- Kategori
- Eğitim
Lisede Okunası 10 Roman
LİSEDE OKUNMASI GEREKEN 10 ROMAN
Avucundaki Kelebek//Ahmet Şerif İzgören//Elma Yayınları
Avucunuzdaki kelebek kitabı içerik ve konu bakımından bireye hitap ettiği kadar topluma da hitap etmektedir. Kitabı okumaya başlamadan ismi bile beni sürüklemeye yetti. Hani denir ya kendimle baş başa kaldım , adeta sıfırlandım, hayata yeni bir pencereden baktım. "Üzülmeye değmez çünkü her şey ama her şey benim elimde" dedim. Bu kitabin benim dünyamdaki tanımı bu olsa gerek.
İlk paragrafta her ne kadar kitabın bendeki yerini özetlesem de içeriğinin psikolojik tahlilini yapmak isterim.
Ben bu kitabı sanki okumadım sanki yazar karşıma geçmiş ve biz güzel , şirin , tatlı bir hasbihalde bulunmuşuz. Yazarın bana yaşattığı bu yakınlık beni adeta duygu çemberine alıp hem ruhen hem fikren hislerimi feth etti. Kitap bana arkadaş oluverdi . Kulağına küpe , elime kılavuz , ayaklarıma rota oldu desem mübalağa yapmış olmam.
Momo//Michael Ende//Pegasus Yayınları
Zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir.
Momo, büyük bir kentin tiyatro harabelerinde yaşayan küçük bir kızdır. Buldukları ya da kendisine hediye edilenler dışında hiçbir şeyi yoktur. Ancak olağanüstü bir yeteneği vardır: Momo, muhteşem bir dinleyicidir ve bunun için oldukça bol zamanı vardır.
Bir gün hayaletimsi topluluk “duman adamlar” ortaya çıkar. İnce hesaplı planlar kurup insanların zamanını çalarlar. Onları durduracak tek kişiyse Momo’dur.
Momo elinde bir çiçek, koltuğunun altında bir kaplumbağa ve gizemli Hora Usta’nın da yardımıyla koskoca duman adamlar ordusunun karşısında tek başına durur. Acaba Momo, zamanı çalan adamları tek başına alt edebilecek midir?
Toplumumuz ve günümüz insanının zaman algısı ve zamanı okuması üzerine bir masal olan Momo’yla Michael Ende, Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü’ne layık görülmüştür. Pek çok kez sinemaya uyarlanan Momo, kırktan fazla dile çevrilmiş, tüm dünyada 7 milyonun üzerinde satılmıştır.
“Michael Ende’nin romanları uzun yıllardır ‘kült kitaplar’ arasında.”
- Stuttgarter Zeitung
“Momo, hem çocuklar hem de yetişkinler için bir masal niteliğinde.”
- Die Welt
“Michael Ende’nin hayal gücü ve fantazyalarla dolu bu masal-romanı dünya çapında bir başarıya ulaştı ve klasikleşti.”
- Buch aktuell
Tutunamayanlar//Oğuz Atay//İletişim Yayınları
Ülkemizin en değerli yazarlarından biri olan Oğuz Atay’ın yazıldığı dönemde büyük tartışma konusu olmuş eseri Tutunamayanlar, 1972 yılında yayımlanmıştır. Eser, bilinç-akışı tekniğiyle döneme damgasını vurarak Türk Edebiyatı’nda yeni bir çağı başlatmıştır. Pek çok eleştirmen, Tutunamayanlar’ı Türk Dili’nde yazılmış en iyi eser olarak değerlendirmektedir.
Tutunamayanlar Oğuz Atay ismiyle özdeşleşmiş bir roman olarak, büyük yazarımızın hayatından izler taşımasıyla da kısmen otobiyografik bir eser olarak da değerlendirilebilir. Roman, son derece üst düzey diliyle çevirisi en zor romanlar arasında yer alır. Tutunamayanlar, sadece birkaç dile çevrilebilmiştir. “Het leven in stukken” adı altında Flemenkçeye (Hollanda Dili) çevrilen eser, eserin Hollandalı çevirmenine ödül kazandırmıştır.
Tutunamayanlar konusu itibariyle intihar eden arkadaşının geçmişini araştıran Turgut Özben’in, söz konusu arkadaşı Selim Işık’ın modern hayata neden “Tutunamadığı”nı öğrenme çabasını anlatmaktadır. Romanda Turgut’un karşılaştığı her kişi Selim Işık’ı tanıyan kişilerdir ve her biri Turgut’a Selim’in farklı yönlerini aktarmaktadır.
İletişim Yayınları’nın en prestijli kitaplarından biri olan Tutunamayanlar, ülkemizde olduğu kadar Dünya çapında da merak konusu olan eserlerden biridir.
Her yıl çok satan kitaplar arasında yer alan Eser, TRT Roman Ödülü’ne sahiptir.
Bir Ömür Nasıl Yaşanır//İlber Ortaylı//Kronik Kitap
İlber Ortaylı, yediden yetmişe herkesin faydalanacağı, bilge şahsiyetinden ve yaşam tecrübesinden süzülen tavsiyelerden oluşan bir eserle karşımızda. İlber Hoca bu kitapta, bir insanın, çocukluktan itibaren hayatın hemen her alanında ihtiyaç duyacağı çözümleri nasıl bulabileceğini örnekler vererek anlatıyor. “Herkes kendi talihinin mimarıdır” sözünü hatırlatarak, kendi yolunu çizmenin ne anlama geldiğini tüm kritik noktalarıyla yorumluyor.
- Bir ömrü hakkıyla yaşayabilmek ve yaşanan her andan tat alabilmek için önce ne lazımdır?
- İnsan hayatı kaç dönemden oluşur ve her bir dönemde neleri tecrübe etmek gerekir? 15, 25, 40 ve 55 yaşları neden birer eşiktir?
- İnsan kimden, ne öğrenebilir? Kendi kendini yetiştirmek nasıl mümkün olur?
- Kişi mesleğini neye göre seçmelidir?
- Bir işin uzmanı olmak ve o uzmanlık bilgisiyle çalışmak için nelere ihtiyaç vardır?
- Bir dil, en iyi nasıl ve ne zaman öğrenilir?
- En verimli sonucu alabilmek için nasıl çalışmak gerekir?
- Sorumluluk sahibi bir insan, kendisi veya çocukları için nasıl bir eğitim modeli aramalıdır?
- Hayata değer katmak için ne tür insanları arayıp bulmak gerekir?
- Doğru kararları alabilmek için en çok kimleri dinlemek gerekir?
- En iyi nasıl seyahat edilir; bir şehir nasıl dolaşılır? Hangi müze, hangi meydan, hangi sokakları görmek için dünyanın bir ucuna kadar gidilebilir?
- İyi film, güzel müzik, doğru kitap nedir? Hangi temel eserleri dinlemeli, okumalı ve seyretmeliyiz?
- İnsan yaşadığı şehirden tam manasıyla nasıl yararlanabilir?
“Bir Ömür Nasıl Yaşanır?”, ülkemizin medarı iftiharı olmuş bir tarihçinin gözünden, insanın hayattaki anlam arayışına, bu arayışın tadını nasıl çıkaracağına ve süreç boyunca karşılaşacağı zorluklarla nasıl baş etmesi gerektiğine dair çok özel bir kılavuz…
Dönüşüm//Franz Kafka//İş Bankası Kültür Yayınları
İlk kez 1915’te “Die Weissen Blaetter” adlı aylık dergide yayımlanan Dönüşüm, Kafka’nın en uzun ve en tanınmış öyküsüdür ve yayımlanmasının üzerinden nerdeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır.
17 Ekim 1912’de Felice Bauer’e gönderdiği mektupta Kafka Amerika romanı üzerinde çalıştığını, ilerleyemediğini görünce sıkıldığını ve yataktan kalkamaz hale geldiğini, bu nedenle bir öykü yazarak ara vermek istediğini yazar. Dönüşüm işte böyle ortaya çıkar.
Kumaş pazarlamacısı olan Gregor Samsa’nın uykusundan kocaman bir böceğe dönüşerek uyanmasıyla başlayan Dönüşüm, giderek gerçeklikle kurmacanın sınırlarını zorlayan müthiş bir anlatıma dönüşür.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu//Peyami Safa//Ötüken Yayınları
Peyami Safa'nın şaheserlerinden Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Türk edebiyatında "insan ruhunun derinliklerinde ve labi-rentlerinde dolaşan ilk roman" olması ve hasta bir insanı ve onun psikolojisini ele alması bakımından önemli bir yere sahiptir. Birçok araştırmacı ve yazar tarafından Türk edebiyatında bir ilk kabul edilen Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Tanpınar dediği gibi, "acının ve ıstırabın yegâne kitabı" olarak hem kemiyet hem de keyfiyet bakımından başka hiçbir eser olmasa da Türk romanının var olduğuna delil gösterilebilecek kudrette bir eserdir. Romanın genç kahramanı, ayağındaki rahatsızlıktan kurtulabilmek için sayısız doktora görünür ve en nihayetinde havadar bir ortamda, stresten uzak bir istirahat dönemi geçirmesi gerektiğine ikna edilir. Ancak, gerek akrabaları olan bir Paşa'nın Erenköyü'ndeki köşkünde misafir kaldığı dönemde, gerekse kendi evi ve hastaneye gidiş gelişlerinde şuurunu adeta bir facia atmosferinde yoğurur. Peyami Safa'nın çocukluk ve gençlik dönemlerinden fazlasıyla izler taşıyan roman, hem umudu ve umutsuzluğu, hem de sevinci ve felaketi aynı sayfalara sığdırabilmiş olması bakımından insanın eşsiz bir tarifini sunuyor.
Toprak Ana//Cengiz Aytmatov//Ötüken Neşriyat
Toprak Ana, ünlü yazar Cengiz Aytmatov’un en güzel romanlarından biridir. Bu eserde, savaş meydanında eşini ve üç oğlunu kaybeden kahraman bir ananın, zor zamanlarda dişi-tırnağı ile işlediği, kanı ve teriyle suladığı toprakla dertleşmesini okuyoruz. İnsan sevgisinin, çalışkanlığın ve fedakârlığın nasıl kutsal bir yüceliğe ulaştığını en çarpıcı örnekleriyle görüyoruz. Yetiştirdiği buğdayı kendisine bir avuç ayıramadan cephedeki asker için gönderen Kırgız köylüsünün İkinci Dünya Savaşı sırasında çektiği sıkıntıları, acıları da film seyreder gibi görüyoruz. Bu kadar da değil... Aytmatov, güçlü kalemiyle, aşk ve nefreti, iyi ile kötüyü yüzleştiriyor, okuru heyecandan heyecana sürüklüyor ve düşündürüyor. Zevkle okuyacağınızdan eminiz.
Bin Muhteşem Güneş//Khaled Hosseini//Everest Yayınları
Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o içinizde yaşar. Afganistan’ın Khaled Hosseini’de yaşadığı gibi…
Bin Muhteşem Güneş, ilk romanı Uçurtma Avcısı’yla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseini’nin ikinci romanı. Yazar bu romanında da yine doğduğu toprakları anlatıyor. Bu kez iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden...
Küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar…
Khaled Hosseini, hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı en iyi anlatan yazarlardan. Başarıyla kurduğu olay örgüsüyle, çıkmaz yolların nasıl düzlüklere açılabileceğini gösteren yaratıcı bir kalem. Bin Muhteşem Güneş, kelimenin tam anlamıyla “beklenen” bir roman…
Pes Etme Mucizeler Yolda//Konsun//Destek Yayınları
Her şeyin bir zamanı var ve her şeyin bir nedeni...
Hayatı kabullen. Her şey olması gerektiği gibi, korkma.
Sen de tam olman gereken yerdesin. Kalpten istediğin şeye ulaşmak için, zihninden geçenleri değil, tam da ihtiyacın olan deneyimleri yaşayacaksın.
Sakin ol. Geç kalmadın. Erken de değil. Kaç yaşında olduğunun bir önemi yok... Kimlerden ileri ya da geri olduğunun da...
Kaç yaşında hissettiğinin, kendini nerede görmek istediğinin ve şu an nerede olduğunun farkında olman mühim...
Yaşaman gerekeni yaşıyorsun sadece. Ne bir eksik ne bir fazla... Bil ki kusursuz bir düzen var senden gayrı.
İlmi ve iradesi dışında yaprağın bile kıpırdamadığı bir yaratan var, hatırla.
Beklentilerinin farkında ol ve onları minnetle değiştirmeyi öğren. Kanaat etmeyi ve şükretmeyi unutma. O vakit göreceksin ki mucizenin kendisisin aslında.
Mucize sensin.
Simyacı Can//Paulo Coelho//Yayınları
Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho`nun üçüncü romaı, 1996 yılından bu yana Türkiye`de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir Büyük Doğu klasiği olan Mevlânâ`nın ünlü Mesnevî`sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir "klasik" yapıt haline geldi.
Simyacı, İspanya`dan kalkıp Msır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago`nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir "nasihatnâme"; "Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?" gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu.
Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın, dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi, kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor.
Simyacı`yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp güneşin doğuşunu izlemeye benziyor.
Yukarıdaki kitaplar benim seçtiklerim. Zor bir sınava hazırlanıyorsanız iyi bir okuyucu olmalısınız. Soru çözmek kadar kitap okumak da sınava hazırlanmanız için önemlidir. Seçtiğim kitapları okuduktan sonra sizlerin gönül dünyanızda bıraktığı izlenimleri özetlerseniz çok sevinirim. İyi okumalar...
MAVİ AY DANIŞMA ODASI
www.maviayda.blogspot.com