- Kategori
- Anılar
Mehmetçik tepe
Geçenlerde emekliye ayrılmış bir uzman çavuşum beni facebook vasıtası ile buldu. Uzun uzun sohbet ettik ve tabii ki söz dönüp dolaşıp güneydoğuya geldi. Bana söylediği tek bir söz, bir operasyonu baştan aşağıya gözümün önünden geçirdi. Bana dedi ki "Helalleşip, birbirimize mirasımızı anlattığımız operasyonu hatırlıyor musunuz ? "
Hiç unutabilir miyim o bölgede saymamakla beraber 200 civarında operasyona çıkmışımdır. Sadece ikisinde helalleşip çıktım. 1997 senesindeki Mehmetçik tepe operasyonu ilk helalleştiğim operasyondu. Neden mi?
Çünkü; Mehmetçik tepe Kuzey Irak'ın 13-16 km. içerisinde, bulunduğu bölgede kilit öneme haiz, sarp testere dişine benzer kayalıklardan oluşan bir bloktur. Daha önceki yıllarda, bir operasyonda 30'a yakın askerin şehit olduğu bu yüzden adının Mehmetçik tepe konduğu bir tepedir Mehmetçik tepe. Arazinin sarp olmasına bir de mevzii de bekleyen teröristin üstüne gittiğinizi, onun hakimde (yüksekte) sizin mahkumda(alçakta) olduğunu eklerseniz operasyonun zorluğu anlaşılır.
Mehmetçik tepe ye çok sarp bir yoldan 8-10 saatlik bir tırmanışla çıkabilecektik. Arazi en fazla 5-10 kişinin yan yana açılarak yürümesine izin veriyordu. Bu yüzden tepe ye ben dahil 8 kişi çıkacaktık tabii ki arkamızda 350 kişilik bir tabur vardı ama arazi itibariyle çatışmaya girecek, çatışabilecek sayı 8 di. Onun için 6 asker, bana bu operasyonu hatırlatan Uzman çavuşum ve ben toplam 8 kişi sırt çantalarımızı bıraktık ve arkadan gelen diğer askerlere verdik. Hepimiz çelik yelek kuşandık. Büyük bir çatışma beklediğimiz için, hepimiz diğer tim lerin çelik yeleklerinide alarak çelik yelek giydik. Hava kararmak üzereydi ve az sonra harekete başlayacak ve sabahın ilk ışıklarında hedefimize çıkacak veya çatışmaya girecektik. Uzman çavuşum yanıma geldi ve"Umarım bu batan güneşin doğuşunu da görebiliriz" dedi. "umarım görebiliriz güneşin doğuşunu "dedim. Tepeye çıkacak 8 kişinin hepsinin doğan güneşi görebileceğinden emin değildim. İşte o an , orada helalleştik. Güneşin doğuşunu göremeyecek olursak yarım kalan sözlerimizi kalanlara iletmemiz için birbirimize miras bıraktık.
Ve hava kararır kararmaz başladık yürümeye. Arazi beklediğimizden daha sarp tı , yer yer dağ ipi kullanarak çıkmak zorunda kalıyorduk. Çıkmasına kesin gözüyle baktığım çatışma henüz çıkmamış ve bu gecikme beni iyice sıkmaya başlamıştı. Sırt çantalarımız geriden gelen askerlede , sularımız ise çantalarımızın içindeydi. Su içmek için durup arkadan gelen çantalarımızı beklememiz gerekiyordu ama şafak sökmeden tepe ye çıkabilmek için buna vaktimiz yoktu. Ter içinde su içmeye fırsat bulamadan çıkmaya devam ettik. İşte orada şu an kader dediğim hayatımızı kurtaran hatayı yaptım. Çıkmayı planladığım tepe den yaklaşık 200-300 m. saparak yanlışlıkla yandaki tepeye çıktım. Tepeye çıktığımda şafak sökmek üzereydi ve tüm askerlerimin yüzündeki mehmetçik tepe ye çatışmadan çıkmanın yarattığı şaşkınlık ifadesi belli oluyordu. Terörist orda değilse hiç bir yerde olamazdı.Ve yanılmamıştık teröristler benim çıkmayı planladığım tepedeydiler yaptığım 200-300 m.lik hata onlara altlarından , bekledikleri yerden değil yanlarından yaklaşmamızı sağlamıştı.
Bu gerçeği çıktığım yerin yanındaki tepeciğe bir makineli tüfek timi(3 kişi) gönderince anladım. Tim tepeciğe çıkar çıkmaz çatışma başladı.Hemen timin yanına gittik teröristler bizim çıkmayı düşündüğümüz yerde bize 200-300 m. mesafedeydi. İlk defa bir terörist grubu ile mahkum da değil aynı hizada çatışmaya başlamıştım ve bu eğlenceli çatışma fırsatını kaçırmaya hiç niyetim yoktu. Çatışma yoğun bir şekilde sürüyor , her zaman arazide bizden yüksekte olmaya alışmış teröristler aynı hizadan girdiğimiz bu çatışmada kaçmaya çalışıyorlardı. Teröristlerle aramızda ki arazi düz olmadığından ve uçurum olduğundan manevra yapamıyorduk ; zaten bu yüzden bir kaçı kaçabildi. Çatışmanın bitmesine yakın bir askerin "komutanım" diye seslenerek ve kolunu tutarak ayakta bana doğru koştuğunu gördüm. Yanıma gelip vuruldum diyerek uzandı, kayadan seken bir mermi omuz bölgesinde kolundan yumruk büyüklüğünde bir yeri parçalamıştı. Kolundan akan her damla kan, beynime balyoz gibi iniyordu sanki. Taburumuzun doktorunun hemen yanımıza gelerek kolunu sardıktan ve hayati tehlikesi yok demesinden sonra az da olsa rahatlamıştım. Kısa bir süre sonra çatışma bitti. Teröristlerin bulunduğu tepeye çıktığımızda, bir bayan teröristin cansız bedenini ve yaralı olarak kaçırdıkları teröristlerden yerde kalan kan ve sürüklenme izlerini bulduk.
En zor geçmesini beklediğim fakat yaptığım yanlışlık sayesinde en kolay geçirdiğim çatışmaydı Mehmetçik tepe. 11 yıl olmuş ama unutmadım, unutamam Mehmet uzman çavuşum...