmayı göze alan insanlar var. Ya da sturbuck’ta bir kahve için yarım saat sıraya girip daha sonra bir dünya para verip mutlu olduğuna inanan insanlarda var. Süper kahramanların patentli oyuncakları için avuç dolusu paralar veriyoruz. Ya da ünlü diye alınan inanılmaz pahalı giysiler ve markalar. Daha nice örnekler var. Bu örnekler en masumları çünkü pompalanan medya enstrümanları bizi bu sistemin köleleri yapıyor. Moda, İnternet ağı ile sosyal medya ile çalınan zaman, para ve kişisel bilgilerimiz bizi biraz daha bu sistemin içine alıyor ve köleleştiriyor. Sömürülmek ve mücadele etmek arasındaki kavramlarımız yok olup gidiyor.

Tüm bu anlattıklarım size bilim kurgu gibi gelmesin. Günümüz dünyasının  köleleştirme enstrümanları şekil ve içerikleri değişti ama eski yöntemleri de halen kullanmıyor değiller. Bizler yeni nesli bu tehlikelere karşı uyarmalıyız. Çok çalışıp, vatan ve millet sevgisi olan nesiller yetiştirmeliyiz. Vasıf ve ehliyete özen göstermeliyiz. Onlara özenti değil özenilen insanlar olmanın yolunu anlatmalıyız. Kendi kültür ve özümüzü anlatmalıyız. Taklit ve kimliksiz toplum yaratmaya çalışan küresel insan, dünya insanı formundan yerel ve özgün insan ama yerel yaşayıp uluslararası entelektüel ve birikimli insan yığınları ile kendi milli bilgi toplumunu inşa edecek yolları bulmalıyız.

Sağlıcakla kalın.