Maneviyatına sahip çıkan gençlik yetiştirilmelidir

Bir ülkeyi bilek kuvvetiyle yenemeyenler ahlaki değerlerini bozarak mağlup etmeye çalışırlar.

Tarihte bunun örnekleri çoktur.

Buna dıştan yenemezsen içten çökerteceksin derler.

Yeryüzünde özellikle Siyonizm davasının mensupları yani Yahudiler bu işin uzmanlarıdır.

Bunun için din duygularını zayıflatmayı amaçlarlar.

Bundan sonra sahip olduğu tüm değerler çökmeye başlayacaktır.

Ahlak yıpratılacak, saygı sevgi ortadan kalkacaktır.

İnsanların devletine karşı olan sevgisini yitireceklerdir.

Manevi değerlere karşı laubalileştirilecekler, hafife almaları sağlanacaktır.

Bunu yaparken kimse farkında olmayacaktır.

Nihayet isteklerini yerine getirdiler.

Başarılı da oldular.

Sinemayı gazeteyi dergiyi tiyatroyu televizyonu kullandılar.

Sinema salonu bize aitti fakat filmlerin konusunu onlar belirliyordu.

Kitaplar bizimdi fakat muhtevası yabancıydı.

Televizyon kutusu bizimdi fakat programlar yabancı eller tarafından düzenleniyordu.

Böylece çok şeyleri kaybettik.

Bunun farkındayız.

Bu oyunları görebilmek ve oyuna gelmemek için bu ülkede muhafazakâr yani milli ve manevi değerlerini bilen ona sahip olan insanlar yetiştirilmelidir.

Çok doğru olur.

Bu devletimize milletimize karşı ödenmeyi bekleyen borçtur.

Ancak bazılarının dindar kelimesinden neden hala korktuğunu anlamış değilim.

Kendi çocuğuyla aynı masada alkollü içki içenler elbette korkarlar.

Keşke olabilsek de dindar olabilseydik.

Belki biraz daha adam olurduk.

Sezai Karakoç: “İslam geldi insan, insan oldu. İslam gitti insanlık yok oldu” der.

Haklı değil mi?

Peki ya şimdiki halimiz?

Tabiri caizse ne İsa’ya ne de Musa’ya yar olamayan yani iki arada bir derede kalan, yani boşlukta perişan olan bir gençlik yetiştirildi.

Adeta israf edildi.

Onlara sunulan klişe sözlerin içi doldurulamadı.

Gençliğimiz her geçen gün daha da tefessüh ediyor.

Ebeveynler yeterli olamıyor.

Bir bakın dünden bugüne neler değişmiş?

Efendiler beyler bayanlar hanfendiler…

Tehlikenin farkında olmanın zamanıdır.

Maneviyatına sahip çıkan gençlik yetiştirilmelidir.

Milli ve manevi meselelerinden haberdar insanların sayısı artmalıdır.

Kendi sinemasına kendi filmini yapabilen, kendi tiyatrosunda kendi oyununu oynayabilen yani senaryosunu kendi yazabilen gençler yetiştirilmelidir.

Lafa eveleyip gevelemenin anlamı yoktur.

Ya kendimize gelip milli manevi değerlerimize sahip çıkıp ruhumuzu yeniden dirilteceğiz ya da ruhumuzu çökertenlere göz yumacağız.