Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '10

 
Kategori
Öykü
 

Mağaranın Kamburu-8

Mağaranın Kamburu-8
 

İnsan doğuştan mı kötüdür; yoksa sonradan mı kötü olur? Bu sorunun cevabını arayalım...


-Hoş geldin.
-Hoş bulduk da, ben sana kızgınım.
-Neden?
-Dört gün önce buraya geldim, sana seslendim, fakat cevap alamadım. Bir saat kadar bekledim gelirsin diye.

-Bunda benim suçum yok. Sana ne zaman gelmen gerektiğini söylemiştim. Erken gelmemeliydin.
-Geldiğim gün, mağarada olduğuna eminim. İnadından benimle görüşmedin. Sen her zaman prensiplerine böyle sıkı sıkıya bağlı mısın?
-Seninle en uygun görüşme zamanımız şimdiki zamandı. Bir aydır neler yaptın? Günlerin nasıl geçti?
-Bazen iyi, bazen kötü. Güzellikler de oldu yaşamımda çirkinlikler de.
-Nasıl şeyler onlar?

-Mesela geçen gün çalışma ortamının verdiği sıkıntıdan çok bunaldım. Bedenimi dışarıya attım. Gelişi güzel yürüdüm. Biraz sonra bir parkın içinde buldum kendimi. Orada neşeli, güleryüzlü hatta mutlu görünen çok sayıda insan vardı ve de çocukların olması daha da canlı bir ortam yaratıyordu. Biraz sonra elindeki sopasıyla sağa sola dokunarak ilerleyen kör bir adam gördüm. Bu kör adam, diğer eliyle de sattığı kağıt mendil kutusunu tutuyordu ve de hayatından memnun görünüyordu.

-Bilimsel olarak kanıtlayamam, ama ben körlerin gördüklerine inanıyorum. İleride bilim bu konuda mutlaka bir açıklama getirecektir. Çünkü işlevini yerine getiremeyen bir duyu organının görevini bir başka duyu organı üstlenir ve kendine özgü bir algılama yaratır.

-Saçma bir görüş.
-O zaman sana bu konuda daha da saçma bulacağın bir şey söyleyeyim: Işığı duyduğun, sesi gördüğün zaman bir aşama kaydettiğinin farkına varacaksın.

-Aklımı karıştırma. Zaten o parkta yaşadıklarım bana yeterince ıstırap verdi. Mesela, bir bankın üzerinde oturmuş iki sevgili gördüm. Birbirlerine adeta bakmaya kıyamıyorlardı. Konuşurken kelimeleri sanki uçuşuyordu. Ellerini tutmuşlar birbirlerinin, ama incitmekten çekinir gibiydiler. İçimi kaplayan kıskançlık, oradan hemen ayrılmama neden oldu. Mutlu insan görmeye tahammülüm yoktu.

-İnsanların çoğu senin gibidir. Diğer insanların mutluluklarını çekemezler, mutsuzluklarından ise haz duyarlar. O yüzden başkalarının mutlu olmasını istemiyorsan, sakın kendi mutsuzluğundan bahsetme!

-Sıkıntımı atarım diye o parka kadar sürüklenmiştim, aksi oldu. Döndüm işe. Bu arada işde de önemli değişikler oldu. Patron beni Muhasebe Müdürü yaptı. Bütün muhasebeciler bana bağlı çalışıyor. Yükselmemi kıskananlar oldu; tabii bu kişiler birkaç gün içinde işlerini kaybettiler.

-Yani onları işten kovdun ya da patrona kovdurdun.
-Evet aynen öyle oldu. Yalnız içlerinden bir tanesi ayrılırken bunu bana ödettireceği tehdidini savurdu. Maddi yönden çok zor duruma düştüğünü biliyorum, ancak ona “bana karşı daha saygılı davransaydın da işinden olmasaydın” dedim.
-O kişinin tehdidini ciddiye almalısın. Çünkü, ahlaklıyı ahlaksız, suçsuzu suçlu, dostu düşman yapmak istiyorsan o kişiyi aç bırakman yeterlidir!

-Bunda haklısın, çünkü beni tehdit eden o adamı, üç gün sonra tekrar işe almak zorunda kaldım. Çünkü elinde şirkette yapılan yolsuzlukların delillerini içeren kalın bir dosya ile odama geldi. Kendisini, arkadaşlarını ve tabii bu arada beni de yakabileceğini söyledi. Uzatmayayım, onunla uzlaşmayı daha akıllıca buldum.

-Neyse, iş hayatının sorunları bitmez. O nedenle sen asıl konudan bahset biraz.
-Ha, o konu mu?
-Ne o, sanki hiç önemsemiyormuş gibi bir hava içindesin. Çok rahat görünüyorsun bu konuda.

-Önemsemediğim düşüncesi yanlış, ama çok rahat olduğum doğru. Çünkü olay tarafımdan ayrıntılı bir şekilde planlandı, aksilikler çıkmıyor değil, ama aksilikleri de bir şekilde aşmanın yolunu bulacağım.

-Mezar kazma işini çoktan tamamlamış olman lazım.
-Tam dört gün uğraştım o işle. Gerçi çok derin bir mezar olmadı, fakat gene de idare eder. Kazma işi bittikten sonra, sıra geldi çocukları bir şekilde evden göndermeye.

-Çocukları evden nasıl savmayı düşünüyorsun?
-On gün sonra okullar tatile girecek. Kayınpederler her yaz tatilinde çocukları yazlıklarına götürürler birkaç haftalığına. Bu sene de aynısı olacağı umudundayım. O nedenle ben şimdiden en son hazırlığımı da yaptım.

-En son hazırlık mı?
-Evet. Bunun için iş sırasında kullanacağım diğer malzemeleri temin ettim. Hepsi çok gerekli şeyler.
-Ne gerekecek ki…
-Bir küçük balta, iki tane keskin bıçak, çamaşır ipi, birkaç tane koli bandı ve çokça kalın siyah poşet aldım. Hepsi arabanın bagajında hazır, duruyor. İşi şansa ya da tesadüflere bırakamam.

-Planından başka kimseye bahsettin mi? Sevgilinin, neydi adı? Yani O’nun haberi var mı bunlardan?
-Adı batsın! Söylemeyeceğim, söyletemiyeceksin bana onun adını! Detaylı değil, ama kısaca anlattım.
-Gene kızmışsın O’na. Aranız bozuldu mu?
-Biraz. Çünkü bir işe girdi. Bu yüzden kavga ettik. Ben onun her ihtiyacını karşılarken işe girmesi beni çileden çıkardı. Üstelik çalıştığı yer erkek dolu.

-Yapacağı her şeyden önce senden izin mi alması gerekiyor? O, özgür bir insan, çalışmak istiyorsa kimseye sormadan gider iş bulur ve çalışır. İnsanların bazıları köle olmak istemiyor, ama kölesi olmasını istiyor.

-Bu laflar bana mı?
-Evet sana! Onu kıskanıyor musun?
-Sorduğun soruya da bak! Evet. Hem de nasıl… Bu kıskançlık nedeniyle O’nu öldürebilirim. Bazen diyorum ki, karımdan sonra O’nu da… Ha bir ha bilmem kaç, ne fark eder?
-Anlattıkların beni hayretler içinde bırakıyor. Böyle biriyle ilk defa karşılaşıyorum.

- “Böyle biriyle ilk defa karşılaşıyorum” diyerek yalan söyleme. Buraya kim bilir neler geldi? Aşağıdakilerin içinde neler vardır neler? Böyle yalanlar söyleyerek kızdırma beni, yoksa listeye seni de eklerim.

-Senden beklenir.
-Kötü mü olur, memleket senin gibi bir pislikten temizlenmiş olur.
-Bu halinle çekilmez oluyorsun dostum. İstersen bu günlük görüşmemizi de burada keselim.
-Bakıyorum da korkudan “dostum” demeye başladın bunak. Korkma benim seninle bir meselem yok; tabii şimdilik. Bir dahaki görüşmemiz ne zaman?

-On beş gün sonra.Çünkü ancak o zamana kadar bazı konularda gelişmeler olacağını tahmin ediyorum.Güle güle.
***

(Devam edecek)

 
Toplam blog
: 1081
: 980
Kayıt tarihi
: 30.07.10
 
 

Uzun yıllar çeşitli sitelerde Oruç Yıldırım adı ile yazı yazdım. Dört tane romanım ve çokca da de..