Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Temmuz '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Madımak hala kanıyor !

Madımak hala kanıyor !
 

2 Temmuz'a adfen, gecilmiş bir yazı ile...

Otuz yedi can
Otuz yedi gül çatlamış susuzluktan Sivas’ın içinde
Döne döne semaha dönenler tutuştu önce
Sonra türküler
Sonra da şiir çığlıksız düştü türkülerin yanı başına...

Takvim yapraklarının on dört yıl önce bugünü gösterdiğinde, insanlık o günü bir daha yaşamamak için kenetlenmişti. Ne olmuştu 2 Temmuz 1993’te ?

2 Temmuz 1993 günü Sivas’ın Madımak otelinin gericiler tarafından ateşe verilmesi sonucunda 37 kişi yanarak can verdi. Gericiler amaçlarına ulaştılar, oteldeki aydınlık ve laiklik yanlısı herkes can verdi ama biri hariç. Aziz Nesin..

Aslında bu olayı ateşleyen sebep, İngiliz yazar, Salman Rüsdi isimli yazarın “ Şeytan’ın Ayetleri” adli kitabi yayınlandıktan sonra Aziz Nesin tarafından Türkçe’ye çevrilmesiyle dindar ve gerici çevreler tüm ülke genelinde bu kitaba ve yazara yönelik protesto gösterileri yapmaya başladılar. Aziz Nesin çok sayıda tehdit telefonları ve mektupları aldı. İstanbul, Ankara, Konya, Bursa ve diğer illerde yapılan gösterilerin aynisi Aziz Nesin’in Sivas’a geldiği günlerde Sivas ta da yapılır.

O günlerde, Sivas’ta her yıl 1-4 Temmuz arasında yapılan Pir Sultan Abdal’ı anma etkinliklerinin olması ve Aziz Nesin in de bu etkinlik nedeniyle, Sivas Valisi’nin özel davetlisi olarak, bu kente gelmiş olması gösterilere ayrı bir anlam yüklenmesine neden oldu. Bilindiği gibi Pir Sultan Abdal, tüm ezilenlere, demokrasi ve özgürlük yanlısı olan herkese mal olmuş bir simgedir. Pir Sultan’ın bu özelliğinden hareket eden Pir Sultan Abdal Kültür Derneği yöneticileri, etkinlikleri demokrasi ve özgürlük yanlısı kesimlerin temsilcileriyle ortaklaşa yapma kararı alır ve bu amaçla, çeşitli demokratik kitle örgütlerine, yazarlara, ozanlara, sanatçılara çağrı yaparlar. Onlarca otobüs Sivas’a akın eder ve Sivas halkı onları gönülden ve gönül dostluğuyla karşılarlar. Ne var ki, zaten Aziz Nesin’e hınç ve intikam besleyen gericiler bunu fırsat bilip, eylem yapmaya ve provokatörleri’nde yardımıyla –ki kalabalığın başını, Belediye başkanı çekiyor- Nesin’in Madımak otelinde kaldığını öğrenen gerici grup, bu oteli ateşe verirler.

Sekiz saat aralıksız yanan otele hem ne bir ambulans geldi, ne de itfaiye. Neden gelsin ki, itfaiye teşkilatı, o günkü gerici belediyenin emrinde değil miydi. Olayın görüntüleri ilk olarak, TV`lerde görüldüğünde, korkunç bir infial yarattı. Belleklere kazınan görüntülerde, ateşe verilen bir bina ve bu sırada binanın önünde insanların yanmasını, büyük bir zevkle izleyen saldırgan, gözü dönmüş bir kalabalık vardır. Kimi alkış tutuyor, kimi tekbir getiriyor, kimi ise oynuyordu. Bu bana ateşin etrafında dönüp duran çağ dışı kabileleri hatırlatmıştı. Nasıl olduysa Aziz Nesin o yangından sağ olarak kurtuldu.

Pir Sultan Abdal’ın simge haline gelen duruşundan mıdır nedir bilinmez yakın zamana kadar Sivas denilince akla Pir Sultan ve Alevilik gelirdi. Ne var ki Sivas Alevilerin nazarında Pir Sultan’ın asıldığı şehir olarak pek te hoş bir bir sicile sahip değildir. Yine de Aleviler bu olayı bir kan davası şekline dönüştürmemişler, iktidar mensupları ile Sivaslı sıradan insanı ayırmışlar ve Sivas’a “ozanlar şehri” olarak sahip çıkmışlardır. Hatta yetiştirdiği ozanlar dolayısıyla Sivas’ın ayrıcalıklı, özel bir yeri de vardır. Nasıl olmasın ki ? Aşık Veysel, Ağahi, Aşık Veli, Ali İzzet, Kemter ve daha niceleri bu topraklarda yeşermiş ve fidan vermiştir. Sivas toprağında sazlar bu şahsiyetlerle daha da bir başka çalınmamış mıydı ?

Peki bu noktaya nasıl gelindi ? Aslında Sivas şehri’nin bu kara kara tarih ile anılması çok üzücü, zira Türkiye Cumhuriyet’ini tarihi Sivas’ta şekillenmemiş miydi ? Çünkü Sivas, günden güne çöken Osmanlı’nın yerine kurulan genç Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı yerlerden biri olmuştur. Bundan dolayıdır ki Sivas Şehri demokrat ilerici kimliğiyle bilinmiş, anılmıştır.

1980 ihtilali sonrasında Sivas’ın toplumsal yapısı değişikliğe uğrar ve Türkiye’de en büyük göç veren şehirlerin başında gelir. Genellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirlere göç edenlerin çoğunu ilerici unsurlar ve Alevilerdir. Göç edenlerin yerlerini de, gidenlerin tamamen zıddı olan insanlar tarafından doldurur. Artık 1990’lara gelindiğinde Sivas’ın aydınlık yüzünden eser kalmamıştır. Zira, 1989 yerel seçimlerinde Refah Partisi’nin belediye başkanlığını kazanmasıyla gerici güçler bütünsel olarak Sivas’ta egemen toplum olmaya ve kurumsallaşmaya başlarlar. Belediye’nin bütün kaynakları, şeriatçı çevrelerin hizmetine sunulur. Artık, Anadolu’nun bu demokrat ve ilerici kimliğine sahip olan şehir, gerek iktidar partisi, gerekse diğer politikacılar tarafından boş vermişliğe itilir ve Sivas gerici bir kimliğe bürünmekten bugün bile hala kurtulamaz.

Sivas kenti tarih boyunca hep üç çizgide varlığını devam ettirmiştir. Pir Sultan Abdal’ın direnişçi çizgisi –ki bu Alevilerin düsturu olmuştur- , diğer Hızır Paşa’nın hain, ihanetçi çizgisi. Üçüncüsü de Hızı paşa’nın mirasını devam ettiren gericilerin Sivas’ı farklılaştırma çabalarının devam etmesi ve devleti yönetenlerden nemalanmaları. Bu üç farklı dünya anlayışı, bu insanlığın hizmetinde olma ile ona ihanet etme çizgisi 2 Temmuz 1993 tarihinde Madımak otelinde yan yana gelecekler ve bu buluşmadan gericiler oteli ve içindekileri yakarak galip geleceklerdi. Ve bu galibiyetten 37 kişinin canını alarak, zafer işareti yapacaklardı. Bugün gelinen noktada ise bu olaydan üzüntü durmayan, olayı körükleyen ve bombanın fitilini ateşleyen insanlar aramızda dolaşıyor maalesef.

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..