Lavanta Kokulu Köy (Lavanta Diyarı)

Herkese merhaba; Buralarda bir Emine olucekti aceba nerelere kayboldu derseniz? İnsanız her insanın yaşamında iyi kötü hastalık sağlık yaşam mücadelesi sıkıntılar vs işte her neyse olabiliyor.Bir takım sıkıntılarla boğuşuyordum kendimi kaybettim buldum gibi oldum şükür :) Epeydir de yazamıyorum çünkü bir koşuşturmaca içerisindeyim ve yazmaya vakit bulamıyorum diyebilirim.Ama bu yazıyı yazmayı çok istedim benim gözümden herkes görsün bilsin istedim, inşallah yazabilirim  :) Hadi başlayalım (Böyle de gezi yazısı mı olur demeyin Eminece işte) 

Plansız programsız aniden ortaya atılan bir fikirle çıktığımız bir geziydi. Veee çokk güzeldi...Bayramda ziyaret edebileceğimiz yerler belli önce eşimin ailesinin mezarlığı sonra benimkilerin başka da abla abi falan ve bittiii, bize bayram bitti işte. Zaten bayram değilde uzun zamandır.. neyse sıkmayacağım sizi eski bayramlar, bayramların tadı yok filan gibi sözlerle.. Üzülerek söylüyorum ki zaten ilerleyen zamanlarda bayram mayram kalmayacak sanırım bu gidişle...

Ispartanın Keçiborlu yakınlarında bir köyde büyük ablamı ziyarete gittik ilk bayram. Eşini yeni kaybetti yalnız bırakmayalım destek olalım diyerek İstanbul'dan gelen abim, hanımı ve çocukları bir de diğer ablamla birlikte ziyarette bulunduk.İyi de oldu moral oldu.Çay kahve yemek faslı biter, sohbet koyudur gelinimiz sorar Keçiborlu'da  Lavanta bahçeleri varmış  hiç gittiniz mi?Buraya yakın mı? Yeğenim duyduğunu ama hiç gitmediğini söyler. Ama çok yakın isterseniz gidebiliriz der, olur mu olur..

Hadi dediler bana ilk başta kafamda canlanan manzara kurak lavanta tarlaları, lavantayı lavanta keselerinden biliyorum  evde dolapların çekmecelerin içlerine lavanta keseleri bırakırım güzel de bir koku olur çekmeceyi açınca.Pek gönüllü olmadım ama ehh iyi gidelim madem filan yaptım...

Yeğenim arabasıyla gelinimizi beni ve halasını aldı bizimkiler sıcakta kıpırdamak istemediler çocukları da beylere bıraktık ohhh miss ve çıktık. Keçiborlu'nun Kuyucak Köyü Lavanta bahçeleriyle yeni yeni gelişmekte olan bir Turizm yeri haline gelmiş. Turlar falan düzenlenmekteymiş, konaklama pansiyon otel vs. olmasa da böyle bir güzelliği bulduk mu içine... doğallığını bozarız demek istedim yani,...(yakında başlar otel, pansiyon vb. inşaatları)

Daha köyün girişinde arabanın içinden duyduk lavanta kokusunu, yol boyunca öbek öbek lavanta tarlaları henüz yeni açmaya başlamış mora dönük bir manzara, yol kenarında durup manzarada fotoğraf çekilenleri gördük. Küçük baraka çadır tarzı yerler var yol kenarlarında çay içmek oturup manzarayı seyretmek isteyenler hatta lavantadan yapılmış envayi çeşit ürünleri almak isteyenler buralarda durabiliyor.Ara ara durup sorduk oturabilceğimiz çay bahçesi tarzı bir yerler var mı diye işte benim bahsettiğim olay daha yok/muş.Doğal çadır altında oturmak isterseniz çayımız var diyor köyden bir genç.Daha ilerlerde köyün içlerinde  ürün satan yerler varmış köyün çıkışında da manzara daha güzelmiş. 

Köyün içine girdik çok fazla bir nüfusu yok, küçük şirin evler, her evin önünde küçük tezgahlar açmış teyzeler, ablalar, amcalar, gençler bir kazanç kapısı olmuş lavanta onlar için. Hiççç duymadım Lavanta Balı varmış, Lavanta Reçeli, hani patlıcandan domatesten reçel yaptıysak ki çok yaratıcı bir milletiz lavantadan niye olmasın demi. Lavanta Lokumu; Allahım Allahım ennn sevdiğim şey bayılarak yediğim Lavantadan da lokum yapmışlar, affetmedim ikram ettiler hemen alıp ağzıma attım. Her yer lavanta kokuyor gece olucak lavanta bahçesinin içine yatıp uyuycaksın ohhh missss...

Neyse şaşkınlıkla sağa sola bakınarak aa şu da varmış aa bu da varmış diyerek arabayla yine köyün dışına doğru ilerledik ve evet insan kalabalığı artıyordu bu bölgede çünkü lavanta burada daha yoğundu. Herkes fotoğraf çekiliyor selfiler filan..İndik yine, koku beni benden aldı yanlız, uzun zaman strese maruz kalan ben yine bir çardak altında bize ikram edilen lavanta çayı ile gevşemiş relaks olmuştum. Manzarada biz de fotoğraflar çekildik ağzımda sürekli dolanıp duran aynı sözler çok güzel yaa, muhteşem bi yermiş, iyi ki gelmişim filan..Yaaa.. diyorlar işte bak bi de gelmiycektin..Valla iyi ki de gelmişim dedim.

Çardak altında çocukları ve eşiyle birlikte köyü, lavanta ve ürünleri tanıtan samimi güler yüzlü bir abinin ikram ettiği çayları içerken sorularımı sordum nerede yapılıyor bu reçeller ballar kendi imalatınız mı daha başka neler var? Bir yandan fotoğrafladım çünkü aklıma yazacağım bu yazı geldi tanıtmalıydım çünkü çok güzel bir yerdi sıcak bir zamanda değilde akşam serinliği ya da sabah saatlerinde gitmek tercih eidlirse daha iyi olur bence.

Çeşitli Lavanta sabunları, lavanta kremleri, lavanta yağları, Lavanta Reçelleri, Lavanta balları, Lavanta keseleri, küçük cam şişelerde oto parfümü bile yapmışlar, kolonyaları, losyonları, demetler halinde bağ yapılmış lavanta çiçekleri bunları çay yapmakta kullanıyorlarmış,sıcak suyun içine attıkları iki dal lavantayı içerken ne güzel bir tad dedim yaaa, sonra  küçük  kurutulmuş lavanta kesecikleri, ben çok seviyorum mesela dolap içlerne çekmece içlerine atın miss gibi oluyor. Konuştuğumuz yerin sahibinin eşi diyor ki; İbrahim Saraçoğlu'nun Hanımı bu keselerle uyuyormuş. Yatağınızın baş ucuna yastığınızın altına koyun diyor sakin rahat bir uyku çekersiniz. Mekan sahibi (mekan dediğim yer bir çardak altı yanlız :) )olsun yine de mekan :) İbrahim Saraçoğlu ile devamlı görüşür konuşuruz diyor işte bu çay yemeklerden iki saat sonra içilirse karaciğer yağlanmasına iyi geliyormuş. Diyor ki içmeden önce tahlillerinizi bir yaptırın sonra bir de içmeye başladıktan belli bir süre sonra yine tekrar yaptırın aradaki farkı göreceksiniz diyor. Ben onun yalancısıyım bilmem. 

Güleç yüzlü samimi candan insanlar köyün tamamı içinde aynını söyleyebilirim. Dönüş yolunda yine köy içerisinden geçerken teyzenin birinin yanında durduk Dedim teyzem bir resmini çekebilir miyim, blok yazıcam köyü anlatıcam "çek tabi" dedi izinli çektim yani..Haa birde dönüşte lavanta dondurması yiyelim dedikti de unuttuk onu da yapmışlar :) Lavanta fidelerimizi de aldık Denizli' ye gidince aparman önündeki küçük bahçemize toprağa oturtacağım balkonda da olurmuş ama bir iki yıl sonra iyice köklenir kabına sığamayınca ölürmüş. Neyse yola düştük tekrar gelelim diye anlaştık çardak sahibi bize temmuz ayının bitimine kadar bütün lavantaların açacağını her yerin daha canlı bir mor renge ve kokuya hakim olacağını söyledi ve ağustos ayının ortasına doğru da hasat bitecek yani toplanacakmış. Aslında hasat zamanı gidip orada o kokular eşliğinde hasada yardım etmek daha güzel olurdu. İnşallah gidebiliriz.

Diyeceğim Isparta'nın Keçiborlu ilçesine bağlı Kuyucak Köyü'nde böyle bir güzellik var emin olun dinleniyorsunuz, hele tüm çiçeklerin açıp o mor rengin doğayı boyadığı zamanda giderseniz daha güzel olur. Dünyada Fransa'da böyle bir yer varmış ve Türkiye'den bile turizm akışı varmış, bizde varken niye gidelim ki elin memleketine demiii :)  Haa son bişey diyim de, eşim çok güldü; aldığımız lavanta yağı ağrıya iyi geliyormuş, e bayram temizliği yaparken ben de kolumu zorlamışım oynatırken bir acı ağrı hissediyordum eve gelince masaj yaparak sürdüm geçti/gerçek  :) psikolojik diyor eşim çok etkilenmişssin.. :)

Gidin.. bence.. :) 

Ulaştığım ulaşamadığım tüm yüreklere Selam Olsun...

25/06/2017