Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Temmuz '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Marmaris'ten ses ve çizgiler...

Marmaris'ten ses ve çizgiler...
 

Marmaris sahillerinde, ne ararsanız var. Güneşlendiğiniz yerden, göz ucuyla baksanız da bakmasanız da bu ‘’Marmaris hareket’’ liliğine muhakkak tanık olursunuz.

Neler var neler. Fareli köyün kavalcıları var… Bağırta bağırta masaj yapanlar var…Fal bakanlar… Mısırcılar, dalgıçlar, tesettürcüler.. Daha pek çokları. 36 kısım tekmili birden sinemadasınız bu kumsallarda. Çaylar şirketten...

Biz bu yazımızda Celal Şahin’in ünlü ‘’Ses ve Çizgiler’’ skeç’inin sözlerini kendimize başlık yaptık.’’Ses ve çizgiler..’’ Hem ses, hem görüntü var. Ressamın tuvalde fırçayla resmin boyalarını birbirine yedirdiği, kaynaştırdığı gibi, müstakil konuları aynı yerde birleştirerek kısa kısa anlatmak istedik.

Ata’nın heykelinin olduğu meydandayız. İki turist gördük. Sol elleriyle selam veriyorlar Ata’nın heykeline. İlk oradan başlayalım. Düzelttirdik elleri.Kendimize döndürdük ve resimlerini çektik. ’’Çok sevindik. Atatürk’le resmimiz olacak’’ dediler. Sorduk. İki Finli kız bunlar. Finlandiya’da bir Türk mahallesi varmış.Türkçe biliyorlar. Köy, yarı yarıya Türkleşmiş. Heykelin ustasını sordular. Karanlıktı, okuyamadık.

Amerikalı iki ikizle tanıştık. Üç yaşlarındalar.Ailesi minikleri ‘’Hijyen’’ kitabına göre, ilk günden itibaren saat tutarak suya sokuyorlar.Çok çeşitli güneş kremlerini, yine kitaba bakarak uyguluyorlar.

Aynı kumsalda sırası ile ‘’Artiz’’ ler sökün ediyor.Bir kadın, kolunda su kovası.Mısır satıyor.’’Kukurusa’’ diye bağırıyor. Sorduk:’’Ne demek?’’ Rusça ‘’Mısır’’ demekmiş.Ve Ruslar mısırı çok seviyormuş. Sırf bu yüzden eli kovalı mısır satıcıları türemiş sahillerde.Arz ve talep meselesinin tipik bir örneği…’’Tatil’’ deyip geçmeyelim.Yan gelip aynı yerde günlerimizi tüketmeyelim.

Uzaklardan Uzan’ların muhteşem yatını görüyorsunuz İçmelerde.Marina’dan buraya taşınmış. İskelede bir kulube ve bekçisi var. Otuz tane de mürettebat aylarca gemide yaşıyorlar.

Bir tesettürlü aile geldi kumsala.Baba, ’’ Haşemalı.Eşi, gölgedeki şezlongda oturmuş .Baba çocuklarına deniz banyosu yaptırdı. Kadın, örtülü vaziyette hiç terlemeden oturdu.Topuğu gözüküyordu.’’apak’tı’’Osmanlı gümüş sikkesi gibi parlıyordu uzaktan. Topuğunu açan da, bakan da cehennemlik olmalıydı. Dedim içimden: ‘'Ülen Muzo... Bikinilere bakarken cennetliksin de, böyle baktığında cehennemliksin. Yancesin oğlum yancesin’' dedim. Bir topuk uğruna ha! Ne topukmuş hani!

Seyyar dalgıçlar türemiş . Gemilerle sizi götürüp sulara daldırmıyorlar. Havuzlarda test yaptırıyorlar .Halıcı Otel havuzlarında rastladık. Dalış okullarına gitmeğe gerek yok. Ayağınıza geliyor her şey. Beş dakikalık bir çaba bu. Dalış korkuları olanların korkuları gideriliyor.M.Yılmaz Kuzucuoğlu ile havuz, emniyetli.Birlikte tüp takıp, nefes kontrolü yapıyorsunuz suda.

Bir de fareli köyün kavalcısına rastladık. Sahilleri, elindeki zurna ile dolaşıyor. Turistlerin kulağı dibinde, sözüm ona ‘’Mozart’’ çalıyor.Bir adı da, ’’Gürültü makinesi ‘’ Bir adı da ‘’’Baron’’…Elinde zurnası, omuzunda telli sazı, sırtında şalı, göğsünde bayrağı, o sahil senin, bu sahil benim konser veriyor.

Gündüzleri öğleden nice sonra ayağa kalkabilen gazino garsonları, akşama Show’menlik yapmak için, enerji topluyorlar kumsallarda.

Karadeniz Otelinin garsonları Atalay ve Hasan, Rusya'dan’dan gelen sevgilileri ile pek mesutlar .Mevsim sonunda garsonlar, Rusya yolcusu. Şimdi burada misafirler…

Misafir deyince aklıma geldi.Marmarisli bir garson, bir turiste aşık olur.Bir ay müddetle el ele, kol kola, can cana, yürek yüreğe birlikte olurlar.Marmarisli, kızı aslan sütlerile besler… Kızın ayrılık vakti gelir. Gözyaşları karşılıklı sel gibi akar. Adresler alınır.Kız, evine davet eder, ailesi ile tanıştırmak için..

Geçtiğimiz kış, Marmarisli garson gider İngiltere’ye.Sabahleyin kızın kapısını çalmak üzeredir ki, kız giyimli kuşamlı sokağa çıkmağa hazırlanıyordur.Kapıda karşılaşırlar bir an.Göz göze gelirler..Sonunu tahmin ettiniz değil mi? Siz öyle zannedin.Kız, ‘’İşe yetişmem lazım’’ demiş, ok gibi caddeye inip yürüyüp gitmiş..Marmarisli: ‘’Ne bu la!’’ diyerek kalakalmış kızın kapısında.Ya siz ne zannettiydiniz.’’Şükür kavuşturana’’ deyip, şap-şup öpüşeceklerini, gözlerinden yaşların süzüleceğini mi zannettiniz?! Hak getire. İşte böyleleri de var. Bunu da, bir kenarınıza not edin derim…

İşte böyle..Gecelerin ayrı, gündüzlerin ayrı bir dokusu ve kokusu var Marmaris’in.

İyi sesler..İyi çizgiler..İyi görüntüler…

RESİMALTLARI: Her konunu uzmanları var.Herkes ‘’Artiz’’ rollerini iyi biliyorlar.Ses ve çizgilerde yerlerini alıyorlar.Zaten resimlerin üzerlerinde yazıları var.(Aaaaaazzz sonra…)

(Resimler, objektifimizden)

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..