Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ağustos '11

 
Kategori
Güncel
 

Kürt sorunu mu insan hakları sorunu mu?

Türkiye yanlış yapmaktan bir türlü kurtulamıyor. 

'Kürt sorunu' sorunuyla PKK sorununu çözmenin metodolojisini kuramıyor. Bana kalırsa bu yönde iki temel izleği vardı. İlkinde baskıcı, totaliter, ezici, yok edici, faşizan milliyetçi bir çizgi izledi. O dönemde her türlü pislik yapıldı. İnsanlar öldürüldü, gazeteler bombalandı. 

Sonra 'düz ovada siyaset' dönemi başladı. Yani faşizan ve miliyetçi bir militarizm ile bu işin çözülmeyeceğine kafası basmaya başladı devletin. Ama bu seferde başka savunulamaz bir çizgiye kaydı. O da PKK'yi tanımaya, onlarla gizli ve dolaylı müzakerelere girmeye, örgütün temsilcisinin 'içerden' dışarıyı yönetmesine ve bundan medet ummaya dönüştü. Yani temelde, Kürt milliyetçiliğinin önü açılarak, bu kavram muhatap alınarak, ve PKK bu kavramın militarist başarılı gücü olarak kabul edilmek suretiyle bir çözüm izlenmek istendi. 

Her iki çözüm yolu da yanlıştı. 

Sorunların çözümü bu ikisini de içerir ama temelde farklıdır. Çözüm ne tek başına militarizmdir ne de etnik milliyetçilği tanımaktır. 

Siyasal arenada ise etnik milliyetçiliğe karşı gelmek militarizmi savunmak olarak, ve militarizme karşı gelmek etnik milliyetçilği savunmak olarak yorumlandı ve bu eksende siyasal kutuplaşmalar oldu. Bu sanki olayı daha da karmaşıklaştırmış izlenimi verdi. 

Çözüm yolları olarak; 

Devlet kesinlikle örgüt liderliği ile her türlü siyasal dolaylı ya da dolaysız müzakereyi kesmelidir. 

Örgüt liderini içerden örgütü etkilemesi için kullanmayı bırakması gerekir. 

Örgüt ile bağını koparmayan açık ve dolaylı olarak her türlü örgüt propagandası yapmayı suç olarak görmek ve gereğini yapmak zorundadır. 

Bunları yaparken evrensel hukuk kural ve ilkelerine uymak zorundadır. 

Etnik milliyetçi çözümü reddettiğini açıklıkla ifade etmeli ve etnik Kürt milliyetçilği söylemini dikkate almayacağını net şekilde belirtmeli ve bunun gereğini yapmalıdır. 

Türkiye'deki geçmişten beri olagelen şovenit ve faşizan Türk milliyetçiliğinin önünü kesmeli ve her türlü etnik milliyetçiliği aynı dilde reddetmeli ve çözüm yolunda bu kavramlara asla yer vermeyeceğini belirtmelidir. 

Etnik Kürt milliyetçiliğinin 'biz zorlarsak bu yolda bir çözüm buluruz' umudundan tamamen uzaklaşacakları bir açıklıkla bunlar yapılmalıdır. 

Sorun Kürt sorunu olarak değil insan hakları sorunu olarak konmalıdır. İnsan hakları sorunu olarak konulduğunda ancak, artık her ağza sakız olmuş olan etnik mililiyetçi söylemi kışkırtan ve besleyen Kürt Sorunu lafının önü kesilir. 

Sorun gerçekten Kürt sorunu olarak anlaşılmamalıdır, insan hakları sorunucu içinde kültürel kimlik ve haklar ve diğer sorunlar olarak anlaşılmalıdır. 

Ne militarist izlek ne de dolaylı etnik mililiyetçi izlek bu kavrama sahiptir. 

Türkiye'de önünün açılması gereken nokta artık meselesinin insan hakları meselesi olarak konması ve öyle telaffuz edilmesi ve bu aklın hayata geçirilerek teknik çözüm yollarının geliştirilmesi gerekiyor. 

Evet, artık Kürt Sorunu değil, Türkiye'deki İnsan Hakları sorunu demek aşamasına geçmek gerekiyor. 

Peki şu anki iktidar bunu yapabilir mi? 

Tabiki hayır. Çünkü onun uzak ideali, ideolojisinin evrenselliği konuyu kavramaktan temel olarak farklıdır. Onların Kürt sorun sorunu konusundaki tutumları, geçmişteki döneme olan, onları haksız bir şekilde homojonize ederek de olsa, ideolojik karşıtlıklarınn getirdikleri belli ölçüdeki farklılaşmadır, onun ötesinde bir şey olması teoriye ve insanoğlunun tarihine aykırıdır.  

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..