Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ekim '11

 
Kategori
Deneme
 

Mektup arkadaşı..

Mektup arkadaşı..
 

Son zamanlarda sürekli aklımın bir köşesinden bana el sallayan düşüncelerimden sadece bir tanesi..

Çocukken okulda öğretmenimiz söylemişti bunu ilk kez..

Mektup arkadaşı..

Amaç öğrendiğimiz yabancı dili iyice geliştirip pekişmesini sağlamaktı..Ama bir hevesle başlanan iş yarım kalmıştı her birimizde.. Çünkü ingilizce kelime haznemiz anca "seni seviyorum" diyebilecek kadardı.. Aradan uzun yıllar geçti.. Hala içimde bir uktedir mektup arkadaşı edinmek.. Ama bu sefer amaç biraz farklı..

Ne yabancı dilimi geliştirmek ne de başka birşey..

Sadece biraz olsun şu sanal dünyadan uzaklaşıp birinin bana zaman ayırabildiğini bilmek ya da şu tweet atmak, facebook'ta durum paylaşmak yerine kalemle kağıda bir şeyler yazmak.. 

Twitter'daki bir takipçim ben "Mektup arkadaşı istiyorum" deyince "mail arkadaşın olabilirim" dedi..

Ama benim istediğim sadece yazışmak değil.. Zaten her yerde birileriyle -tanıdık,tanımadık- yazışmıyor muyuz ? Twitter da, Facebook'ta, Tumblr da, Fromspring de.. Say say bitmez.. 

Ama mektup çok farklı.. Sanal ortamda tek tuşla Amerika'da, Fransa'da ya da başka bir ülkede, şehirde yaşayan birine ulaşabiliyorsunuz.. Ama mektupta öyle değil.. Bir kere aradaki mesafeye göre eline geçiş süresi değişiyor.. Sanal olunca pek bir şey hissedemiyorsun ama mektup geldiğinde kağıdın dokusunu hissedebiliyorsun.. Birisi sana bir şeyler anlatmak,söylemek ya da istemek için hayattan belli bir zaman çalıp, vakit ayırıyor.. Uğraşıyor harfi harfe ekliyor.. Kelimelerden yepyeni bir dünya kuruyor ve sen bu gerçekliğe dokunabiliyorsun..

Bir tek bana mı bu denli güzel geliyor mektup? Yoksa gerçekten güzel mi?

Çok eskide kaldı değil mi bir zarfı postaya vermek? Mail varken, msn, facebook vs. varken kim uğraşacak ki kağıda bir şeyler karalamakla?

 

Bilmem farkında mısınız ama eskiden yani mektubun var olduğu dönemlerde insanlar birbirine daha çok değer verir ve postacı gelecek diye gözlerini yoldan ayırmazlardı.. Bir merak, bir beklenti, bir istek olurdu.. Onca zaman beklemelerine rağmen o zarf ellerine ulaştığında "Aman yıpranmasın, zarar gelmesin" diyerek dikkatlice açar, içlerindeki sevinçle,merakla okurlardı yazılanları.. Sonra mektup çöpe/silinmiş kutusuna atılmaz özenle saklanır ara sıra açılıp tekrar okunurdu.. 

 

Bunca nedensizliğin, işe yaramazlığın, saçmalığın arasında ben hala bir şeylerin var olduğunu hissetmek istiyorum.. Eve geldiğimde "acaba mektup var mı!?" diye telaşla birazda merakla posta kutusuna bakmak, mektup gelmediğinde "acaba neden? " diye düşünmek, geldiğinde ise heyecanla açıp neler yazıldığını okumak ve cevap yazabilmek için bir şeyleri erteleyebilmek istiyorum.. 

Ben birileri için uğraşmak istiyorum.. 

Somut bir şeyler istiyorum şu gerekli,gereksiz  bir sürü şeyle dolu hayatımda.. 

 

 

Birilerinin, bir şeylerin var olduğunu hissetmekti mektup.. 

Ve ben hissetmek istiyorum.. 

 

 
Toplam blog
: 112
: 512
Kayıt tarihi
: 05.08.10
 
 

Yazarım, çizerim... Hayalperestin önde gideniyim... Uykuya aşka aşık olduğumdan daha çok aşığım....