Lütfen, Atatürk ile karşılaştırılan Türk Büyüğü’ne bakın

Bana yollanan bir e-posta mesajında, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın 1988 yılında, Francis Lamand’a kaleme aldırdığı “La Turquie en Europe” yani, “Avrupa’da Türkler” isimli eserinde çok ilginç bazı ifadeler yer alıyordu. İnternette biraz araştırma yaparken kendisinin ne ilginçtir ki bu sözleri söylediği apaçık ortaya çıktı. İfadeler aynen şöyle "Bizi Türk sayarak dışlıyorsanız bilin ki bizim Türk denecek bir şeyimiz yoktur, uygarlık adına neyimiz varsa hepsini Yunanlılardan aldık, bizim kültürümüz Yunan kültürüdür, oğlumun adı olan Efe bile, Yunancadır; Bu nedenle, Avrupa Birliği’ne girmemiz için kültürel engel yoktur (….) Biz tepemizde Türk olmayan yöneticiler bulunmasını yadırgayan bir toplum değiliz, Avrupa Birliği'ne alınmamıza bu açıdan da herhangi bir engel yoktur."

Bu sözü araştırırken, bir de "Türban bize İslamiyet’ten değil, Bizans’tan gelmedir, " şeklinde bir ifadesine rastladım.

Bu ifadelere şöyle bir derinleşerek göz atıyorum ve hemen arasından da "yuh yani, boş adam olduğunu biliyordum da, bu kadar ihanetle dolu bir yaklaşım beklemiyordum" demek zorunda kalıyorum…

Aslında, ülkemizdeki Türk-İslam sentezcilerinin, başka bir yaklaşımla da Osmanlıcıların tipik yaklaşım tarzını da dışa vuruyor bu ifadeler… Türklüğü sadece, İslamiyet’ten sonrası ile var sayan, Anadolu’daki varlığımızı da 1071’e dayandırarak Türklüğe aslında ihanet eden bu zihniyet için normal bir davranış olarak algılanabilir.

Kardeşim, eğer sizler Osmanlı Dönemi'nde bizi yöneten devşirmeleri kast ediyorsanız “Biz tepemizde Türk olmayan yöneticiler bulunmasını yadırgayan bir toplum değiliz…” sözlerinizle, “zaten kendisi de Türk olmayan Osmanlı Ailesinin bu şekilde bir yönetilmeyi Anadolu Türklerine razı görmesi çok normaldir” derim, ben de…

Aynen Osmanlı’nın yaptığını yaptınız ve yapmaya devam ediyorsunuz; Türklüğü eleştirip, aşağılarken Batılılara methiyeler düzmek… Eğer sizler Türklüğü İslamiyet ile sınırlarsanız, o zaman kendinize Türk demeyi bırakın… Avrupalılara bir bakın bakalım, kendilerini sadece Hıristiyanlıkla mı sınırlıyorlar? Adamlar çatır çatır, Hıristiyanlık öncesi tarihi de kendilerine yontmak için birbirleriyle yarışıyorlar.

Biz ise Osmanlı’dan kalan aşağılık kompleksimizle, Avrupalılara hoş görünmek için özümüzü inkâr edip, tarihimizi başkasının sahiplenmesine ve bizim için yazdığı bir paragraflık, aşağılama ve ufaltma amacı güden amaçla süslenmiş tarihe razı olmaya çalışıyoruz.

İşte bu ayrıntıdır ki kendisini Türklüğün temsilcisi olarak gören MHP’lilerin dahi gerçeklerden uzak yaşamalarına yol açıyor. Bu gerçeklerden uzaklıktır ki bulunan Göktürk sikkelerinin üzerindeki Ay-Yıldız’ın, “bayrağımızdaki Ay-Yıldız’ı İslamiyet’ten sonra aldık” inanışının yanlış olduğu bilgisini bizlere ulaştırdığını göremiyorlar…

Osmanlı’dan kalan Türk-İslam sentezinin, bizi özümüzden uzaklaştırarak ve köklerimize ulaşmamızı engelleyerek, kendi kendimiz olmamızı zorlaştırdığını, bence artık kabul etmek zorundayız. Türklüğü sadece İslamiyet’i kabul edişimizden sonraki döneme yoğunlaşarak algılamaya çalışma gibi, derin hatalar yapma lüksümüzün artık kalmadığını artık kabul etmek zorundayız.

Umarım, bu uyanışı da toplum olarak en kısa sürede yaşar, bu coğrafyanın insanlarına doğru bir biçimde tarihi bilgiler ulaştırır ve kökleriyle yeniden iletişim sağlayarak, özgüven kazanmasını sağlarız…

Özal hayranlarının da, bir defa daha şapkayı önlerine koyarak düşüneceklerini umut ediyorum… Sayın Başbakan da sık sık, Özal’ı takip ettiği söyler, sanırım onun da biraz düşünmesi gerek…