Marx'ın öğretisindeki o "an"

Marx öğretisinde nihai bir kriz mi üretmişti?

Marx’ın düşüncesini kavramamış olanlar, böyle bir algı ile yaklaşır Marx’ın öğretisine.
Biliyoruz ki Marx’ın öğretisinin en temel bileşeni, krizin “Sermaye birikiminin bir anı olduğunu” saptamasıdır.

İşte kriz anının kendine özgü gelişmeleri, o “an” dan sonra başlar.
Sermaye kendisini yenileme sürecine girer.
Verimsiz işletmeler tasfiye olur.
Emek kesimi yeniden örgütlenmeye başlar.
Ve demokratik haklarda nispeten bir gelişme söz konusu olur.
Bu arada sermayenin merkezileşmesine de tanık oluruz.
Sermayenin kendisini yenileme sürecinde, en dikkat çekici husus “sermayenin el değiştirmesidir”.
Ve sermayenin el değiştirmesi ile birlikte emek kesimi işini kaybeder.
Yoksullaşır.
Geleceklerine dair kaygıları daha bir üst seviyeye çıkar.

Dikkat edecek olursanız, kamuoyundaki genel kanı, halen, krizin bir finans krizi olarak devam edeceği yönündedir.

Ama kimi liberal ideologlar, ısrarla sormaktan kaçınıyor.
“Finans krizini yaratan nedensellikler nelerdir?”.
Yanıtını verirler.
Verilen kredilerin geri ödenmemesidir yanıtın kendisi.

Oysa gerçek soru şu olmalıdır.
Neden kredi kullananlar, aldıkları kredi borcunu ödeyememiştir?

İşte bu noktada, bu gün yaşanan krizin aslında bir çok sektörde uzunca bir süreden beri var olduğu gerçeğidir.
Ve uzun zamandan beri bir çok şirketin kapandığı ve bir çok şirketin el değiştirdiği bir gerçekti.
Yani bir diğer anlamı ile sermaye el değiştiriyordu.
Ve yeniden bir yapılanma sürecine girmişti sermaye.
Bu arada sosyal sınıflar arasındaki mesafede iyice bir açılmış durumdaydı.
En yoksullar ve en zenginler arasındaki gelir ve servet uçurumu inanılmaz boyutlara ulaşmıştı.
İşte şu anda krizin o “an”ı olan noktada bulunuyoruz.
Yani Marx’ın öğretisindeki temel saptamanın olduğu noktadayız.

Şu son süreçte yaşanan en ilginç yaklaşımlardan birisi de devletin piyasalara müdahalesini sosyalizm olarak niteleyenlerdir.
Devletin piyasalara müdahalesinin sosyalizmle olan bağı nedir?
Doğrusu bundan daha garip bir söylem orta yere bırakılamazdı.
Çünkü; devlet müdahalesinin olmadığı bir kapitalizmin olabileceğine inanmak en basit tabirle kapitalist ekonomi hakkında zerre olsun bir bilgi sahibi olmamaktır.
Ki geçtiğimiz aylarda, kimi gazeteler bu yönde manşet bile atmışlardı.
Güya devlet müdahalesi “sosyalist darbe” idi.
Tabi hiçbir ciddiyeti olmayan ve yine medyamızın saçmalamasıydı böyle bir tespit.

Önümüzdeki günleri dikkatli bir şekilde izlemeye devam edelim.