Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '16

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Martılar neden karada besleniyor İstanbul'da?

Martılar neden karada besleniyor İstanbul'da?
 

Arkadaşım, karada avlanmasana! Yoksa unuttun mu deniz kuşu olduğunu?


Sizin de dikkatinizi çekti mi, bilmiyorum ama ben, martıların İstanbul’da neden karada beslendiğini, karınlarını doyurmak amacıyla niye çöplüklere üşüştüklerini çok merak ediyorum doğrusu.

Martı bir deniz kuşu değil mi? Deniz kuşları, denizde avlanmaz mı? Karada yiyecek aramak yerine, balık ya da diğer tuzlu su canlılarını tutarak, yakalayarak beslenmeleri gerekmez mi?

Tamam, bizler, okyanuslar dahil, bütün tatlı ve tuzlu su varlıklarının anasını ağlattık. Suların dibini kuruttuk. HES’ler yüzünden; Gölleri, akarsuları, çayları, hatta dereleri bile bitirdik. Yanına, yöresine, hatta üzerine üzerine evler yaptık mavi suların… O kadarını anladım da… Bunların tümünü toplasak da martıların deniz yerine karadan nasiplenmesi, hiç de makul ve akılcı gelmiyor fikrime.

Etçil bir kuş türü olmalarıyla kalabalık İstanbul nüfusu sayesinde kolay yiyecek artığı bulmaları da, yeterli neden değilmiş gibi görünüyor gözüme. Acaba tam ve gerçek neden ne?

Her seferde onlara; ekmek, simit, kek, pasta, kraker parçaları atarak tembelleşmelerine yol açan vapur yolcuları mı? Gürültülerinden kurtulmak, başlarından savmak niyetiyle, ya da acıdıklarından karınlarını doyuran balıkçı tekneleriyle sahil lokantaları mı? Merhametli restoran müşterileri mi? Hangimizdir bu saçmalığın sorumlusu?

Gemici tayfası mı? Martılar hakkında okudukları öykü ve romanlardan etkilenip, onlara ekstra sevimlilik atfeden entelektüel, olgun, gün görmüş kişilerimiz mi? Nedir bu hayvanları böyle abuk subuk davranmaya iten şey?

Bir bilen varsa, lütfen bize de anlatsın. Anlatsın ki, dinsin merakımız... Gerçek neyse, onu öğrenelim.

Evrenin hangi üyesi yaradılışına aykırı hareket ederse, mutlak vardır bir nedeni… Öğrenelim şu nedeni de, rahatlasın kafamız… Biz de ona göre yaklaşalım Richard Bach’ın sevimli dostlarına…

İnsanlığımız, kendi türümüz dışındaki varlıkları da tanımayı zorunlu kılar. Madem dünyanın en akıllı ve zeki türüyüz… O halde buna uygun davranmalıyız.

Eşref-i mahlukatlık kolay iş değil… Yaratılmışların en şereflisi olmanın hakkını vermek şart. En azından, kendini insan sayanlar için…

 

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 

                                                                                                                            

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..