- Kategori
- Blog
Log ve Blog
‘Weblog’dan gelen ‘blog’un ‘log’u (chip log) seyir halindeki bir geminin hızını yaklaşık olarak ölçemeye yarayan bir alettir.
http://en.wikipedia.org/wiki/Chip_log
Log kayıtlarının yazıldığı deftere de ‘logbook’ (‘log defteri’ anlamında ‘log kitabı’, çünkü bu nesne başta boş iken, kayıtlar tutuldukça dolarmış) denirmiş.
Bu çook eskidenmiş tabii ki.
Bizde eskiden tarihçilere ‘vakayı nüvis’ (olayları kaydeden) denirmiş. Geminin kaydedilecek en önemli olayı seyir hızı olduğuna göre, ortada bir koşutluk var denilebilir.
Bloglara gelince, ne gemi seyir kaydına, ne de tarih seyir kaydına benzemiyor.
Bizde, Cüneyt Arcayürek türü kayıt tutucular, 60 yılda (10 + 2 + 10) = 24 cilt ya da yaklaşık 8.000 sayfa kayıt tutup, bunlardan hiçbir çıkarsama yapmayabiliyorlar. ‘Su akar, deli bakar’ hesabı, bizde ‘tarih akar, Türk (ne gibi trene) bakar’ oluyor.
Örneğin Arcayürek, ‘3 adam + 3 darbe + 3 liberalizm = 90 yıl = 1923-2013 TC’ denklemini göremiyor ya da görmezden geliyor.
Köşe yazarları böyle muğlak davranınca, köşe yazarlığına öykündüklerini saklamayan blogcular da, hiçbir nesnel sorumluluk alma gereği duymuyorlar. Olaylara yalnızca kendi dar öznelliklerinin penceresinden bakmakla yetiniyorlar.
Peki bunu yapmak, zorunlu bir gereklilik mi?
En azından siyaset bölümünde yazanlar için yanıtımız ‘evet’.
Olaylar tarihin aritmetiğidir. Onlardan genel panoramalar ve eğilimler çıkarmak, tarihin cebiri ve analizidir.
Türkiye halkı, bir olay olduğunda gökten zembille inmiş gibi davranır. Evren’in Sunalp’ı değil, Özal’ı desteklemiş olduğunu görmez. Bugün yargılananların, AKP iktidarını başa taşıyanlar olduğunu da algılayamaz.
Yazar için 2 seçenek vardır: Ya kendi tarihi yapar, ya da tarih onu yapar.
Bencesi blog yazmak, ‘a’ şıkkı. Bizim blogcular içinse, ‘c’ ‘hiçbiri, (valla bilmem ki bu hafta Ada’da Moda’da toplansak, daha hoş olmaz mı?) şıkkı.