Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ekim '07

 
Kategori
Güncel
 

Mavi mi siyah mı?

Mavi mi siyah mı?
 

Bu sıralar, akşamüzeri iş çıkışı, bir beş dakika önce aşağıya inip, Asiye Hanım'la sohbet etmeyi alışkanlık haline getirdim. Günün içinde bir merhaba desek de, sohbet tadında konuşamıyoruz; ya biri bir şey soruyor ya başka dinleyiciler oluyor. Bir kaç dakika bile olsa, ne o, ne ben tadını alamıyoruz sohbetimizin. Ben de böyle bir yol buldum. Üstelik şu sıralar, akşamüzerleri havanın güzelliğinden yararlanarak, bahçedeki banka oturup sohbet edebiliyoruz. Ne mi konuşuyoruz;"ahbap" olmanın güzelliğiyle "hatırımızı" soruyoruz. Günlük hayatın getirdiği yüklerimizi, konuşarak sırtımızdan indirip hafifliyoruz. Paylaşıp çoğalttığımız güzelliklerimiz, paylaşıp eksilttiğimiz dertlerimiz de var.

Dün akşamüzeri de buluştuk. Bütün gün yağan, kendini özleten yağmura sevinmişken, güneşin açıp bizi maviliklerimizle buluşturmasına da hayır demedik. Bahçedeki banka oturduk, yavaşça başladık sohbete. Aklımızdan hiç çıkmayan, toprağa yatırdığımız evlatlarımızı konuştuk. Olayların, göründüğünden daha farklı olduğunun endişesini taşıyorduk ikimiz de. Daha çok can kaybının olduğundan... Ve Asiye Hanım, bir gece önce bu endişelerini artıran şeyi anlattı. Oğlu arkadaşlarından, Irak sınırında çarpışmaların olduğu ve evlat kayıplarımızın yüzleri aştığını duymuş. "Dayanamadım Doktor Hanım, gözlerim doldu, oturup katıla katıla ağladım" dedi. Oğlu da dayanamamış, sarılıp ağlamışlar. Az sonra baba da katılmış ağlamalarına.

Sarılabildiği bir evlat, evlatları vardı yanlarında...

Gözleri doldu, gözlerim doldu... Yüreğimin acısı, yüreğinizdeki acıdan... Başım öne eğik... Giysilerimin siyahlığına takıldım, aklımdaki dilime döküldü; "Asiye Hanım, yarın siyah giyiniyoruz unutma, şehitlerimiz için. Ben yanlışlıkla bu gün giymişim ama zaten canım başka renk giyinmek de istemiyor." dedim. Dedim ama, Asiye Hanım şöyle bir silkinip, neredeyse bağırarak "Hayır!" demez mi.

- Hayır! Bizde böyle bir adet yok, siyaha bürünmeyiz biz, hıristiyanların adeti o, dedi. \n\u003cdiv\> \u003c/div\>\n\u003cdiv\>Bir kaç gün önce gelen bir iletideki resimler geldi gözümün önüne. Üç kadının resmi vardı; biri siyah çarşaflıydı sadece gözleri görünüyordu. Diğer ikisinin yüzü açık, başlıklarından aşağıya uzanan renkli örtüleri vardı. Sanırım şalvarlıydılar, üzerlerinde üç-etekleriyle. Hani folklor oyunlarımızdaki "Anadolu kadınlarımız" dı onlar. Siz, memleketimizde şu sıra giderek artan görünümündeki "çarşalfı kadını" Türk zannederken ki iletiyi yollayanın yorumu da öyleydi; "kara çarşaflı" hıristiyandı. \n\u003c/div\>\n\u003cdiv\> \u003c/div\>\n\u003cdiv\>Artık neyin doğru neyin yanlış, neyin "bizim" neyin "değil" olduğu karışmaya başladı. Ama bildiğim bir şey var; toprağa yatan evlatlar; "Bizim!" \u003c/div\>\n\u003cdiv\> \u003c/div\>\n\u003cdiv\>Anaların en çok ettiği duadır bilirsiniz; "Evlat acısı görmemek" Bu duaları edip, "yan gelip yatmakla" olmuyor, olmayacak. Yan gelip yatanlar, "analar" değildir. Sorumsuz "sorumlulardır." Nereye kadar?.. Bütün analar evlatlarının önüne geçip, "Ben varken evladım ölemez, ben öleceğim; asker olacağım." diyene kadar mı? \n\u003c/div\>\n\u003cdiv\> \u003c/div\>\n\u003cdiv\>Bu gün işe gelirken, siyah giyinmedim. Aksine, bütün "mavilerimi" takındım. Evlatlarımız ölmesin diye, onları "en derin mavilere" saklamak için...\u003c/div\>\n\u003cdiv\> \u003c/div\>\n\u003cdiv\> \u003c/div\>\n\u003cdiv\> \u003c/div\>\n", 0]);//>

Bir kaç gün önce gelen bir iletideki resimler geldi gözümün önüne. Üç kadının resmi vardı; biri siyah çarşaflıydı ve sadece gözleri görünüyordu. Yüzü açık olan diğer ikisinin, başlıklarından aşağıya uzanan, renkli örtüleri vardı. Sanırım şalvarlıydılar, üzerlerinde üç-etekleriyle. Hani folklor oyunlarımızdaki "Anadolu kadınlarımız" dı onlar. Siyah-beyazdı fotoğraf ama onlar rengârenkti. Siz, memleketimizde şu sıra giderek artan görünümdeki "çarşaflı kadını" Türk zannederken ki iletiyi yollayanın yorumu da öyleydi; "kara çarşaflı"; Hıristiyan'dı.

Artık neyin doğru neyin yanlış, neyin "bizim" neyin "değil" olduğu karışmaya başladı. Ama bildiğim bir şey var; toprağa yatan evlatlar; "Bizim!"

Anaların en çok ettiği duadır bilirsiniz; "Evlat acısı görmemek". Bu duaları edip, "yan gelip yatmakla" olmuyor, olmayacak. Yan gelip yatanlar, "analar" değildir. Sorumsuz "sorumlulardır". Nereye kadar?.. Bütün analar evlatlarının önüne geçip, "Ben varken evladım ölemez, ben öleceğim; asker olacağım." diyene kadar mı?

Bu gün işe gelirken, siyah giyinmedim. Aksine, bütün "mavilerimi" takındım. Evlatlarımızı "en derin mavilere" saklayayım da, okyanus ötesindeki o ülke yüzünden, artık ölmesinler diye...

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..