Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '18

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Mehmed: Bir Cihan Fatihi Dizisi I. Bölüm Notları

Mehmed: Bir Cihan Fatihi Dizisi I. Bölüm Notları
 

Yeni Dizi


2018-03-21

Dün akşam KanalD ekranlarında yayınlanan Mehmed: Bir Cihan Fatihi adlı dizinin ilk bölümünü izledim.  

Diziyi izlerken, her bölüm için bir kaynak taramasına ihtiyaç olabileceği fikri aklıma geldi. Bu fikirden hareketle her bölüm için birtakım notlar alarak bu notlar üzerinden bir yazı kaleme almaya karar verdim. Öncelikle bu dizi vesilesiyle dünya tarihinin önemli isimlerinden biri olan Fatih Sultan Mehmed Han’ın geniş bir halk kitlesi tarafından daha çok sevileceğini ve anlaşılabileceğini umuyorum.

Açıkçası hikayeye nereden girizgah yapılacağını merak ediyordum. Zira II. Mehmed’in doğumundan ölümüne hikaye kurgusu için ele alınacak birbirinden ilginç yüzlerce konu var.  Çocukluğuna ait defterlerden tutun, resim, edebiyat ile yabancı kültür ve dillere olan ilgisine; dini yaklaşımından tutun, kanunlarına, devlet nizamına ve “gaddarlığına” kadar her türlü kurgunun psikoloji, din ve devlet unsurları üzere kurgulanması olası. (Elbette tarih yazımında her daim yan unsur olarak görülen kadın figürünün hikayeye yansıması ayrı bir tartışma konusu.) Ancak nihayetinde bu hikaye de tarihin yeni bir kurgusu. Bu yazının amacı da tarihin bu dizide nasıl kurgulandığı üzere bir fikir jimnastiği geliştirmesi.

Dizinin ilk bölümü, II. Murat’ın ölümü ile II. Mehmed’in tahta geçmek üzere Manisa’dan Edirne’ye olan yolculuğunu ele alıyor. Kosova Savaşı ile başlayan hikaye geçmişe referans sahneleriyle (flasback) ilerliyor. Şehzade ile Sadrazam arasındaki gerginliğin nedenleri birkaç sahne ile anlatılmaya çalışılıyor. (Bu noktada Çandarlı Halil Paşa karakterinin ve devlet adamlığının üzerinde ayrıca durulması gerekir.) Ancak dizi Mehmed’in hikayesi olduğu için Halil Paşa arka planda bırakılıyor. İlk bölüm, II. Mehmed’in atı üzerinde Edirne’deki Bab-Us Saade’ye (saadet kapısı) yönelişi ile sona eriyor.

İtiraf etmeliyim ki girizgah beni hayal kırıklığına uğratmadı. Diziye, çok etkileyici bir savaş sahnesi ile başlandı. Efektler olabildiğince iyiydi. Hatta muhteşemdi denebilir. Dizi üç boyutlu çekilse savaş alanından püsküren kan ekranı geçip üzerimize bulaşırdı. Lakin bu sahneleri izlerken iki husus aklıma takıldı. İlki, Kenan İmirzalioğlu’nun (43) canlandırdığı şehzade karakterinin o tarihte henüz 16 yaşında bir ergen olması. İkincisi, Çetin Tekindor’un canlandırdığı Çandarlı Halil Paşa’nın zafer sonrası şehzadeyi zor durumda bırakan bir cümlesi. Çandarlı, şehzadeyi 20 bin askerin ölümüne neden olmakla suçladı ve babası II. Murad Han’ın önünde onu küçük düşürdü.  

Birincisi, o yaştaki bir çocuğun savaş alanındaki performansı ve devlet yönetim sürecindeki aktif katılımı hakkında net bilgi sahibi değiliz. 12 yaşındaki bir çocuğa atfedilen "Eğer padişah sizseniz, ordularınızın başına geçin. Yok eğer padişah bensem emrediyorum! Orduların başına geçin” cümlesi elbette bir fikir veriyor. Dizinin bir karesinde de geçen bu cümlenin sadrazama ait olduğu düşünülebilir. Dolayısıyla İmirzalioğlu (43) sahnelerinin belleğimize sunduğu imgeler sahici değil.  İkincisi, şehzadenin kendini ispat etmeye çalıştığı savaş olan II. Kosava Savaşı’nın kesin Osmanlı zaferi olmasına rağmen şehzadenin davranışları nedeniyle sadrazam tarafından eleştirilebilmesi bahsi ilginç geliyor. Dizideki bu sahne Çandarlı’yı öne çıkarırken II. Murat’ı silikleştiriyor.

Esasında Kenan İmirzalioğlu, Fatih karakteri için çok doğru bir seçim olmuş. Hatta Bellini’nin çizimindeki detaylar dahi hissediliyor yüzünde. (Hoş bu portre için Fatih’in saatlerce durup poz verdiğini düşünmek de akıllara zarar ama her neyse yine de başrol hikaye kurgusuna uymuş bence.) Ancak gerçeğe uymayan birkaç husus var: Şehzadenin o tarihteki yaşı ve psikolojisi!

Evrimsel süreç açısından son birkaç yüzyıl içinde ergenlikle ilgili çok ciddi bir değişim olmadı. Ancak eğitimin kazandırdığı özfarkındalığın şehzadeye çok şey kazandırdığı aşikar. Dizide, ay tutulması sayesinde Çanakkale (Dardanel) Boğazı’nın geçilebilmesi ancak bu bakış açısıyla anlaşılabilir. Yoksa, boğazın diğer kıyısından kayık bulup, Edirne tarafına geçmek ancak kurgu işi ile mümkün olabilir.

Şehzadenin, çok ciddi bir eğitim aldığını biliyoruz. Bu konuda tarihçilerin kutbu Halil İnalcık’ın öğrencilerinden Feridun Emecen hocamızın çok kıymetli çalışmaları bulunuyor. Söz konusu nitelikli eğitim olunca bireylerin erken yaşta kendilerini bulabildiklerini ve dünya görüşleriyle ilgili bir sentez yapabildiklerini biliyoruz. Aksi takdirde bireylerin Dunning-Kruger sendromu (cahil cesareti sendromu) ile benlik değerlerini yükseltmeye çalışmaları mümkün.

Bugün her beş çocuktan biri zihinsel sağlık sorunu yaşıyor. Dikkat eksikliğine bağlı hiperaktivite bozukluğunda yüzde 43’lük, ergen depresyonu oranında ise yüzde 37’lik bir artış bulunuyor. 10-14 yaş aralığındaki çocuklarda intihar artış oranı yüzde iki yüzlere varmış durumda. Bu verilere rağmen halen etrafımda eğitimle ilgili iddialı sözler duyuyorum. Halbuki eğitim, aklı kullanabilme fonksiyonunu insana kazandırabilmede iddialı olabilmeli. İşte dizinin bir sahnesinde bu bağlama yakışır bir cümle duyuyoruz ana karakterden. Şehzade, boğazı geçip, şükür namazını eda ettikten sonra yardımcısına  “kerametin Allah’ın insana bahşettiği akılda” mevcut olduğunu söylüyor. Dizideki bu sahneler, şehzadenin inanç ve bilim noktasındaki düşüncelerini de izleyiciye aktarıyor.

Sonuç itibariyle bu coğrafyadan çıkan ve bir çağı kapatıp yeni bir çağın başlamasına sebep olan aktörlerin doğru anlatımına ve anlaşılmasına ihtiyaç var. Bu dizi, bu ihtiyacı karşılar mı bilemiyorum ancak görünen o ki yapımın kendisi çok ciddi. Tebrik eder, tüm ekibin hikayeye hakkını verebilmesini dilerim.

Cevap bekleyen diğer kurgusal sorular:

1.      Mara Hatun’un Edirne’ye Anadolu Beyleri ile birlikte şehzadeyi desteklemeye gelişinin tarihteki karşılığı.

2.      Çandarlı Halil Paşa’nın kızı rolündeki Melike karakterinin Çandarlı’ın danışmanı gibi sunulmasının tarihteki karşılığı.

3.      Şehzade Orhan’ın kimliği ve tarafı konusunun tarihteki karşılığı.

   

 
Toplam blog
: 6
: 562
Kayıt tarihi
: 24.03.15
 
 

•Tarih Yazımı  •Avrupa'da Tarih Eğitimi ve Öğretimi  •Avrupa Bütünleşmesi Tarihi  •XX. Yüzyıl Avr..