Malta'da Gazeteci Cinayeti

Haber iki kere ilgimi çekti: Öncelikli nedeni "yolsuzlukları kovalayan bir hanım gazetecinin öldürülmesi".. İkinci nedeni; bu cinayetin, çocukluğumun önemli bir bölümünün geçtiği Malta'da işlenmesiydi...

Malta, Güney Avrupa'da üç büyük, iki küçük adacıktan teşkil, İtalyan, İngiliz, Arap karşımından oluşan yaklaşık 450 bin nüfuslu, soğuk savaşın 'stratejik, durgun ortamınsa 'turistik' bir ada-Cumhuriyeti.

Bu Ada'yla ilgili toplumsal belleğimizde kimi çağrışımlar da var... Örneğin, tarihçilerimiz 11.yy. "Malta Şovalyeleri" olgusuna ve yakın tarihçilerimiz ise "Malta sürgünleri" konusuna sanırım aşinadırlar.

İki gün önce o Malta'da, Daphne Caruana Galizia, aracına tuzaklandığı anlaşılan bomba sonucu katledildi.

Bayan Galizia'nın belirgin özelliği, iktidarın önemli bir parçasını oluşturduğu karanlık ilişkilerin üzerine gitmesiydi.

Bu anlamda geçen yıl Dünya çapında "patlama" etkisi yaratan "Panama Belgeleri"ne odaklanmıştı.

Bu acı olaydan sonra AB Komisyonu'ndan sert bir kınama geldi, Malta Hükümeti, FBI'dan olayın aydınlatılması için yardım talep etti...

Cinayetin kriminal ip uçları izlenerek "suçluların" yargıya taşınmasından ne kadar sonuç alınır bilinemez, ancak, bu cinayetin sosyal otopsisini merhumenin oğlu, Matthew C. Galizia çoktan yapmış ve diyor ki:

"Annem, diğer güçlü gazeteciler gibi hukukun üstünlüğünü ihlal etmek isteyenlerce hedef seçildi".

Oğul Galizia, da annesi gibi "yürekli" ve bir adım daha atıyor; 'ülkesinin başbakanının mafyatik ilişkilerine' dikkat çekiyor.

Gerçekte Dünya'nın hemen her yerinde ve de her takvim dönümünde sırf bu nedenlerden dolayı onlarca, hatta yüzlerce gazeteci öldürülmekte...

Bayan Galizia'nın böylesine menfur bir cinayete kurban gitmesi elbette çok acıdır ve ancak kuşku yoktur ki, gerçeği arayan, dürüst yönetimleri özleyen; yüzü insanlıktan ve aydınlıktan yana olan gazetecileri asla durdurmayacaktır...

Konuyla ilgili haberin yer aldığı Hürriyet'de yıllar önce 3-Y ile anlatmaya çalıştığım; "Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yozlaşma" başlıkı yazımı anımsadım...

Evet, dünya, hem de 21. yüzyılda bu kriterler açısından çok dramatik tablolar sergilemektedir.

Her türlü usulsüzlük, kara para ve uyuşturucu trafiği ile yasa dışı silah ticareti, küçüğünden büyüyüğüne eklemenen yolsuzluk ve çıkar kümelerini oluşturmakta.. 

açık veren bütçeler yoksulluğu kamçılamakta..

kitle iletişim araçlarıyla hemen her yerde insanı yabancılaştıran, düşmanlaştıran bir yozlaşma hüküm sürmektedir...

Bir zamanlar İtalya'dan dünyaya yansıyan o ünlü kampanyanın ana seslenişiyle; "Temiz Eller" "için;

Bizde ve her yerde ihtiyacımız olan özgürlüklerin yapıcı olarak değerlendirilmesi, yönetimlerin toplum tarafından denetlenebilmesi ve özellikle gençlerin, doğa ve insan sevgisi veren sağlam bir eğitim alabilmesidir.

Umarım Bayan Galizia'nın kanı yerde kalmaz ve emekleri boşa çıkmaz...

Bunun için en büyük güvence ise; toplumların sağduyusu ve halkın geleceğine sahip çıkmasıdır.