Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '09

 
Kategori
Özel Günler
 

Martin Luther King olabilmek...

Martin Luther King olabilmek...
 

'kardeşlerim bakmayın sarı saçlı olduğuma... Ben Asyalıyım, Afrikalıyım...'


Bundan tam 46 yıl önce, 28 Ağustosta Martin Luther King önderliğinde, Afrika kökenli Amerikalılar büyük bir miting gerçekleştirdiler…

Bu mitingin ‘backgraund’u acılardan, sabırdan ve bir dolu başarısız girişimden oluşuyordu…

300 bin kişinin katıldığı bu miting başkentte yani Washington’da yapıldı…

Amerikan ırkçılığında sonun başlangıcı, kıvılcımlanmıştı artık…

Martin Luther’in o günkü konuşması tarihe kazınmıştı. Kızılderili Reisin, Büyük beyaz Reise mektubundan 150 yıl sonra gelen, benzer yakarışları ve vurucu gerçekleri gözler önüne seren bir konuşmaydı…

O destansı konuşmanın ışığı, günümüz Türkiye’sini de aydınlatacaktır… Bazı başlıkları birlikte tekrar anımsamalıyız.

‘’ Bir anlamda bugün, ülke başkentine artık vadesi dolmuş çeklerimizi bozdurmak için geldik. Büyük Cumhuriyetimizin yüksek mimarı, İnsan Hakları Beyannamesi’nin ve anayasamızın muhteşem sözlerini imzaladıklarında, aynı zamanda her bir Amerikalının bu mirastan kendine düşen payı alabileceğini de vaat etmekteydiler.

Bu öyle bir vaatti ki, herkesin; evet, siyah olsun beyaz olsun herkesin vazgeçilmez ve devredilemez, özgürce yaşama ve mutlu olma haklarını teminat altına almaktaydı.

Bu gün artık şurası gerçektir ki, Amerika vaat edilen bu haktan, vatandaşlarının renkleri söz konusu
olduğunda, vazgeçmiş gibi görünüyor. Bu kutsal yükümlülüğü ifa etmek yerine, zenci vatandaşlara, üzerinde ”karşılıksız” yazan sahte çekler veriliyor.

Ancak biz, Adalet Bankası’nın iflas etmiş olduğuna inanmıyoruz. Bu ülkenin engin fırsatlar hazinesinin iflas etmiş olduğuna inanmak istemiyoruz. Onun için buraya; bu çekin, dilediğimiz anda özgürlüğümüzü ve sosyal güvencemizi geri verecek olan bu çekin, karşılığını almaya geldik.

Ayrıca, bu kutsal mekândan, Amerika’ya, bu işin çok acil olduğunu hatırlatmaya geldik. İşleri ağırdan alma veya uyuşturucu çekmiş kişiler gibi yavaştan hareket etme zamanı değildir. Vakit, demokrasiyle ilgili vaatlerin gerçekleştirme zamanıdır. Vakit, ulusumuzu adaletsizlik ve ırkçılık bataklığından, kardeşliğin sağlam zeminine oturtma zamanıdır. Vakit, tanrının tüm evlatları arasında gerçekleştirme zamanıdır.’’

Martin Luther King, çok güçlü bir stratejistti. Irkçılığı eleştirirken asla ırkçılığın içine düşmedi. Şimdi hepinizin belleklerinde tazecik duran Emine Ayna, Ahmet Türk ve ya kendini Kürt halkının temsilcisi addeden tüm kişilerin, sorunun çözümüne asla hizmet etmeyecek olan söylemlerini hatırlatmaya gerek var mı?

Şimdi, King’i okumaya devam edelim:

‘’Bir hayalim var benim!…

Gün gelecek, bir zamanlar köle olanların evlatlarıyla yine bir zamanlar köle sahiplerinin evlatları, Georgia’nın kızıl tepelerinde, birlikte kardeşlik sofrasına oturabilecekler…

Bir hayalim var benim…

Gün gelecek, Mississippi eyaleti bile, adaletsizliğin ve baskıların ateşiyle bunalmış olan o eyalet bile, bir özgürlük ve adalet vahasına dönüşecek…

Bir hayalim var benim…

Gün gelecek, dört büyük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerinin yapısına göre değerlendirilecekleri bir ülkede yaşayacaklar…

Bugün bir hayalim var benim…

Gün gelecek, Alabama eyaleti, şirret ırkçıları ile, ağzından hep müdahale ve yasaklar yönünde sözler dökülen valisi ile, o eyalet bile, minicik siyah erkek ve kız çocuklarının, minicik beyaz erkek ve kız çocukları ile, kardeşçe el ele tutuşabilecekleri bir yer olacaktır…

Bugün bir hayalim var benim…

Evet, bir hayalim var…! Gün gelecek, özgürlüğümüzün önünde birer engel olan bütün vadiler yükselecek, bütün dağlar eğilecek, engebeli yerler hizaya gelecek ve Allah’ın yüce şanı yeryüzüne inecek ve bütün canlılar bunu hep birlikte göreceğiz.

Bizim umudumuzdur bu… Bu umutla Güney'e gideceğiz. Bu inançla umutsuzluk dağlarını yontarak bir umut anıtı yapacağız. Bu inançla ülkeyi saran ahenksiz sesleri kardeşliğin senfonisine dönüştüreceğiz. Bu inanç sayesinde, bir gün özgür olacağınızı bilerek, hep beraber mücadele edecek, hep beraber hapse düşecek ve hürriyet için hep beraber ayağa kalkacağız.’’

Tıpkı ‘’Şeyh Bedrettin Destanı’’ gibi… Kol kola yürüyerek, aydınlık bir yarına kavuşmayı vaat ediyor değil mi? Satır satır kardeşlik var içinde…

Şimdi, şu soruların yanıtlarını arayalım birlikte:

Kendini Kürt Halkının temsilcisi olarak addeden hangi kişiden kardeşlik söylemleri duydunuz?

Birlikte ulaşılacak güzel günlere dair birkaç söz duydunuz mu hiç?

Öcalan yakalandığında üstünde Kıbrıs Rum Kesiminin pasaportu vardı. Ardından Yunanistan’da bakanlar istifa etmek zorunda kaldı. Çıktığı ilk mahkemede şunları söyledi Öcalan: ‘’Beni kullandılar. Beni kullandıklarının en büyük delili şu an içinde bulunduğum durumdur. Ben şimdi size yardım etmek istiyorum’’

Siz, böyle bir adamın yardımıyla bir çözüme ulaşabilir misiniz? Hem kendini hem halkını bir çırpıda satan bir adamla…

Darağacında sehpayı kendi ayaklarıyla tekmeleyen Deniz Gezmiş, ilmik boynundayken nasıl haykırıyordu, hatırlıyor musunuz?

‘’Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının bağımsızlık mücadelesi, kahrolsun emperyalizm!’’

Denizlerin, Mahirlerin samimi vatan sevgisi ve…

Martin Luther King’in yakın çağdaki, bir sorunu çözüme ulaştıran bu tavrı umarım her kez için bir ışık tutar…

Kendini Türk Halkının ve Kürt Halkının temsilcisi addeden tüm insanlara, yangına körük tutan tüm akıl yoksunlarına sesleniyorum: Siz! Halkların önündeki tek engelsiniz… Sizlerin ne olduğunu yazabilecek kadar özgür bile değiliz biz… Hırsızların, cellâtların suçlarını yüzlerine vuramıyoruz!

Güzel yarınlarda kucaklaşmak umuduyla… Emperyalizme inen yumruğun zaferi kutlu olsun!

Nice 30 Ağustoslara…

 
Toplam blog
: 153
: 1481
Kayıt tarihi
: 16.09.06
 
 

Tıka basa dolu bir adam değilim. Balığı gördüysem derine inerim. Uzun süre gölgede kalamam. Okuru..