Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Nisan '11

 
Kategori
Öykü
 

Leyla'nın hayata hüzünlü vedası...

Leyla'nın hayata hüzünlü vedası...
 

Görsel internetten alınmıştır.


Görevli, önündeki evrakı inceleyip başını kaldırdı ve karşısında duran gençlere baktı. "Neden kaçtınız?" dedi. İkisi de birbirinden mahcup bir an durdular ve sessizliği delikanlı bozdu. "Şeeeyyy...Biz birbirimizi seviyoruz ve evlenmek istiyoruz ama Leyla'nın babası izin vermiyor." "Neden?" diye sordu görevli. "Çünkü" dedi, "başlık istiyor ve benim bunu ödeyecek gücüm yok.". "Ama siz de daha çok gençsiniz." dedi görevli "Biraz daha bekleyebilirdiniz.". "Bekleyemem" dedi delikanlı, "Leyla'yı başlık parasını veren yaşlı birine verecekler zorla..." 


Leyla'ya baktı görevli...Kumral saçlarının çevrelediği duru yüzünde zümrüt yeşili iri güzel gözleri dikkat çekiyordu. Öyle narin, öyle inceydi ki ve öylesine kırılgan, dokunsan darmadağın olacak gibiydi o an... "Leyla!" dedi görevli; "Daha çok küçüksün, henüz on altı yaşındasın, babanı ikna etmeye çalışmadın mı?". Leyla'nın o yeşil gözleri, üzerine çiğ düşmüş çimen gibi oldu. "Biz babamla konuşamayız, o hep kendi istediğini yapar, bizim ne istediğimizin önemi yok ki!" dedi. "Ama" dedi görevli, "kaçmak da sorun üzerine sorun ekliyor. Yaşın küçük olduğu için seni babana verecek mahkeme ve sevdiğin de cezaevine girecek, biliyor musun?" "Biliyorum" dedi Leyla, "ama ben onsuz yaşayamam ki..." Çiğ tanelerini hapsetmeye daha fazla gücü kalmamıştı o zümrüt gözlerin. Delikanlı yavaşça elini tuttu Leyla'nın güç vermek istercesine. Leyla üzgün, Leyla yorgun ve daha da önemlisi Leyla umutlarını tüketmişti. Görevli, "Üzülme Leyla, belki babanı ikna edersiniz her şey yoluna girer." dedi, söylediğine her ne kadar kendi de inanmasa da... Leyla, "Hiç umudum yok!" dedi başını iki yana sallayarak. Evraklarının tamamlanmasının ardından iki genç mahkemeye gönderildi. Görevlinin aklı Leyla'da kalmıştı. Acaba baba ikna olur muydu? Evlat sevgisini, para sevgisinin önüne tekrar alabilir miydi? Ama tecrübeleri, bu işin böyle olmayacağını işaret ediyordu. Leyla'nın ait olduğu toplumda kadın mal gibi alınıp satılıyordu. Kadının isteğinin ne önemi vardı? Kadının efendisi önceleri babası, sonra ise başlık parası adı altında ödemeyi yapan kocasıydı ve yanılmadı görevli. Aradan yaklaşık iki saat geçmişti ki haber geldi, Leyla ölmüştü... "Nasıl yani?" dedi görevli, "Bu, nasıl oldu?" Çok sevgili anlı şanlı babamızı ikna etmeye kimsenin gücü yetmemiş. Leyla'nın ağlamaları, yalvarmaları bir işe yaramamış. Nasıl yarasın ki henüz on altısında, henüz açılmamış bir gonca...Yasalar her şeyin üzerinde, beklendiği gibi delikanlı cezaevine gönderilmiş, Leyla ise babaya verilmiş. Mahkeme'ye dahi gitmeden umutlarını tüketen Leyla, duruşma salonundan çıkar çıkmaz o narin ve yorgun bedenini ikinci kattan aşağıya, beton zemine bırakıvermişti. Yerde upuzun yatıyordu Leyla, dudaklarında hafif bir tebessüm, zümrüt gözleri açık ve donmuştu bakışları uzaklarda...

Ayşegül HAYVAR





 

 
Toplam blog
: 278
: 1431
Kayıt tarihi
: 20.11.10
 
 

Bir Kamu Kurumundan emekliyim. Bloğumda; yaşadıklarımı, çevremde gözlemlediğim olaylar ile kendi ..