- Kategori
- Felsefe
Maddenin Formları

Maddenin Formları
Platon’un idealar teorisinde tüm bireysel varlıkların ötesinde aşkın (transendent) bir konumlanış içindeki ideaların, yani evrensel biçimlerin bireysel varlıklarla ilişkisi oldukça sorunluydu. Aristoteles hocası Platon’un felsefesindeki bu evrensellerle bireyseller arasındaki sorunlu ilişkiye çözüm getirir. Aristoteles’in çözümü bireyseller ve evrenseller arasındaki ilişkiyi daha içsel ve derin bir tarzda kurgulamasına dayanır. Evrensel biçim ya da diğer bir dile getirişle form, bireysel gerçekliğin ötesinde aşkın bir gerçeklik düzleminde bulunmaz. En azından bu empirik ya da maddi dünya için böyledir. Bu dünyada biçim maddesine içkindir (immanent). Duyu algılarımızın içeriğini oluşturan maddi dünyada her bir bireysel varlık, belli bir biçimle karşımıza çıkar. Bu dünyadaki her şey, tam da sahip olduğu kendine özgü biçimiyle algılanabilir ve tanımlanabilir. Aristoteles açısından varlık hiyerarşisinin en alt basamağında yer alan biçimsiz madde ya da ilk madde (prote hyle), yalnızca bir potansiyel ya da gizil olarak vardır. Bir şeyin gerçek ya da fiili olarak ortaya çıkması için, belli bir biçime (form) sahip olması gerekir.
Aristoteles’in evren tablosunun en üst basamağında salt ya da mutlak biçim (form) olarak Tanrı vardır. Tanrı her türlü maddi gerçeklikten arındırılmış saf biçimdir. Tıpkı hocası Platon’un ideaları gibi, Aristoteles’in Tanrısı da her türlü maddi geçeklikten olduğu gibi her türlü oluş ve yokoluştan arındırılmış sonsuz bir varlığa sahiptir. Aristoteles Metafizik adlı önemli yapıtında Tanrıyı ‘kendi kendisini düşünen düşünce’ olarak tanımlar. Bu ne anlama gelir? Öncelikle Tanrının sonsuz hakikati, her türlü değişim, eksiklik ve kötülüğün kaynağı olarak görülebilecek maddeden arındırılmış olmasına dayandırır. Tanrı, düşünme edimi ve bu düşünme ediminin içeriğini oluşturan düşünce kadar maddesizdir (immaterial). Tanrının düşünmesi için onu sonlu kılacak bir bedene, böyle sonlu bir bedenin duyu algılarına gereksinimi yoktur. Her türden beden, insanda da olduğu gibi, ruhu bağımlı kılan ve belli maddi koşulların etkileşimine ve insafına terk eden bir yapılanış içindedir. Tanrı böylece bedensiz bir saf ruh olarak vardır. Tanrı kendisini ihtiyaç sahibi kılacak bir bedene sahip olmadığı için, kendi kendisinden başka bir şeye bağımlı olmadığı için, yalnızca kendi kendisini düşünen bir mutlak varlık olarak düşünülebilir. Böyle bir varlığın maddi ve bireysel varlıkları algılaması, onların etkilerine ve varlığına tabi olması düşünülemez. Tanrı kendi düşünme ediminin hem öznesi ve hem de nesnesidir.
Görüldüğü üzere Aristoteles’in Tanrısı Tektanrılı dinlerin maddi ve gelip geçici dünyayla ilgilenen, ahlaki ve dini bağlamda bazı emirlerle her dine özgü sevap ve günahları saptayan Tanrısından oldukça farklı bir mahiyette karşımıza çıkar. Aristoteles’in felsefi sistemindeki Tanrı, adeta ‘egosit’ ve ‘narsist’ kişilik ya da öznellik olarak yorumlanagelmiştir.
Öte yandan Aristoteles’in bu kendi kendisini düşünen Tanrı anlayışının felsefesinin ve etik anlayışının bütünü açısından belirleyici sonuçları olmuştur. Tanrı Aristotelesçi Kozmolojide (evrenbilim) evrendeki tüm varlıkların ereksel nedeni olarak tanımlanır. Tanrı evrendeki diğer varlıkları yaratmamıştır ve onlara müdahale etmez. Evrendeki (kozmos) her şey Tanrıya, onun sahip olduğu saf biçimselliğe, eksiksizliğe ve mutluluğa ulaşmak için bir çaba ve etkinlik içindedir.
Rüzgar Yılmaz