Levent Kırca

Apar topar ayrıldı aramızdan, hoşça kalın dedi. Atatürk ile kalın, cumhuriyetle kalın dedi. Daha ne desin. Kişiliğini seversiniz, sevmezsiniz, ama sanatçılığını tartışamazsınız. Levent Kırca, Türkiye’mizin değerli tiyatrocularındandı. Özellikle TV ekranlarında Kemal Sunal’dan sonra kara mizahı en iyi sergileyenlerden biri idi.

70 lerin ortalarında henüz çocukken TV ekranlarında tanımıştım. Oyun Treni isimli çocuklara yönelik programın jenerik müziği hala kulaklarımda. Sonralarda "Olacak O kadar" dizisi TV tarihimizin temel taşlarından biri olmuştu. 

Kendisine alkolik diyen kesime kısaca şunu demek isterim; İngilizlere Oscar Wilde homoseksüeldi derseniz, burun kıvırır ve o onun kişisel tercihi, bizi onun sanatçılığı ilgilendiriyor derler. Uzun laflara gerek yok, çocukluğumdan beri izlediğim Levent Kırca’ya hoşça kal diyorum. Dik durup, sabırla Atatürk ve Cumhuriyet ile kalacağız diyorum.

Sevgili okurlar, kısaca Ankara’da yaşadığımız hazin olayla da ilgili bir iki şey söylemek istiyorum.

Reyhanlı, Diyarbakır ve Suruç olaylarından sonra Ankara’daki ölümlü tablolar çok üzücü ve bir o kadar da düşüründürücü. Faillerinin açıklanmaması, ortada bırakılması, toplumu kaosa sürüklemektedir. Bütün bunlar kimin işine yarıyor, düşünmek lazım. Herkes PKK diyor, hiç Işid’in suçu yok mu? Patlamalarda Işid ön planda, ama arkası gelmiyor. Ülkemiz barışa susamış durumda. 13 yıldır bizi yönetenler, büyük güce sahip iktidar klasik açıklamaların ötesine gidemiyor. Topu orta sahada çevirip duruyorlar. Aslında birçok şey biliniyor, biliniyor da, halkımız bilmek istemiyor.

Sevgili okurlar, Levent Kırca siyasi kişiliği olan biri idi. Ardından yazdığım yazıya siyaset karıştırmama umarım kızmamıştır…