Likya’dan Bari’ye Aziz Nikolas

Sevgili gezgin dostlarım; şu günlerde sonuna yaklaştığım ve Adriyatik kıyı kenti olan Ancona’ da başlayan Güney İtalya gezimde, Roma, Napoli ve Recio’ ya (çizmenin burnunda, Sicilya’ ın karşı kıyısındaki şirin İtalyan şehri) ve sonrasında, Adriyatik Denizine tekrar açılmadan hemen önceki geldiğim güzel liman şehri Bari’ den sesleniyorum.

Bari Puglia Eyaletinin merkezidir. Ülkenin en güneydoğusu, bir başka değişle çizmenin topuğunda. Unutmadan; Ancona ve Recio’ dan bahsetmiyecekmisin? diyecek dostlarım olacaktır. Yakında gezi notlarımı derleyip oraları da sizlerle paylaşacağım.

Bir kafeye oturmuş seyahatim süresince çok özlediğim Türk Kahvesini niyetine espressomu yudumluyorum.

Biraz sonra karşı Adriyatik Denizinin karşı kıyısına yani Mora yarımadasının en batı noktasında bulunan Patras’ a demir almadan az öncesinde sizlerle Anadolu toprakları ile buraların kaderi nasıl ve hangi olayla keşişmiş sizlerle kısaca paylaşacağım.

Aziz Nikolas´ın Demre´deki mezarı, MS 5.- 9. Yüzyıllar arasında Hıristiyan dinine mensup insanların Hac merkeziydi ve yoğun ziyaretler sebebiyle, İtalyan ve bilhassa Bari´li tüccarların ilgisini çok çekiyordu. Bu ziyaretlerin getirim kapısı olacağını düşüyorlardı. 9 Mayıs1087´de Akdeniz de hüküm sürdüren İtalyan korsanlar tarafından, mezarı talan edilerek kemikleri bilinmeyen bir güzergâh izlenerek Bari´ye kaçırıldı. 1087'de Aziz Nikolas’ ın kemiklerinin Anadolu'dan buraya getirilmesiyle birlikte Bari artık kutsal bir din merkezi halini aldı. MS 11. YY sonunda başlayan 12. yüzyılın ikinci yarısında biten yapılan muhteşem katedral bütün dünyadan ziyaretçi çeker oldu.

Cennet Antalya - Demre’de Myra Aziz Nikolas Kilisesini, buralara geldiğinizde Aziz Nikolas Kilisesini ve yanı başındaki katedrali ziyaret etmenizi öneririm.

Yarımadada tüm deniz, demir ve kara yollarının kesiştiği Bari mimarisi ile bir miktar Arap etkisini taşır. Bari önce, Lombardların yani Elbe ile Oder nehirleri arasında, daha sonra da Ren Nehri kıyılarında yerleşmiş Cermenlerin, sonrasında Roma’ lıların kontrolüne geçtiyse de 841 yılında Araplar tarafından fethedildi ve otuz yıl sürecek Abbasi egemenliğinde kaldı. 11. yüzyılın başında özgür bir kentken, 1071'de Roberto Guiscardo tarafından ele geçirildi. Haçlı seferlerinin başlangıç noktası oldu. Bizans egemenliği döneminde (9.-10.yy’lar) gelişti, İmparator Friedrich döneminde 13.yy ve 15.YY’ da altın çağını yaşadı, daha sonra önemini yitirdi ve hiçbir zaman eski parlaklığına ulaşamadı.

Belki de Aziz Nikolas’ ın sızlayan kemikleri ilahi adaleti tecelli ettirdi. Kim bilir?

Gezmek flört gibi, kalıp buraları sevebilirim. Ama gitmem gerek. Yaşanacak, görülecek çok yerler var.

Hoşçakalın

Necati Ekmekçioğlu