- Kategori
- İlişkiler
Kuruşun bile değerini bilen kadınlar...

Ah benim tutumlu ablam! Ah! Binbir emekle biriktirdiğin o güzel paracıklarını, kim bilir hangi densiz gelip çarçur edecek.
Vardır böyle kadınlar... Siz de tanırsınız onları... Onlar ki, çantalarında taşıdıkları kuruşların bile değerini bilir; boş yere bir kuruş bile harcamazlar... Günümüzde kuruşun ne kadar hükmü kaldıysa artık!...
Geçen pazar, Kartal'dan Maltepe'ye gidiyordum minibüsle... Minibüste, gelip hemen yanıma oturan kadın; şöförün verdiği parayı iki kez saydıktan sonra, telaşla ve hesap soran bir ses tonuyla şöföre seslendi:
- Şöför bey! Maltepe'ye zam mı geldi? 1.80 almışsınız da!...
- Hayır hanfendi! 5 kuruş daha gönderiyorum size şimdi... Kalan 5 kuruşunuzu da; birazdan göndericem.
- Haaa!... İyi o zaman...
Kalan 5 kuruşunu da tahsil edeceğini anlayan kadın, huzur içinde arkasına yaslandı... Ve parasının kalan kısmını, sabırla beklemeye başladı...
Biz erkekler, değil 5 kuruşu, kimi zaman, "küçük hesap yapmayalım" kaygısıyla; 50 lirayı, 100 lirayı bile aramazken; hemen yanıbaşımda oturan kadın; gayet kararlı bir ses tonuyla, 10 kuruşunun bile hesabını sorabiliyor; kalan 5 kuruş içinse: " Kalsın, hiç önemli değil..." demek yerine; sabırla beklemeyi tercih edebiliyordu... Aslında doğru olan, tabi ki kadının davranışıydı... Öyleyse, Helal olsun o kadına!...
İşin en acı yanıysa, o kadın, parasını onca dikkatle harcayıp sinekten bile yağ çıkamaya çalışırken; kadının bunca tasarrufu, ya kumarbaz kocasının hayırsız işlerine, ya hayırsız bir evladın, eften püften, abudik gubidik harcamalarına gidecekti... Hay talihin böylesine!...
Kişisel konforundan, yaşam standartlarından bunca özveride bulunan bu kahraman ruhlu kadınların, koca ömürleri, kıt kanaat geçinebilme kaygısıyla, harcanıp gidiyordu aslında... Onların o iç burkan yaşam mücadelelerine, sayısız kereler şahit olmak zorunda kaldım ben; malesef... En başta da biricik annemin...
Kadınlarla erkekler arasındaki en temel farklardan biri de bu sanırım. Kadınlar, bazen yetiştirilme biçimi ve aile yapısından kaynaklanıyor olsa da; çoğunlukla yapısı ve yaradılışı gereği, biz erkeklere göre tasarruf yapmaya, ihtiyatlı davranmaya çok daha meyilliler... Bu konuda da istisnalar kaideyi bozmaz tabii...
Ve yaşamın en ilginç bulduğum ilişki dengeleyicilerinden birisi de, özellikle bir ömrü paylaşmak gibi uzun yaşam yolcuklarında, bir iyiye bir kötüyü yazması... Ya da daha yumuşak bir ifadeyle söylemem gerekirse... Genelde zıt karekterleri insanları, adı kader olan, açıklanamaz yaşam kozmiğinin birbirine bağlaması...
Ve yine siz de en az benim kadar iyi bilirsiniz ki, ister evliliklerde, ister can arkadaşlıklarda, ister iş ortaklıklarında olsun... Birbirinin zıt kardeşi olanlar; çok daha uyumlu, çok daha uzun ömürlü birlikteliklere imza atarlar.
Yani sizin anlayacağınız... Minübüste 10 kuruşun bile hesabını soran o kararlı kadının, yaşamını, onbinlerce lirasını çarçur etmiş, müsriflikte sınır tanımayan bir adama adaması; sizi hiç şaşırtmasın sakın. Çünkü adım gibi eminim ki, o müsrif adam da, tutumlu ablamızın kim bilir hangi yönlerini tamamlıyor, hangi farkında olmadığımız özelliklerini dengeliyordur... Hem de tahmin bile edemeyeceğiniz kadar uzun bir süredir...
Malum... Yaşamın terazisi hiç şaşırmaz. Hayat, davulu bile dengi dengine çaldırır; kabul etsek de, etmesek de... En azından, bence bu böyle...
Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.