- Kategori
- Öykü
Martının aşkı...

www.hawar-islands.com/.../kuwait/BH-Gull4.jpg
Küçük bir martı varmış, sıcak bir yaz günü doğan. Adı Beyaz, dünyası mavi beyaz. Düşe kalka öğrenmiş uçmayı. Uçunca anlamış yaşamayı. Bir zaman sonra birçok arkadaşı olmuş Beyaz’ın. Hepsinin adı Martı. Severmiş onları, eğlenirmiş onlarla uçarken. Bulutlarla yarış ederlermiş. Galip gelene büyük bir balık hediye ederlermiş. Yağmurlu havalarda saklanırlarmış yosunlu taş yığınlarının arasına, aşık oldukları bulutları anlatırlarmış birbirlerine. Beyaz suskun kalırmış bu anlarda. Sorduklarında ona hangi buluta aşık olduğunu, yüzünde bir tebessüm mahzun bir bakış denize, sallarmış kanadını boşverin diye.
Gel zaman git zaman, pek bir mutsuz görünür olmuş Beyaz. Martılarla uçmaz olmuş, küsmüş bulutlara. Geceleri tüm martılar uyurken, hıçkıra hıçkıra uçarmış gökyüzünde. Ağlamaktan bitkin düşüp atınca kendini bir taşın üstüne, içini çeke çeke bakarmış denize, bir şeyler fısıldarmış ürkekçe.
Günler ilerledikçe daha da kötü olmuş Beyaz. Gün boyunca gözlerini en yukarıdaki buluta dikip, yalvarırmış tanrıya aşkı için. Gece ise uçarmış tek başına, hıçkıra hıçkıra.
Martılar anlamışlar en sonunda, bu bir sevda vurgunu. Düşünmüşler Beyaz’ı, en yukarıdaki bulutla.
Gün gelmiş, bir taşın üzerinde bulmuşlar Beyaz’ı, kanatları açık. Çığlıklar atmışlar, bağırmışlar hep bir ağızdan “Beyaz gitme, uçuralım seni o buluta, kavuşturalım sevdiğine”. Beyaz gülmüş zorlukla, artık çok geç dercesine. Hayır demiş martılar, geç değil. Peki demiş Beyaz, tutun kanatlarımdan sevgilime kavuşayım. Tutmuşlar hep birden, uçurmuşlar en yukarıdaki buluta, koymuşlar üstüne. Başlamışlar etrafında dönmeye. Beyaz anlamış son nefesini vereceğini, zorlukla kaldırmış kanatlarını, atmış kendini buluttan aşağı ve seslenmiş sevdiğine “geliyorum mavi gözlüm, geliyorum saçları dalgalım, aç kollarını bana, kucakla ilk defa, öyle aşığım ki sana”.
Bulutlar durmuş,
Martılar susmuş.
Beyaz, mavi gözlü, dalgalı saçlı aşkına kavuşmuş.
Esra/bubinick
90'lı yıllarımdan minik bir hikayem