Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '07

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Masumiyet psikolojisi

Aşağıdaki metin 31 Ekim tarihli "Kaz dağından büyük sorunlar" başlıklı yazıma bir okurumun yaptığı yorumdur hiç eksiksiz. (Sayın okurun isim veya rumuzunu yazmamamın nedeni saygısızlık değil, belki bir tartışma ortamı istemeyebileceğidir. Yanıldıysam özür dilerim.) Ricam bu yorumdan önce yorumun yapıldığı yazımı da okumanızdır. Bence aşağıda yazacaklarım daha bir anlam kazanacak bunu yaparsanız. Ben bu yorumu asıl yazımı okumaktan sıkılabilirsiniz diye aynen aldım. Sadece yorumda bir fikir verebilir belki.

"sorgun değil BELEK olmalı
golf sahiplerinin bana göre suçu yok burada suç devletindir. Talan için yasa çıkartmıştır. Ağaçları da kesen orman bakanlığıdır....."

Sayın okurlar lütfen aşağıda yazacaklarımı bir ders verme olarak algılamayın. Ama taşları biraz yerine koymamız gerekiyor. Kişilikler gerçek ve tüzel olarak iki temel gruba ayrılırlar. Gerçek kişilikler sizsiniz, benim. Tüzel kişilikler birey/lerden oluşan ve bireyler tarafından temsil edilen ama bireylerden farklı icraatlarda bulunup farklı davranışlar sergileyen özel veya resmi kurum/kuruluşlardır. Bu durumda tüzel kişilikler her ne kadar bizden bağımsız ve farklı olsalarda kendilerini oluşturanların genel ortalama düşünce sistemlerini, mantıklarını, eğilimlerini yansıtırlar. Örneğin Eczacıbaşı holding Sn. Nejat Eczacıbaşı ve diğer ortaklarından bağımsız ve farklı bir kuruluş ise de bu ortakların ve o ortakların atadığı profesyonel üst yönetimin eğilimlerini, iş yapış tarzlarını yansıtır. Örneğin Fransa devleti Sn. Sarkozy dışında var ve farklı bir kurum ise de şu anda o Fransa devletini Sn. Sarkozy temsil eder ve Fransa devletinin genel eğilimi aslında Sn. Sarkozy' nin genel eğilimidir. Ama Sn. Sarkozy ve ekibi de aslında en azından son seçim sonuçları itibariyle Fransa seçmeninin belirli bir çoğunluğunu temsil ederler ve yansıttıkları eğilim de o çoğunluğun eğilimidir. Yani nihayette şu andaki Fransa devletinin eğilimi aslında Fransız toplumunun belirli bir çoğunluğunun (temsil yetkisini eline almaya yetecek çoğunluğun) eğilimidir. Eğer bu mantık dizinine aksi yönde itirazı olan sayın okurum var ise bu yazının bundan sonrasını okumasa da olur. Çünkü bir ortak payda söz konusu değildir.

Şimdi gelelim yukardaki yoruma. Kesinlikle bireysel olarak sayın okuru eleştirmiyorum. Çünkü toplumun % 99' u kendisi ile aynı fikirde. Sorun da bu.

Sayın okur kesinlikle haklıdır. Devlet bir yasa çıkarmıştır. Şu anki maden yasası kesinlikle eleştiriye açıktır. Ama bu yasa vardır. Bu yasaya dayanarak bizden birileri (maden şirketleri, yani o şirketleri oluşturan bireyler) bir talepte bulunmuşlardır. İlgili bakanlıklarda bu yasaya uygun izin vermişlerdir. Çeşitli kurum ve kuruluşlara mensup bizler de bu kararları uygulamışızdır. Olay tamamen yasaldır büyük olasılıkla ve büyük bir uzlaşmaya dayanır. İşte zaten sorun tam da budur. Bu tür yasalar geçmişten beri çıkartılmış, benzer uygulamalar geçmişten beri yapılmıştır. Üstelik bunları yapacak siyasiler geçmişten beri hiç gizli kapaklı davranmamışlardır ki. Açıkça bize ne yapacaklarını deklare etmişlerdir. Örneğin üçüncü boğaz köprüsü yapılacağını AKP iktidarı hiç sakladı mı? Duble yol yapacağını hiç sakladı mı? Her ile üniversite açacağını hiç sakladı mı? Bundan önceki iktidarlar ve iktidar olamasalarda siyasi partiler bu tür projelerini hiç sakladılar mı? Hayır onlar dürüst davrandılar ve açıkça yapacaklarını söylediler. Biz de en çok vaatte bulunana, o yapılacaklara oy verdik veriyoruz. Biz o yapılacakların nemalarını istedik, istiyoruz. Defalarca yazdım Milliyet gazetesi Sn. Melih Aşık' tan alıntı yaparak Çankırı' ya duble yol isteyen , üniversite isteyen vatandaşın varlığını. Şimdi o vatandaş masum, AKP veya diğer bir parti mi suçlu ? Ben masumken benim içimden çıkan ve birebir beni yansıtan/lar nasıl suçlu olur? Nasıl olur, nasıl olur böyle bir masumiyet inanışı ?

Her trafik kazasında mıcır ve tabi mıcır dökerek iş yapan müteahhit, onun çalışanı, ona iş veren karayolları kurumu, karayollarının patronu olan devleti o anda temsil eden iktidar suçlu, ama duble yolu isteyen biz masumuz öyle mi ? Üstelik istemekle yetinmeyip bu yolu yapsın diye oy veren, sonra doğru dürüst araba kullanmasını öğrenmeyen ben masumum öyle mi?

İnanın bana sadece bu inanış başlı başına bir suçtur. Bir tek seçimde sandıktan % 50 boş oy, geçersiz oy çıktı mı? Biz hiç sizlerin eğilimlerini paylaşmıyoruz dedik mi? İçimizden hiç bir izme takılmadan, halk yağcılığı yapmadan sadece ve açıkça doğrudan matematik gerçekleri belirtip, işte bunları şu şekilde değiştireceğim diye günlük para politikaları dışında tam anlamı ile temelden değişim politika önermeleri yapan biri çıktı mı ve çıkana biz oy verirmiyiz? Suçlu arıyorsak ben dahil hepimiz aynaya bakalım yeter.
 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..