- Kategori
- Magazin
Magazin programları şirazesinden çıktı

Televole programları ile başladı ayarın kaçması.
Sonrası malumunuz!
Raiting denen canavarın yarattığı zihniyet, televizyon kanallarının seviyesini yerlerde gezer hale getirdi.
Ve öyle sanıyorum ki, önümüzdeki birkaç gün içerisinde, evimde televizyon izlememe kampanyası başlatacağım.
Neme lazım, şu televizyon denen illet yüzünden ahlakım falan bozulur.
Nede olsa çocuk büyütüyoruz.
Hoş çok fazla televizyon izleyen bir aile olmasak da yinede zaman zaman düğmeye basıp, kanal kanal dolaşmak durumunda kalıyoruz.
Lakin sulu sepken yayıncılığa her defasında tanık oluyoruz.
E haliyle bıkkınlık veriyor televizyon izlemek.
Ne doğru dürüst ana haber bülteni var, ne doğru dürüst bir tartışma programına denk gelebiliyorsunuz, nede doğru dürüst bir film izleme şansınız oluyor.
Tek kelime ile özetlemek gerekirse “rezalet” en uygun kelime olur.
Şimdi günün haberlerine bakıyorum internet gazetelerinden.
Neler olmuş, neler bitmiş dünya üzerinde derken, televizyon kanallarımızın birisinde, bir magazin programı ve programın katılımcısı bir kadın satıcısı.
Diyaloglar aynen aşağıdaki gibiymiş.
Yayına bağlanan bir kişi katılımcı ile ilgili şöyle söylüyor.
"Bu genç kız 17 yaşında düştüğü durumu anlatmaya çalışıyor ama bazı durumları anlatamıyor. Bundan 5-6 sene önce Buse diye biri de bu adamın hanımıydı. Yılmaz, Buse denilen bayanı erkeklere pazarlayan kişidir."
Programa katılan kişinin adının Yılmaz olduğunu böylelikle öğrenmiş bulunuyoruz.
Ve bu sözler bardağı taşırıyor.
Adının Yılmaz olduğunu öğrendiğimiz katılımcının, programda kullandığı isim Civan’mış ve Civan bu iddialara yanıt veriyor.
"Sen kimsin dostum? Tanıdım seni, bacını getirdiydin, tanıdım seni!"
İşte böyle efendim.
Gün geçmiyorki televizyon programlarında bir rezillik yaşanmaya dursun.
Seviyesizlikler diz boyu.
Üç kuruşluk raiting uğruna rezillikler almış başını gidiyor.
Bu gibi durumları yasaklamakta çözmüyor, kontrol altına almanın da bir esprisi yok.
Bütün iş Genel Yayın Yönetmenleri ile İşverenler arasındaki ilişkide gizli.
Daha fazla raiting demek, daha fazla kar demektir.
Kar ise büyülü bir sözcüktür.
Her türlü ahlakı ve erdemi gevşetebiliyor.
İnsanın ruhunu satın alabiliyor.
Ne diyor İşveren; “Şu kadar kar bekliyorum bu mali yılda.”
Kime diyor?
Tabii ki Genel Yayın Yönetmenine.
Ondan sonrası malumunuz.
Programların ayarı kaçıyor, seviye yerlerde geziyor, şirazesinden çıkıyor televizyon programları.
Raitingde patlama oluyor, kar alıyor başını gidiyor.
Sonuç belli.
Rezilliklere bezenmiş bir toplum karakteri ortaya çıkıyor.
Düşük kalibrede kişilik yapısına sahip bireyler topluluğu oluyoruz.