Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '10

 
Kategori
Haber
 

Lâğımlı Alibey Adasına, "mavi bayrak!"

Lâğımlı Alibey Adasına, "mavi bayrak!"
 

"Fotojenik Güzel" seçilen Ankaralı Birsu Şallı, eski eserlere meraklı. Bu yüzden Ayvalık'ta


“Ayvalık: yaşayan tarih, yaşanılır kent ve şimdi, Ayvalık zamanı”

Şimdiki Ayvalık Belediye Başkanı H. Bülent Türközen’in sözleri bunlar. Başkan, sloganları seviyor. İcraatlarının her sayfasında, resimlerle yer alıyor. “Ayvalık, geleceği aydınlık ve önü açık. Yeter ki örgütlenip, başarılarımıza sahip çıkalım.” da diyor.

Peke çok “ilk” leri yazmış sıralamış dergisinde. Şöyle ki: “ Ayvalık Boğazının derinleştirilmesi, Ulusal Fuara katılım, Midilli’lerle ahbaplık kurup, onların Ayvalığa getirilmesi, cadde, meydan düzenlemeleri, temiz deniz, temiz su ve kanalizasyon hattı döşenmesi”

Başkana göre 2003 deki turist sayısı 19 bin iken, bu sayı 45 bine çıktı. Açılan liman sanayinden 7 bin kişi aş-ekmek kapısı açıldı.

Kendisiyle tanışamadık. Bunları, dergilerindeki yazılarından öğrendik.

Alibey Adasına eskiden lağım akıyormuş. Şimdi orada mavi bayrak varmış.

Belediyenin diğer ilgili birimleri ile, kanalizasyonu konuştuk. 06 mevkiinden hastaneye kadarki sahil bandı, şu anda lâğım kokuyor. Belediye, Çamlıktan itibaren 20 Km. hat döşedi. Bu yüzden de patlak ve çatlaklara son verildi” deniyor.

Ama koku hep var. TEDAŞ, açılan çukurlara boru döşüyormuş, belediye ile birlikte. Tahsisat bitince, Belediye de durmuş. TEDAŞ para bulacak, onu bekliyorlarmış. Tam da “Cibali Karakolluk bir vak’aÖyle değil mi Sayın Başkan?

Ört ki, ölem!

Kendisine sorarsanız, “halk beni, en zoru başarmakla görevlendirdi” diyor. Kültür san’at günleri düzenlemek, her bir etkinliklerin karesinde yer alması, amfitiyatroyu geliştirmek, eğitime önem vermek, iş makinelerini çoğaltmak. Alt yapıları iyileştirmek. Halkan fatura çıkarmamak, mikroplu su şebekelerini yenilemek, başkanın başarıları arasında.

Öte yandan körfez turları, bildiğiniz gibi. Stantlarda bilet satan kızlar James Bond’vari gözlüklerle dişi Bond’luğa soyunmuş vaziyetteler. Jale ve Selinda Tur'ların kızları, birer dişi James Bond. Gizemli davranıyorlar.

Cumbalı evler, en çok resimlemen bölgelerden. Dar sokaklar, aşıklar yolu olmuş. Sevgilerini haykırıyorlar sarmaş dolaş. Tenha sokaklarda yankılanıyor sesleri.

Eski ev ile yıkılmakta olan evler, el ele vermişler, birlik ve beraberliklerini, zamana inat koruyorlar.

Sit alanı ilân edilmiş yerlere, kimse çivi çakamadığından, bazı evlerin de çivisi çıkmış vaziyette ha yıkıldı, ha yıkılacak tavırlar, gelecekteki yıkıntının afetini haber veriyor şimdiden.

Ayvalığın tostu, yine en gözde. Bunların ekmekleri, gittikçe de bozuluyor, kimin umurunda?!

Bu arada, onca güzelliklerin arasında, unutulup gitmesin diye, fotojenik bir yüze rastladığımızda, hemencecik resimledik. Kaybolup gitmesin, heder olmasın diye. Bu fotejenik güzelimizin adı “Birsu” Soyadı: “ Şallı” Ankara’dan. Lise son sınıf öğrencisi. Ayvalığa, dedesinin yanına gelmiş. Kanada’ya kadar da gitmiş. Gelecek yaz, İzmir’deki amcalarına gidecek. “İzmir’i bana gezdirirsiniz. İzmir’e bayılıyorum” dedi. Ben de, lise son sınıftaki kızımla tanıştırırım diye söz verdim.

Fotojeniği müthiş. Bunun kendisi de farkında. Kamera bilgisi var. Şimdiden arkeoloji, eski eserler ve anıtlar üzerine etüt yapmayı seviyor. Her şeyi resimliyor. Bizi bile resimlerken: “Kameranı omuzuna yakın tut” diye de tembih vurdu.

Bir çay içimi oturduk. Birbirimizin fotoğraf makinelerini inceledik. Çektiklerimize baktık. Kalkıp giderken de “ Kaldığım yerden resim çekmeğe devam edeceğim” dedi. Ben de “ Bu sıcaklarda başına bir şapka al” dedim. Döndü, gülerek “ Dedem de öyle söylüyor” dedi. Ve yürüdü gitti. Ardından sessiz sessiz bakarken, “hımmm, dedim, dedesi şapkalı bunun” diye geçirdim içimden.

Ne kadar iyimserim değil mi?

Ört ki, ölem!

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..